Kemal Gürüz ve İsrail!..
Uçak meselesinin geleceği karanlık, Türkiye her zaman olduğu gibi yalnız bırakılmış durumda...
Suriyeye kol kanat germekle birlikte Türkiye ile de ilişkileri iyi olan İrandan gelecek misafirlerimiz arabuluculuk yapar da, Suriye yönetimini Türkiye kamuoyunu tatmin edecek bir yumuşamaya razı ederse ne alâ...
Yoksa; ABDdeki Kasım seçimi, ABdeki ekonomik kriz, BMdeki Rusya, Çin tıkacı filan derken, milli itibarımızın yara alacağı bir noktaya sürüklenmekten endişe ederiz...
¥
Neyse, bu konuda yazan çok olur...
Ve yazılanlar da veriler kamuoyunca malûm olduğundan birbirine pek benzer...
Onun için, biz pek el atılmayacağını düşündüğümüz konuya gelelim:
Malûm; 28 Şubat dalgaları, zamanın YÖK ekibine de uzandı.
Kemal Gürüz; Trabzonlu kardeşlerimizin oturttuğu lâkabı ile Mistır Pürüz ifade veriyor...
İfadenin ilk bölümü;
28 Şubat diye bir şey mi vaaa dı... Öyle bir şey vaaadı da biz mi görmedik... Binaaeyh, 28 Şubat vasa vadı, 28 Şubat vaa dı da biz mi ijjdik! yolluydu...
Demirel, iyi yetiştirmiş bu zâtı!
Hem 28 Şubatın göbeğinde yer alacaksın,
üniversitelerdeki fişleme ameliyesinin başını çekeceksin,
göreve devamın, Dindarları fişlemede gösterdiğin başarıdan dolayı bizzat Genelkurmay Başkanı emri ile temin edilecek...
Ve dahi, her fırsatta 28 Şubat darbesine sonuna kadar destek verdiğini söyleyeceksin,
28 Şubata giden yoldaki Kara cübbeli Proflardan Atatürke şikayet! organizasyonlarını düzenleyen adam olacaksın...
Ve hem de...
Sıkıyı görünce...
Hâmin Demirel gibi 28 Şubat vaaa dı da biz mi görmedik! diyeceksin!..
Ah o Kemal Gürüz döneminin uygulamaları...
Birini anlatayım;
Öğretim üyeleri için her yıl bir gizli sicil belgesi dolduruluyor...
Dolduranlar, dekan, rektör ve YÖK Başkanı, o zaman Kemal Gürüz!..
Belgedeki ilk ve en önemli soru şu:
Yüksek Öğretim Kanununun 4. ve 5. belirtilen amaç ve ilkeleri geliştirmekteki tutumu ve uyumu?..
Bu iki maddeye özetleyerek bakalım:
Madde 4: Öğrencilerini Atatürk İnkılapları ve İlkeleri doğrultusunda, Atatürk milliyetçiliğine bağlı fertler olarak yetiştirmek...
Madde 5-Öğrencilere Atatürk İnkılapları ve İlkeleri doğrultusunda Atatürk milliyetçiliğine bağlı hizmet bilincini kazandırmak...
¥
Hadi bakalım; kendinizi dekan, rektör veya YÖK Başkanı olarak düşünün...
Ve herhangi bir öğretim üyesini yukarıdaki iki madde çerçevesinde değerlendirin...
Öğretim Üyesi, öğrencileri Atatürkçü yapmak için gayret sarf etmekte midir, ne kadar gayret sarf etmektedir, kaç öğrencisi vardır ve Atatürkçülük bilincini bunlardan kaçına hangi oranlarda verebilmiştir?!.
Gel de not ver, puanla...
Amma saçma bir uygulama değil mi?..
O kadar saçma ki...
Bu sisteme göre, Atatürkçü olup olmadıklarına, Atatürkçülüğü iyi bir şekilde aşılayıp aşılamadıklarına bakılan ve notlanan öğretim üyelerinin dosyalarından bazılarına göz attım...
Bir sene çok iyi not almış Atatürkçülüğü aşılamaktan, ikinci sene yine çok iyi, bir sonraki sene çok iyi, sonra, zayıf, sonra zayıf...
Biri zayıf almış önce, sonra çok iyi, çok iyi...
Bir öğretim üyesinin Atatürkçülük aşılama faaliyetlerindeki başarısı yıllara göre nasıl oluyor da böylesine değişiklik gösteriyor?..
Basit; YÖK Başkanı ve Rektörle aran iyi ise, onların suyuna gidiyor, gayelerine hizmet ediyorsan, iyi Atatürkçü oluyorsun...
Etmiyorsan, tukaka!..
Üniversiteye bak sen, bilime bak, bilim adamına bak!..
¥
Ne fişler var; Saat 12.51de evden çıktığı, yürüyerek filanca camiye gittiği, orada cemaatle birlikte namaz kıldığı... Bunu 27 kat sevap beklentisiyle yaptığı... DEĞERLENDİRİLMİŞTİR!..
¥
Bütün faturayı Kemal Gürüze çıkarmak doğru olmaz elbet...
Alemdaroğlu, Serter, Bernay, Hilmioğlu, Akay...
Sırada bir dolu zat var da...
Kemal Gürüzün durumu farklı...
Sorun bakalım; Karadeniz Teknik Üniversitesinde Rektörken niçin basın toplantısı düzenleyip de, İsrailin yanında olduğunu, Filistinlileri ise kınadığını ilân etmiş?..
Ve nasıl olmuş da, bu çıkışından sonra hızla yükselmiş...
Hani 28 Şubat var mıydı ki filan diyor ya...
Şok sorular hafızasını yerine getirir bakarsınız!..
SON DAKİKA...
VE GÜRÜZ TUTUKLANDI
Derken... Beklediğimiz karar çıktı; Kemal Gürüz tutuklandı.
Mazlumun âhı, Devirir Şâhı diyelim... Ve bu konuya kısmetse yarın devam edelim!..