Rahat Olun Biraz
Siz pırıl pırıl, tertemiz, son derece ahlaklı ve faziletli, şeffaf, zerre kadar haram yememiş, kirli ve kara serveti olmayan, gayet doğru ve dürüst bir kimse misiniz? Böyleyseniz anonim sözlerim, suçlamaların, tenkitlerim sizi kapsamaz. Rahat olun biraz.
Gerçekten böyleyseniz vazifenize devam edin, hizmetleriniz sürdürün.
Halk bilmiyormuş, önemi yok, Hâliq=Yaratan biliyor ya...
Siz son derece faziletliymişsiniz de ben sizi övmüyormuşum... Durun biraz bu konuyu inceleyelim:
Faziletli insanlar övgü istemezler.
Büyük insanların övgüye ihtiyacı yoktur.
Ben her faziletli insanı övmeye mecbur değilim.
İlle de övgü, pohpoh istiyorsanız, hayli zengin bir kimsesiniz, parayla bir övgücü=meddah kiralarsınız, meramınıza nâil olursunuz.
Hani paralı ağlayıcılar var ya, onlar gibi...
Faziletli, doğru dürüst kimselere iftira eden kişi rüzgâra karşı tükürmüş olur.
Bir şem'a ki, Hak yandıra, onu kimse söndüremez.
En rahat yastık vicdandır.
Ne mutlu size ki:
Saçı bitmedik yetimlerin haklarını yemiyorsunuz.
Gayr-i meşru yollardan zengin olmuyorsunuz.
Muhlisen lillah (Allah için ihlâsla) din, iman, Ümmet, memleket, halk için hizmet ediyorsunuz.
Servet ve mal beyanınız apaçık ortada. Zimmetinizde haram, karanlık, kirli, şüpheli bir kuruş yok.
Makam ve mevkiinizde yükseldikçe, hizmetleriniz çoğaldıkça o nispette de tevazuunuz, alçak gönüllülüğünüz, mahviyetiniz artıyor.
Ne mutlu size ki:
Devlet işiyle meşgul olurken devletin mumunu yakan, o iş bitince kendi kandilini uyandıran Hz. Ömer gibisiniz.
Başucunuzdaki levha-i garra ne kadar mânalı:
"Dünya fâni" yazıyor celî hatla...
Evet dünya sadece fâni değil, çok fânidir.
Hem de çok aldatıcıdır.
Mallar, çoluk çocuk, makam mevki, şöhret, alkış, lüks meskenler, lüks dabbeler, lüks hayat... Hepsi fâni, hepsi boş.
Sizin ana prensibiniz fâni dünyaya aldanmamak ve Hakk'ın rızasını kazanmak için var gücüyle çalışmak mıdır?.. Öyleyse bin kere aferin size, hezar ahsente size.
Sultan Üçüncü Mustafa bir gün sabah namazına kalkamamış, uyanınca bir de bakmış ki, güneş doğmuş. Çok üzülmüş, çok ağlamış, "Uyan ey gözlerim uyan bu hab-ı gafletten" ilâhisini yazmış.
Siz de öyleyseniz ne mutlu size.
Konuşursanız hikmetle konuşuyorsanız,
Dünya malları konusunda çok perhizkâr iseniz,
Sizde zerre kadar riyaset hırsı yoksa,
İhlasın heykel-i mücessemesi iseniz,
Temiz, tertemiz iseniz...
Ben faraza iftira etsem, çamur atsam sizin faziletinizden hiçbir şey eksilmez.
Hem rahat olun biraz, bendeniz faziletli, doğru dürüst hiçbir hizmetkâra dil uzatmam.
İhlaslı iseniz Allah ihlasınızı arttırsın.
Bütün hayırlı işlerinizde başarılarınıza başarı katsın.
Başarı=Tevfik sadece O'ndandır.
* (İkinci yazı)
İslam Ahlakı
İslam ahlakı Kur'ana, Sünnete, hikmete (bilgelik) dayanır. Nazariyatı bırakalım ve bu ahlakın temel ilkelerine bakalım:
1. Doğruluk ve dürüstlük prensibi. Osmanlılar buna istikamet derdi. Bir yerde doğruluk ve dürüstlük hakim değilse orada gerçek İslam ahlakı yoktur. Doğruluk sadece lafla, edebiyatla olmaz. Doğruluk yaşanan, hayata uygulanan bir değerdir. Doğruluğun olmadığı bir toplum ism ve resm olarak Müslüman olabilir, ruh olarak değildir.
