Çok bilmek yeterli mi?
Günümüz insanı, düşünce, algı ve bakış açısı bakımından büyük bir değişim ve dönüşüm yaşamaktadır. Bakış açısı ters yüz olan insanın kavramları algılayış ve tanımlama biçimi de değişmiştir. Bu değişimden nasiplenen kavramlardan biri de bilgi kavramıdır. Günümüz insanının anlam dağarcığında bilgi kuru birer malumat yığınına dönüşmüştür. Oysa bilgi, kişinin Yaratıcı'sıyla ilişkisini güçlendiren, ona insan olma şerefi bahşeden bir değerdir ve rengini vahiyden alır. Bilginin bir kısmı yaşadığımız dünya ile ilgilidir bir kısmı ise ahiret ile ilgilidir. Ancak insanların faydalanabileceği her bilgi bir hizmet mahiyeti taşımaktadır.
Müslüman toplumların literatüründe önemli bir yere sahip olan ilim ise, bilgiden daha kapsamlı ve kapsayıcıdır. İlim kişinin kendini bilmesiyle başlayan keşif yolculuğudur ki, bu yolculuğun sonu, insanı Allah'a götürür. Yani ilim kişinin kendisiyle, yaratıcısıyla ve eşya ile irtibatının nasıl olması gerektiği noktasında yol gösterir. Bu yönüyle, ilim malumattan ayrıdır ve kişinin varoluşunu idrak etmesini sağlayan bir yolculuktur.
Hayatını ilme adayan kişi, aynı zamanda erdem ve faziletler yolunda da ilerler ve öğrendiklerini nefsî istek ve beklentilerine kurban etmez aksine hakikat yolunda değerlendirir ve faydalı hale getirir.
Bilgiye giden yollar ise farklı kanallardan gelir fakat aynı nehirde birleşirler. Dünya ile ilgili malumatlar hakikat penceresinden geçer ve hakikat nehrine doğru akar. Fen, edebiyat, fizik, tıbbiye... vb. alanlarda edinilen bilgi de vahyin ışığında değerlendirilir ve Yaratıcı'nın büyüklüğünü tefekkür etmemize yardımcı olur. Çünkü hiçbir şey ondan bağımsız değildir.
Bildiklerinizi yolunuzu aydınlatan birer levha olarak göremiyor ve Yaratıcı'dan bağımsız olarak düşünüyorsanız, aldanıyorsunuz. Çünkü böyle bir bakış açısıyla hareket ettiğinizde öğrendiğiniz hiçbir şey sizin insan tarafınıza hizmet edemez, sadece dünya hayatında geçici bir fayda sağlayabilir. Bu belki dünyada işinizi kolaylaştırabilir ama sizi koruyamaz, ahiretiniz için bir yatırım olamaz. Eğer öyle olsaydı okumuş mürekkep yalamış insanların büyük zulümlerin peşinde gittiklerine ve kendi elleriyle kendi kuyularını kazdıklarına şahit olmazdık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.