Tükenmişlik hâli
Günümüz insanı işine ayırdığı vaktin binde birini dahi kendine ayıramıyor. Hayatın seline kapılıp hızla akıp gidiyor. Derin düşünmeye, olayları kritik etmeye, konuşmaya, dinlemeye, anlamaya ve kendini açmaya vakit bulamıyor. Kişisel kaynaklarını kaybettiği noktada da tükenmişlik sendromunun içine düşüyor.
Ağır iş koşulları, şehrin gürültüsü, trafik, kirli hava, doğal yaşamdan uzaklaşma, teknolojinin insan yaşamına hükmetmesi ve insanın bunca kaos içinde varlık mücadelesi vermesi, son günlerde sıklıkla dile getirilen tükenmişlik sendromunu gündeme getiriyor. Ruhsal ve fiziksel olarak tükendiğini, dayanacak gücünün kalmadığını ve enerjisini kaybettiğini hisseden kişi, sürekli ümitsizlik ve yorgunluk hâli yaşıyor. Böyle zamanlarda en fazla yakınlarına ihtiyaç duyuyor ama ihtiyacı olan yakınlığı bir türlü kuramıyor. Doğal olarak da, kronik bir yorgunluk hâli, enerji kaybı, baş ağrıları, bulantı, uyku ve yeme bozukluğu gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Buna, kişinin kendini güvensiz ve desteksiz hissetmesi, ümitsizlik, huzursuzluk ve donukluk da eklenince kişi hem evinde hem de iş ortamında verimsiz oluyor, robotlaşıyor, çevresindeki insanlara karşı duyarlılığını kaybediyor.
Kendini güçsüz ve yetersiz hisseden kişi yorgun bir çınar gibi yere düşüyor... Bu insanların gündelik hayatlarını sürdürdüklerini görebilirsiniz ama gözlerinin derinliklerine baktığınızda iç dünyalarındaki o yıkılmışlığı, bitkinliği, yorgunluğu hissedebilir ve bir şeylerin yolunda gitmediğini anlayabilirsiniz.
Sosyal destek önemli
Gündelik hayatımızda pek de dikkate almadığımız akraba ve arkadaş ilişkilerinin büyük önemi vardır. Araştırmalar genç, bekâr ve çocuksuz fertlerde, aile ortamında yaşayanlara oranla tükenmişliğin daha yoğun görüldüğünü gösteriyor. Bu da aile olmanın ve aile bağlarını güçlendirmenin, soysa-psikolojik pek çok faydalarının olduğunu gösteriyor. Köklerinden uzaklaşan bir ağacın ayakta kalması mümkün olamayacağı gibi aile bağlarından yoksun kalan kişinin de tek başına direnç göstermesi oldukça zor olacaktır.
Aile bağlarını ve sosyal ilişkilerimizi güçlendirmenin aynı zamanda ruh sağlığımıza da büyük katkılarının olduğunu unutmayalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.