Eşiniz, hizmetçilik yapmak için gelmedi dünyaya!
Resûlullah (asm) buyurdular ki: Şüphesiz ki Kıyamet günü, Allahın en çok ehemmiyet vereceği emanet, kadın-koca arasındaki emanettir. Kadınla koca birbiriyle içli dışlı olduktan sonra, kadının esrarını erkeğin neşretmesi, o gün en büyük ihanettir.
Hiç kimse hizmetçi olmak, köle gibi çalışmak için evlenmez. Ortak değerler etrafında ortak bir hayat sürmektir evlilikte ilk gaye.
Elimizde bir emanet bulunsa, ona gözümüz gibi bakar, zarar görmemesi için koruyup kollarız, öyle değil mi? Hatta zaman zaman, yerinde duruyor mu diye kontrol ederiz. İşte eşimiz, çocuklarımız bize verilmiş en güzel, en yararlı, en değerli emanettir. Onlarla kurduğumuz yuva, sıcak bir yuva olur.
Kimi erkekler, eşlerinin kayıtsız, şartsız itaat etmesini isterler. Aynı zamanda da, Her türlü ihtiyacını gideriyor, yedirip içiriyorum diye böbürlenir. Oysa unuttukları bir nokta var:
Rızkı veren Allahtır ve herkes nasibini alır. Diğerleri sadece vesiledir. Aracı olduğumuzu unutmamalıyız. Yoksa O vermeseydi, biz nasıl verebilirdik? Her şey Onun mülküdür. Biz hem Onun mülkü, hem memlûkü, hem mülkünde çalışıyoruz. Ve belirli bir süre için nimetlerinden yararlanıyoruz sadece.
Ve unutmayalım: Allah boş duranları değil, koşturanları sever.
Firavunane isteklerimizin İslâm literatüründe karşılığı yoktur. Allah herkese iki el, iki kol, iki göz vermiştir. Böylesi nimetlerle çepeçevre sarılıyken, eşimizi ufak işlerimiz için kendimize çalıştırmaya hakkımız var mıdır?
Evlilik ve aile hayatında da örneğimiz, modelimiz Peygamber Efendimiz (asm) değil mi? O, kendi söküğünü kendi diker, ayakkabısını tamir etmez miydi? Ev işlerinde hanımlarına yardımcı olmaz mıydı?
O, peygamber olduğu için yapar, diye düşünmeyelim. O da bizim gibi bir insandı. Ve insan olmanın gereklerini en güzel şekilde yerine getiren, güzel ahlâk sahibi bir zattı (asm).
Bugün, onu bütünüyle örnek alsak, şüphesiz ailevî problemlerimiz asgariye iner.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.