Başbakanın konuşması ve Satılmış Köşe Yazarları!..
Başbakanın grup konuşmasından evvel İran televizyonundan aradılar...
Ve Türkiyenin Suriye politikasını nasıl bulduğumuzu sordular...
Soruyu açmalarını istedim... Şöyle devam ettiler:
Suriye ile ilişkileriniz çok iyiydi, sonra birden gerildi. Sayın Erdoğan, bu süreçte Bıçak boğaza dayandı diyerek gerilimi tırmandırdı. Nitekim, sizin gazetelerde de Suriyenin uçak düşürmesinden dolayı Başbakanı suçlayan yazılar dikkat çekiyor!..
¥
Onlar böyle söyleyince, satılmış yazarların değil, milletin itibar ettiği yazarların değerlendirmelerine önem vermeleri gerektiğini söyledim...
Suriye politikasının milli politika olduğunu vurguladım.
O uçağımız, koca bir kılçık gibi Esedin gırtlağına takılmıştır. Oradan çıkmayacaktır!.. dedim.
Teşekkür edip telefonu kapattılar!..
¥
Türkiye ile İranın meselelere bakışlarında farklılıklar var.
İran, İslam birliğini, Müslüman halkların kardeşliğini pek önemsemiyor...
Türkiye ise, Başbakan Erdoğanın dünkü grup toplantısında ifade ettiği gibi İslam dünyasının tehdit altında olduğu, Haçlı saldırılarına muhatap bulunduğu dönemlerde risk almaktan çekinmiyor.
Bundan dolayı da, İslam coğrafyasının hatta dünyanın herhangi bir yerinde bir zulüm meydana geldiğinde yardıma koşan ilk ülke oluyor...
Suriye meselesi de böyle.
Türkiyenin Esed Yönetimi ile yakın ilişkiler içinde olduğu günlerde Sayın Başbakanın gerçekleştirdiği Suriye seyahatlerinden bazılarına katıldık...
Bir seferinde de Esed ile söyleşi gerçekleştirdik...
Esed, açıkça demokratikleşmeden bahsediyor, geçmişten kalan kavgaları bugünlere taşımamak için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyordu.
Hatta...
Ülkelerinden kopartılan Müslümanların hanelerine kavuşabilmelerinin yolunu açacaklarını, hapisteki mazlumlara da özgürlüklerini vereceklerini vaad ediyordu.
O dönemde Türkiye-Suriye ilişkileri hızla gelişti, Halep-Şam-Hatay, bu gelişmeden büyük ölçüde nasiplendi.
Öyle bir noktaya geldi ki halklar arasındaki muhabbet; Türkiye-Suriye sınırının kaldırılmasından bile bahsedilmeye başlandı.
Bunlar, İranı, İsraili, Rusyayı rahatsız eden gelişmelerdi...
Türkiyenin tarihi arka planının dayattığı Liderlik misyonu, halklar tarafından benimsenince...
Arap Baharı dalgası da, hiç de hesap edilmeyen bir şekilde Türkiyenin ve Recep Tayyip Erdoğanın liderliğini işaret edince rahatsızlık iyice tırmandı...
Ve bugünlere geldik!..
¥
Mesele, Türkiyenin Yeniden Büyük Türkiye yolunda hızla ilerlemesinden kaynaklanmaktadır.
Bu endişeyi sadece Ortadoğudaki kukla yönetimler değil, AB, İsrail ve ABD de duymaktadır.
Wiki Leaks belgeleri, Recep Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu ikilisinden Kafalarındaki Osmanlı izlerinden dolayı tedirgin olduklarını ortaya koymaktadır.
Türkiye, Küçük kalmaya hakkı olmayan bir devlettir!..
¥
Başbakan Erdoğanın dünkü grup toplantısında, tarihi arka planımıza sıkça vurgu yapması ve Dostluğumuzun da gazabımızın da çok keskin olduğunu dile getirmesi bu mecburiyetle ilgili.
Türkiye lider ülkedir, Türkler lider millettir, Müslümanlar da lider olmak mecburiyetindedir!..
¥
Başbakanın dikkat çektiği bazı köşe yazarları bu ruhun çok uzağındadır.
Bir kısmı Başbakanın dediği gibi Satılmıştır, bazıları da zihnen iğfal edilmiş olduklarından bu işleri gönüllü olarak yapmaktadır.
İsrail gemimizi vurduğunda, Biz de göndermeseydik o gemiyi, adamlar vurur abi! moduna geçerler.
Suriye uçağımızı vurduğunda ise, Eeee, Başbakan da çok kızdırdı Esedi... Olacağı buydu, sana mı kaldı Suriyeye posta koymak derler.
Devlet karşısındaki PKKyı...
Çoğunluğun karşısındaki azınlığı...
Masum ceninin karşısındaki katili...
Huzurun karşısındaki ayyaşı...
Hasanın karşısındaki Simonu, Salamonu...
Mazlum karşısındaki zalimi...
Hakkın karşısındaki Batılı desteklerler!..
¥
Sayın Erdoğan, bu yazar takımının Böyle bir milli meselede dahi, uçağımızı vuranları desteklemesine haklı olarak tepki gösterdi de...
Bu Köşe Yazarı takımına zamanında gereğinden fazla yüz verildiğini de kabul eder herhalde...
Güneydoğu Meselesinin tartışıldığı ortamlarda baş köşelerde ağırlanan aydınlar değil mi bunlar!..