Yeşildere ile uçak düşürülmesi arasında bağ var mı?
Başbakan'ın yurt dışında olduğu günlerde önce Yeşildere saldrısı ve bu saldırıda 8 askerimizin şehit olması gündeme bomba gibi düştü. Bu olayla ilgili olarak yapılan yorumlarda genellikle bu tür olayların Başbakan'ın yurt dışına çıktığı günlere denk getirildiğine dikkat çekildi. Yeşildere'ye saldırıyı gerçekleştiren teröristlere karşı operasyon bütün hızı ile devam ederken ve teröristlere ciddi bir darbe vurulurken bu defada uçağımızın Suriye tarafından düşürülmesi ile terörist saldırı bir anda gündemimizden çıktı.
İki olay arasında bir bağlantı var ise teröristlere karşı yürütülen operasyonun zayıflatılması mı hedefleniyor ve Türkiye Suriye'ye yönelik bir harekete mi zorlanıyor? sorularının cevabının bulunması gerekiyor. Çünkü, Suriye'de olayların başlangıcından bu yana Türkiye'nin tavrı değerlendirilirken pek çok yorumda ABD ve yandaşlarının Suriye'de Türkiye'yi olayın içine çekmek istedikleri dile getiriliyordu. Ve bu yorumlara katılanlardan birisi de benim. Çünkü, gerek ABD, BM ve NATO Suriye olaylarını bugüne kadar seyretmeyi tercih ettiler. Elbette komşumuzdaki gelişmelere karşı Türkiye'nin seyirci kalması düşünülemezdi. Olayların başlamasının hemen ardından ülkemize sığınan Suriyeliler sebebiyle bile Türkiye ister istemez gelişmeleri yakından takip etmek ve olayların biran evvel son bulması için çaba göstermek durumundaydı. Böyle olunca da ister istemez olaylar karşısında en sert tepkiyi Türkiye verdi. Buna kendisini mecbur hissetti. Ayrıca Suriye'deki gelişmeleri sadece bu ülkenin iç meselesi olarak görmek doğru değildi. Olayın çeşitli tarafları vardı. ABD'den Rusya'ya, Çin'den İngiltere'ye özelliklede İsrail'e kadar pek çok güç olayları istedikleri istikamete yönlendirmeye çalışıyorlardı. Bunu yaparken de taraflar kendi aralarında karşı karşıya gelmemeye dikkat ediyorlardı. Diyebiliriz ki ABD ve yandaşları Suriye olayını Türkiye'ye ihale etmiş, bu meseleyi Türkiye'nin tek başına çözmesini istiyorlardı.
Meseleye bu açıdan baktığımızda Yeşildere'ye yönelik terörist saldırı ile Suriye'nin uçağımızı düşürmesini aynı planın uzantısı olduğunu düşünmek yanlış olmaz. Bu arada uçağımız Suriye tarafından düşürülmüş olmakla birlikte bu olayın tek başına Suriye'nin iradesi ile gerçekleşmediğini düşünmek de yanlış olmaz. Uludere olayında yaşanan istihbarat hatasının nereden kaynaklandığı henüz tam olarak açıklanmış değil. Bu bakımdan dış istihbarat kaynaklarının Türkiye'yi yanılttığı iddiaları cevap bulmuş değil. Benzer bir durum uçağımızın düşürülmesi hususunda da akla gelebilir. Böyle bile olsa elbette bu Suriye'yi sorumluluktan ve hesabını vermekten kurtarmaz. Olayın bu yönü ayrı bir konu.
Ancak, uçağımızın düşürülmesinin hemen ardından ABD'den gelen açıklama dikkat çekiciydi. Açıklamada arama kurtarma konusunda yardım talep edilirse ABD'nin yardım edeceği ama NATO'nun devreye girmesine gerek olmadığı belirtiliyordu. Bu açıklama gösteriyor ki ABD ve NATO Suriye konusunda Türkiye'yi kendi haline bırakmayı sürdürmektedir. Bu arada BM'de tam bir sessizliğe bürünmüş durumda. Olayın başından buyana bize göre ABD, NATO ve BM samimiyet testini kaybetmişlerdir. NATO ve BM; ABD ve yandaşlarının çıkarlarına hizmet eden kuruluşlar olduklarını bir kez daha ortaya koymuşlardır. ABD üzerinde şahsen durmaya bile gerek duymuyorum. Çünkü bu ülke için önce kendi çıkarları, ardından da İsrail'in çıkarları söz konusudur. Bu bakımdan Türkiye ile Suriye'nin çatışması her iki ülkenin de işine yaramaktadır. Demek istediğim o ki, terör örgütünü destekleyenler bölgede sürekli çatışma halinin devamını istiyorlar. Bu arada hem terör örgütünün elini güçlendirmek hem de bölgede yeni çatışma alanları oluşturmak için Suriye'deki gelişmeleri 1.5 yıldır seyretmekte, Türkiye'yi doğrudan işin içine sokmaya çalışmaktadırlar. Bu bakımdan ileride kimliği belirsiz bir savaş uçağının sınırlarımızı ihlal etmesi sürpriz bir gelişme olmaz. Bu bakımdan gelişmeler karşısında serinkanlı olmalıyız ama uysal koyun görüntüsü de vermemek durumundayız. Çünkü, emperyalistlerin oyunları bitmeyecektir. Çünkü, bölgede güçlü,sözü dinlenir, belirleyici bir Türkiye istemezler. Arada bir sırtımızın sıvazlanması bizleri aldatmamalıdır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.