Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

İki şıklı cevap hakkı

İki şıklı cevap hakkı

Şam rejiminin Türkiye’ye ait bir keşif uçağını Lazkiye açıklarında düşürmesi yeni bir durum ortaya çıkardı. Türkiye’yi yol çatalına getirdi. Türkiye şimdiye kadar Suriye’nin kışkırtma ve hatta tacizlerini sineye çekti ve cevapsız bıraktı. Lakin böyle giderse karizmayı çizdirecek! Nitekim, Suriye ve ortağı İran bu olayı bu bağlamda kullandılar. Olaydan hemen sonra İran-Suriye yanlısı kanallar derhal seferber olarak şamata üslubuyla meseleyi ele aldılar. Hizbullah bağlısı Menar ve Gassan bin Ceddo’nun yeni kurduğu gerçekte ise Rami Mahluf’un yedek ve uluslararası kanalı Meyadin Kanalı olayın akabinde Suriye lehinde propagandadan öte şamata yapmaya başladılar. Meyadin Kanalına bağlanan Lazkiye muhabiri Türk uçağının Suriye hava savunması ve uçaksavarları tarafından düşürüldüğünü doğruluyordu. Duyurunun zamana henüz öğle ve ikindi vakitleriydi. Demek ki karşı taraf neyi avladığını ve yaptığını biliyordu. Uçağın keşif değil savaş uçağı olduğu yönünde de bilgiler veriliyordu. Sonrasında hem Suriye hem de Türkiye tarafı net bir biçimde uçağın Suriye füzeleri tarafından düşürüldüğünü doğruladı. Lakin mevkii veya hangi ülkenin kıta sahanlığı içinde olduğu tam olarak anlaşılamadı. Araştırma ve kurtarma çalışmalarının birlikte yapılması zımni olarak uçağın Suriye kıta sahanlığı içinde düşürüldüğünü gösteriyor. Veya en azından tartışmalı bir alanda düşürüldüğünü akla getiriyor. Zira uzmanların ifadesiyle Suriye kıta sahanlığını 12 kilometre olarak tanımlarken Türkiye bunu sadece 6 kilometre olarak tanıyor. Bu durumda Lazkiye açıklarında 8-10 km mesafede düşürüldüğüne göre uçak en azından tartışmalı alanda düşürülmüş oluyor.

¥

Suriye neden uyarı veya taciz ateşi açmadan doğrudan uçağı düşürdü? Bunun bir tek bir cevabı var. Düşmanlık ve Türkiye’ye ders veya ceza vermek. Birinci olarak, uyarı ateşi açılmadan uçak düşürülmüştür. İkincisi iddia edildiği gibi düşürülen uçak savaş uçağı değil keşif uçağıdır. Zaten savaş uçağının yalnız kurt gibi oralarda tek başına dolaşması münasebetsiz olurdu. Şam rejimi savunmasız keşif uçağını düşürmeyi kolay bir hedef ve av olarak görmüş olmalı ve düşürerek de kendilerince Türkiye’nin burnunu sürtmüş oldular! Özellikle de yüzbaşı rütbesinde bir Suriyeli pilotun Ürdün’e kaçmasından veya devrim saflarına katılmasından sonra. Yine ondan evvel ortalıkta Türkiye üzerinden CIA kaynaklı muhalifleri silahlandırma haberleri uçuşuyordu. Üçüncü olarak, uçağın kimliğini ancak düşürdükten sonra tanıdıklarını açıkladılar. Bütün uzmanlara göre bu sıhhatten ari bir açıklamadır. Hatta alay etmektir. Zira teknik olarak uçağı tanımamaları mümkün değildir. Suriyeliler uçağı düşürerek kendi çevrelerinde prestij kazandılar ve halkıyla savaşan taraftarlarına da moral vermiş oldular. Ardından da ortak arama ve uçağın kimliğini bilmediklerini söyleyerek tansiyonu düşürmek ve misillemeden ve karşı darbeden kaçınmak istediler.

¥

İşte tam bu noktada misilleme veya Türkiye’nin cevabı ne olmalıdır? Elbette bu Türk uçağının ne kadar kusurlu olup olmadığına göre değişen bir durumdur. Lakin Türk uçağı kusurlu bile olsa kasıt var. Daha önce de Suriye rejimi çadır kentlerin olduğu bölgelere de taciz ateşi açmış ve bazı vatandaşlarımızı yaralamıştı. İster istemez Türkiye yeni Afganistan’ın Pakistan’ı durumuna düşmüştür. Yumuşak tükürük bıyığa ve sakala zarar. Bundan dolayı Türkiye heybetini muhafaza etmeli ve yeni dille karizmayı çizdirmemelidir. Suriye’nin yaptığı düpedüz kalleşliktir. Lakin Suriye rejiminin pek de kaybedeceği bir şey yoktur. ‘Battı balık yan gider’ misali oraya buraya sataşıyor. Bu kadar peşrevden sonra Türkiye’nin önünde iki şıklı bir cevap seçeneği bulunuyor. Biri doğrudan diğeri de dolaylı. Haklılık durumuna göre Türkiye Suriye’ye muhtıra verir ve somut taleplerde bulunur ve karşılanmaması durumunda askeri misillemede bulunur ve devrimcilerin moralini yükseltir. Misillemeden sonra Suriye rejiminin hazımsızlığına bakar ve fazlasını isterse tırmandırır. İkinci şık olarak dolaylı mukabele ise Suriye Özgür ordusunu ağır silahlarla donatmak ve Suriye içlerinde nitelikli saldırılara lojistik destek vermektir. Suriye Hür Ordusunun ilerlemesine imkan vererek özellikle onların Türkiye sınırında tampon bir bölge oluşturmalarını kolaylaştırmaktır. İran ve Rusya, Suriye rejimine ne kadar destek sağlıyorsa Türkiye’nin de muhaliflere onlardan geri kalmayacak çapta destek sağlaması ve bu yönde seferber olması elzemdir. Bugünün gerçekleri Özal’ın dediği ‘70 milyon olursak Bulgarlara haddini bildiririz’ veya ‘Ermenistan’ı birkaç kurşun sekse ne olur?’ yollu sözleri kaldırmıyor. Avuntunun vakti değil. Savaş istenmeyen bir durumdur lakin milletlerin dirilişi de savaştan geçer. İyi planlamak ve seferber kaydıyla. Savaşsız günler mi savaşlı günler mi hayırlıdır? Onu ancak Allah bilir. Türkiye açısından yumuşak güçten sert güce geçme vakti gelmiştir. Savaş temenni etmek ve kışkırtmak iyi değildir lakin yine de bazı şeyler ancak savaşla çözülür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi