Camiye mi ihtiyaç var, müslümana mı?
Mısırdaki İngiliz işgal kuvvetlerinin başına atanan komutan, daha önce duymadığı bir sesle irkilir ve bunun ne olduğunu sorar. Bu ezandır, müslümanları camilere ibadete çağırır derler.
Komutan asıl mühim soruyu sorar: Bu ezanın İngiliz siyasetine ve İngilterenin menfaatlerine herhangi bir zararı var mıdır? Herhangi bir zararı yoktur, hatta müdahale edilmemesinde fayda vardır cevabını alır. Rahatlayan komutan şöyle der: Bırakın o zaman, okusunlar!
Sanırım bu tarihi vaka, günde beş vakit Allahuekber! çağrısı yapıldığı halde, Allahtan başka ululananların hayatın iktidarına hakim olduğu bir coğrafyada, halimizi anlatmaya yeterli olur.
Günde beş vakit ezan okunan halkı müslüman ülkelerde, ezanda ululanan Allahın mı hükmü hakim, yoksa Kuranda inkâr olunması emredilen tağutların mı? Ezanın esasını oluşturan Tevhid mi hayata biçim veriyor, yoksa şirk mi, küfür mü, nifak mı? Camilerin açık, ezanların okunuyor olması mı önemli, yoksa camilerin asli fonksiyonunu taşıyor, ezanların gerçekten kurtuluşa çağırıyor olması mı? Namaz kılanların müstekbirlerin hükümlerine göre yaşamakta oluşunda bir yanlışlık yok mu?
Sözü Çamlıcaya cami yapımına getirmek istiyorum. Çalışmalar başladı ya, kamuoyu, duygusal ve önyargılı bir yaklaşımla iki tarafa ayrıldı. Cami yapılsıncılar ve hayır, yapılmasıncılar olarak...
Ama kimse, yapılacak caminin hangi fonksiyonları taşıyacağına bakmıyor. Çamlıcaya cami yapılacak da ne işe yarayacak, ya da ne işe yaramayacak?
Bugün algılanan biçimiyle cami demek, içinde resmi mevzuatın amir hükmüne göre laiklik ilkesinin gereğince faaliyette bulunması zorunlu olan Diyanet İşleri Başkanlığının atadığı namaz kıldırma memurunun ardında namaz kılınan, zaman zaman da Kandil gecelerinde mevlüt okunan tapınma ritüellerinin yapıldığı mekan demektir. Aslında cami bu değildir, ama bugün üzerine yapıştırılan etikette camiye biçilen rol, budur. Yine, aslında imam da namaz kıldırma memuru değil, toplum önderidir; ama maalesef imama biçilen rol namaz kıldırma memuru olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor, aldığı eğitim de toplum önderi olmasına yeterli olmuyor.
Manzara buysa, Çamlıcaya cami yapılsa ne olur, yapılmasa ne olur? Bundan da önce sorulması gereken şu: Öncelikle camiye mi ihtiyaç var, yoksa caminin fonksiyonlarını ihyaya mı, o camiye müdavim olacak nitelikli müslümanlara mı?
İsterseniz, dünyanın en büyük camiini yapın.
İsterseniz, yaptığınız bu cami gelmiş geçmiş en güzel mimari özellikleri bir arada cem etsin ve hayranlık uyandıran bir mimari yapı olarak yükselsin Çamlıca Tepesinde.
İsterseniz, modern mimarinin nostaljik izlerle harmanlandığı, gerçekten tarihe iz bırakacak yeni bir mimari akımı başlatacak, yepyeni bir stille yapılsın bu cami.
İsterseniz, sırf bu camiyi görmek için her yıl onbinlerce turisti İstanbula çekip, ekonomiye sıcak para akışında büyük bir kaynak oluşturmuş olun.
Eğer, cami gerçek fonksiyonunu taşımayacaksa, eğer müslümanlar İslami niteliklere uygun olarak inançlarını revize etmeyecekse ve buna uygun bir hayatı yaşayamayacaksa, eğer devlet, camileri laik sistemin meşruiyetini perçinleyen bir propaganda mekanı olarak kullanacaksa, yapılmasın daha iyi değil mi?
Eğer gönüllerdeki camiyi yıkmışsanız, kiliseye benzer bir cami formülasyonunu 80 yıldır toplumsal belleğe kazımışsanız, Çamlıcaya camiyi dikmişsiniz, ne önemi kalır?
Eğer Caminin fonksiyonunu hayattan uzaklaştıran rejim ve buna işlerlik kazandıran sistem iktidarına devam edecekse, rejimi dönüştürmeyecekseniz, Çamlıcaya dikeceğiniz bir beton yapının İstanbula yeni bir görünüm kazandırmaktan, bu arada halkın nefes alacağı mekanlardan birini daha betonlaştırmaktan öteye ne anlamı kalır?
Eğer, bilmem kaç tane minaresinden ezan okunduğu halde, o ezanların mana ve mefhumu gönüllere ve amellere aksetmeyecekse, ezanda geçen Kelime-i Şehadet bireysel ve toplumsal hayatın iktidarını belirlemeyecekse, çağrılan namaz bir kurtuluş vesilesi olmayacaksa, Rasulullahtan başka örnekler ve önderler takip edilecekse, cami neye yarayacak?
Eğer müslümanlar İslamdan uzak bir siyasi, sosyal, iktisadi, hukuki rejime mahkûm iseler, kendi dinlerini bilmiyor ve yaşayamıyorlarsa, Çamlıca Camiinin turistik öneminden başka neyi kalır?
Eğer o camide okunan ezan, İslamın siyasetini hayata hakim kılmaya vesile olmayacak, Kemalist-Laik siyasete dokunmayacaksa, okunsa ne olur, okunmasa ne olur?
Sahi, Allah ve Rasulünün istediği gibi bir müslümana mı ihtiyaç var, turistik değerden öteye geçmeyecek bir camiye mi?
Cami müslüman yetiştirmez, ama müslüman, camisini yapar. Konuyu tartışırken bir de buradan bakalım, olur mu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.