Vurulduk ey milletim!
Herkes bin türlü ahkâm kesiyor. Ama sonuç değişmiyor: Bizi havada iken vurdular!
Sonuç budur ve bu bir faciadır!
Eğer Suriye bunu bilinçli yapmışsa, savaş ilân etmiş demektir... Suriyenin bunu göze alması için çıldırmış olması gerekiyor. Ama şimdiye kadar yaptıklarına bakılırsa, bu hüküm az bile gelir... Hatırlayın ki; bir yılı aşkın süredir, Suriye yönetimi, kendi şehirlerini bombalıyor. Kadın, çocuk, yaşlı demeden kendi insanlarını katlediyor. Dünyayı pervasızca karşısına alıyor, verdiği hiçbir sözü de tutmuyor.
Çıldırmak başka nasıl olur ki?
Bu tutum akıllı yönetimlerin işi değil.
Lamı cimi yok, Esed çıldırdı! Çünkü koltuğunu koruyamayacağını fark etti. Sona yaklaştıkça, çılgınlığı artırıyor. Giderayak bölgeyi kan çanağına çevirmek istiyor.
Diktatörler kaybederken delirir ve herkese zarar verirler.
Kendileriyle ne kadar çok can götürebilirlerse, kâr sayarlar.
Hitler sona doğru tümüyle delirmiş, on üç yaşında çocukları cepheye sürmüştü...
Mussolini de öyle...
Lenin, sırf kendini emniyette hissetmek için, tüm Rusyayı bir açıkhava hapishanesine çevirmiş, Varşova Paktına dâhil ülkelerde meydana gelen küçücük özgürlükçü kıpırtıları kanla bastırmıştı.
Yine unutmayın: Birinci Dünya Savaşı, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahtı Prens Ferdinandın Saraybosnada bir Sırplı tarafından öldürülmesi yüzünden çıkmıştı...
En azından fitili bu ateşlemişti.
Ve öyle bir yangın çıktı ki, dünya yıllarca cayır cayır yandı.
Barış antlaşmaları yapıldıktan sonra bile bitmedi: İkinci Dünya Savaşını doğurdu.
Karamsar olmak istemiyorum, ama Üçüncü Dünya Savaşının tüm şartları Ortadoğuda hazırdır.
Ortadoğu tarihin hemen hemen her döneminde problemli olmuştur, ancak şu son yıllarda tamı tamına bir cadı kazanına dönüşmüş bulunmaktadır.
Allah yardımcımız olsun!
Bu satırlar yazılırken, Ankarada toplantı üstüne toplantı yapılıyordu. Açıklamalar muğlaktı. Zaten netleşen bir şey de yok. Suriye özür beyan etmiş. Bu Türkiyeyi sanırım tatmin etmez. Çünkü epey zamandır durum gergin. Esed, Türkiyeyi çoktan düşman ilân etmiş bulunuyor. Kuru bir özür ve tazminatla bu durum geçiştirilemez sanırım.
Başka faktörler de var tabii: Suriyeyi öteden beri vurmak isteyen güçler bu olayı kullanıp Türkiyeyi tahrik edecekler. Ama bu aşamada Esed henüz yalnızlaşmış değil: Arkasında Rusya, Çin ve İran var.
Bölge müthiş ısınmış durumda...
Türkiyenin şu ana kadarki tutumu doğrudur: Soğukkanlı ve dikkatli. Öncelik pilotların bulunmasına verilmiştir. Uçağın düştüğü yerle pilotlardan birkaçının ismi belirlendi, ama henüz ulaşılamadı. Umarım sağ salim kurtulmuşlardır.
Uçağın kendi sahamızda mı, yoksa Suriye tarafında mı vurulduğu hakkında da bir şey bilmiyoruz. Suriye tarafında vurulmuşsa, Orada ne işimiz vardı? diye sorulabilir. Ancak Türkiyenin terörle mücadele ettiği unutulmamalı. Terörist grupları takip amaçlı bir ihlâl olabilir.
Şimdilik devlet ve millet olarak soğukkanlılığımızı korumamız gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.