Aile hayatında modelimiz
Hayat yolunda birlikte yürümek için evlendiniz. Uzun bir yolculuğa çıkacaksınız. Yolsuz, yordamsız, plansız, programsız, rehbersiz-kılavuzsuz, haritasız bir yolculuk düşünebilir misiniz?
Kimisi hayatını artistlere, modacılara, kimisi felsefecilere göre düzenler. Onlar gibi hareket eder, giyinir, kuşanır vs. Eşler olarak, ebedî mutluluğun yolculuğuna birlikte çıkmaya karar verdiğinize göre; rehberiniz kim, yol haritanız ne? Müslüman aile olarak aile hayatınızı kime göre dizayn edeceksiniz?
Kurân ve Hadis-i Şerifler yegâne hayat programımızdır. Ebedî şaşmaz ve şaşırtmaz kılavuzumuz Hz. Muhammed (asm) ve modelimiz Asr-ı Saadettir. Yolunuzu bulmak için gökteki yıldızları değil, yerden göğe yükselmiş Peygamber yıldızlarını gözleyin!
Aile hayatını güzelleştiren unsurların başında güzel ahlâk gelir. İslâmiyet güzel ahlâk dinidir. Eğer bu güzellik ve iyilik tohumları münbit toprağı bulur, gerekli şartlarda ekilir, beslenirlerse bire on, bire yüz, bire bin mahsûl verebilirler.
Kurân, doğru, iyi, güzel ne varsa onu emreder. Çirkin, kötü ve zararlı alışkanlıkların ferd, aile ve toplum üzerindeki tahribatlarına dikkat çekip sakınılmasını ister. Aynı zamanda ibâdetlerle de, pratiğe dökerek, mizaç, ahlâk, huy, karakter hâline getirilmesine zemin hazırlar. Koruyucu hekimlik/sağlık gibi, zararlara ve kötü alışkanlıklara karşı koruyucu hayat vazifesi görür. Fakat, bunu yaparken de insana, Menfî duygularını at, yaratılışını değiştir gibi güç yetirilmeyecek bir teklifte bulunmaz. Bu duyguları nasıl müsbete kanalize edebileceğini gösterir. Meselâ inat, hırs, kin, nefret gibi menfî duygular nerede, kime karşı kullanılacaktır, bunları gösterir. Bu arada sevgi, aşk, merhamet, iyilik, tevâzû, yardım, hoşgörü, saygı, ihlâs, cesaret gibi müsbet duyguların da yine kime karşı ne ölçüde ve nasıl kullanılacaklarını öğretir. İslâmiyete akıl ve fıtrat dini denmesinin bir sebebi de bu olsa gerek.
İnsan, en ulvî ve en behimî (hayvanî) duyguları ruhunda taşıyor. Ancak gerçek insaniyetin ortaya çıkması için bu behîmî duygularını değil, ulvî, insânî lâtifelerini geliştirmesi gerekir. Dünyaya gönderilmemizin gâyesi, bunun öğrenimi ve eğitimidir.
Ahlâk, duyguların ve hasletlerin hayata yansıması demektir. Eğer ahlâkınızı batı felsefesine göre oluşturursanız, aile hayatınızı da felç edersiniz. Doğru hedef seçmezseniz, yanlışların hedefi olursunuz. Batıda ailenin dağılmasının sebebi, özgürlük düşüncesiyle herhangi bir tedbir alınmaması, nefsin arzularının tamamen serbest bırakılmasıdır.
Evet, Batı felsefesi, insanı ve duygularını başıboş bırakır. Ona göre insan, bu dünyaya zevk almak ve mutlu olmak için gelmiştir. Bunun yolu da, nefsin arzularını tatmin etmekten geçer. İslâmiyet ise, saadet-i dareyni (iki cihan saadetini) hedeflediğinden, her iki dünya mutluluğunu esas alır. Mehmet Âkif der ki: Kurâna sarıl, İslâma ram ol / Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.