Ne olacak bu işler
Türk hacıların burada en çok merak ettikleri birkaç konu var. Suriye ile ilgili gelişmeler, bu Hacdan sonra Umre yolunun kapanıp kapanmayacağı ve Osmanlı revaklarının durumu.
Kabe'nin çevre düzenlemesi birkaç yıldır devam ediyor ama, artık son aşamaya gelinmiş durumda.
Suudilerin kimseyi dinledikleri yok. Tarihi miras ve kültür mirası tümden yok edildi de şimdi sıra tabii çevreye geldi sanki. Dağlar tümden yok ediliyor.. Her tarafta gökdelen oteller var. Berbat bir şehircilik uygulaması..
Ecyad Kalesinin yerinde bugün dev bir saat kulesi var..
Safa ile Merve arasındaki dışa bakan bölgedeki saray da yıkılacakmış..
Bu konuda İslam İşbirliği Teşkilatı'nın, Arap Birliği'nin bir çalışması var mı bilmiyorum. Ya da dünya kültür mirası açısından BM'deki İslam ülkeleri grubunun bir çalışması sözkonusu mu onu da bilmiyorum.. Bu konuya daha sonra tekrar değineceğim..
Sanırım bu arada bizim yapmamız gereken bazı önemli çalışmalar var.. Mesela Diyanet ve Vakıflar Mekke ve Medine'deki Osmanlı vakıfları ile ilgili bir çalışma başlatabilir..
Mukaddes bölgelerin statüsü konusunun da akademik olarak tartışılmaya başlanması gerek..
Hatta, üniversitelerimizde Mekke, Medine, Mescidi Aksa ve Filistin ile ilgili araştırma merkezleri kurulabilir..
Diyanet keşke hac ve umre turu düzenlemekten el çekse.. Düzenlese ve denetlese sadece. Ne kadar para lazımsa o kadar verilsin. Ama Diyanet kendisi bu işi yapmasın.. TÜRSAB'ın devreden çıkartılması gerek. Turizm şirketleri, meslek örgütü olarak TÜRSAB'a bağlı zaten. Ama TÜRSAB'ın yaptığı işleri DİB yapabilir.. Hatta DİB daha fazlasını da yapabilir.. Otel kiralama, temizlik denetimi, uçak kiralama tek elden yapılabilir.. Ulaşım ve gıda, şikayet hattı, kayıp danışma merkezi konusunda da Diyanet firmalara destek verebilir..
Tarikatler, cemaat denen gruplar, okul dernekleri, vakıflar kendi turlarını kendileri düzenlemek istiyor.. Bunu görmek lazım.. Diyanet süreçte daha etkin yer alabilir ve daha kazançlı çıkabilir. Bu olurken hac ve umrenin maliyetleri daha aşağılara çekilebilir..
Diyanet Vakfı, isterse kendisi uçak kiralayıp, kendi logosu ile de uçabilir..
Hatta bu işi Balkanlar ve Kafkaslar'a yayarak İstanbul'u bir buluşma noktası haline getirebilir.. Hatta Avrupa, Rusya, Pakistan ve Çin hattı da Türkiye'ye kayabilir..
Türkiye'nin güneydoğusu Arz-ı Mevud. Bir bakıma Kudüs'ün mik'ad alanı gibi. Bu bölge ve Mescidi Aksa'nın ziyareti de bu programa dahil edilebilir.
Zaten şu Suriye belası bitince inşallah karayolu açılacak. Ardından demiryolu açılacak. O zaman şimdiden bu konuda bazı yeni düzenlemeler de yapılması gerek..
Diyanet isterse dinî turizm konusunda firmalara eğitim ve sertifika da verebilir.. Bunu yaparken firmalara ve yolculara yeni maliyetler ve külfetler getirerek değil, onlara hizmet ederek ve bu işin maliyetini daha aşağılara çekerek..
Bu arada Mehmet Görmez'in Heybeliada konusunda açıklamasını doğru yönde ileri doğru atılmış bir adım olarak görüyorum. Ama bu bana göre eksik.. Ermeniler ve Rumlar bize Fatih'in emaneti, Süryaniler Hz. Ömer'in emaneti. Mardin'de Süryani ilahiyatı, Ağrı ya da Van'da Ermeni ilahiyatı açılmalı.
Madem böyle bir açılım yapıyoruz. Yahudi ilahiyatı niçin açılmasın?. Mesela Sabetaylık neden akademik olarak araştırılmasın?.
Gayrimüslimler için bu haklar tanınacaksa, neden mesela bir Caferi medresesi açılmasın? Bir İlahiyat içinde Şia araştırmaları merkezi kurulamaz mı mesela.. İmamiye, Caferiye, Zeydiye, Alevilik burada araştırılabilir. Mesela ilahiyatlarda Nahcul Belağa ve Tevzihül Mesalih seçmeli ders olamaz mı? Mehdi ve Mesih inancı neden asimetrik olarak inançlar arası bir disiplin çerçevesinde sorgulanmasın.
Bizde de Nuseyrilik, Kızılbaşlık denen akımlar var.. Onların da incelenmesi gerek..
Bir selefi araştırmaları merkezine ihtiyaç var. Ve tabii Maliki ve Hanbeliliğin de incelenmesi gerek.. Şafiliğin daha fazla araştırılması gerek..
Tasavvuf konusunda daha fazla araştırmaya ihtiyaç var..
Dinler tarihi kürsüsüne ya da inanç toplulukları ile ilgili araştırma enstitülerine ihtiyaç var aslında. Mesela Hinduluk İslam'dan nasıl etkilendi ve İslam topluluklarını nasıl etkiledi.. Asırlarca Hindistan'da birlikte yaşadık.. Nasıl bir arada yaşadık?.
Sabiilik, Ezdilik, Mecusilik bu topraktaki kadim geleneklerden. Bugün mensupları kalmayan inanç ve geleneklerin de araştırılması gerek aslında.. Budizmi, Konfüçyüs inancını, Sihleri de araştırmalıyız. Dürzileri de..
Japon imparatoru Güneşin oğlu kabul ediliyor. Sin mabedinin Anadolu'da olduğu kabul ediliyor.. Bunları da araştırmak gerek..
Ortodoksluk ve Süryaniliği, Keldani, Arami ve Asurileri bizim ilahiyatçılarımız derinlemesine incelemeli.. Nasıl batıda müsteşrikler varsa, bizim de müstağriblerimiz olmalı, Katolizmi ve Protestanlığı araştıran..
Evet, yapacak çok iş var..
Çok geç kaldık aslında. Şimdi elimizi çabuk tutmamız gerek. Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.