2. Adalet. Adalet İslam'ın öteki temel şartlarındandır. Müslümanların çoğunluk olarak yaşadığı bir ülke hem Darülislam, hem de Darüladale(t)'tir.
3. En geniş mânasıyla temizlik, paklıktır. İslam maddî mânevî hiçbir pisliği, kirliliği kabul etmez.
4. Helalinden kazanmaktır. Haram yemenin yaygın ve yoğun olduğu Müslüman bir toplum, gerçekten ve vasıflı şekilde Müslüman değildir. Rüşvet, hortumlama, ihalelere fesat karıştırma, haram rantlar, haram ve şaibeli komisyonlar, bir ceketle başlayıp kısa zamanda Karun gibi zengin olmalar... bütün bunlar İslama aykırıdır.
5. Güvenlik. Can güvenliği... Mal güvenliği... Irz, namus, nesep güvenliği... Din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyeti ve güvenliği...
6. Emr-i mâruf ve nehy-i münkerdir. İslam ahlaksızlığa, iffetsizliğe, azgınlığa hoşgörüyle bakmaz. Bunlarla mücadele eder.
7. Kadınlara saygı ve onları koruma. İslam, yasal (TC'li, KDV'li, gelir vergili, ödüllü, korumalı), gizli, yarı gizli kadın satışına, kadınların seks aleti ve kölesi yapılmasına izin vermez. Bir İslam idaresinde, bir malı satmak için şehevî, tahrik edici, ahlak bozucu seksî çıplak kadın resimleri kullanılmasına izin verilmez. İslam böyle ahlaksız bir hürriyeti kabul etmez.
8. Eşitlik. İnsanlar arasında mutlak eşitlik yoktur (alimle cahil, akıllı ile akılsız, ahlaklı ile ahlaksız, çalışkan ile tembel, bedevî ile medenî, 70 IQ'lu ile 130 IQ'lu eşit olamaz) ama onlar hukuk önünde eşittirler. Somut bir örnek vereyim: Büyük adamların, büyük zenginlerin, güçlü ve forslu kişilerin çocukları tehlikeli bölgelerde askerlik yapmıyor, ateş hatlarına hep fakir fukaranın, ezilen güçsüzlerin çocukları gönderiliyor. İslam ahlakı böyle bir eşitsizliği ve ayırımı kabul etmez.
9. İslam ahlakına göre insanların gizli ve saklı günahları, ayıpları, kusurları araştırılmaz, tecessüs edilmez. Lakin günahlar, kötülükler, dinin fısk ve fücur dediği kötü şeyler açıkta, utanıp arlanmadan, küstahça ve edepsizce işlenirse İslam bunu kabul etmez.
10. İslam'da para ana değer değil, ticareti ve sanayii yürütmek, hizmet etmek, mâlî ibadet yapmak için bir alet, vasıta ve sermayedir. Paranın amaç ve ana değer olması İslamla asla bağdaşmaz ve uyuşmaz.
11. Kanaat ile ölçülü yaşamak. İslam lükse, israfa, sefahata (beyinsizlik), aşırı tüketime, aşırı konfora karşıdır. Bunlar dolaylı şekilde sosyal adaletsizliğe yol açar ve toplumu yıkar. Müslüman bir toplumda lüks meskenler, lüks yazlıklar, lüks binitler, lüks dekorasyon, lüks giysiler, lüks yeme içme yaygın olamaz. Bunlar kınanır meşru yollardan engellenir. Lüks ve israf tutkunları beyinsizdir, ayıplanmaya layıktır.
12. Emaneti ehline vermek. Bütün işler, başkanlıklar, makamlar, mevkiler, memuriyetler, hizmetler ehil ve layık kimselere verilecektir. Ehliyetsizlerin makam ve memuriyet sahibi olduğu bir toplum batar.
13. Danışma=istişare. İslam toplumunda işler, hizmetler, projeler ehline danışılarak yapılır.
14. Nereden buldun?.. Herkesin serveti (âdil şekilde olmak) üzere sorgulanmalıdır. Kazancı, malı, serveti, zenginliği meşru ise eyvallah. Meşru değil, haramsa, hırsızlıkla, ihalelere fesat karıştırarak, hortumlama yaparak elde edilmiş kara, kirli, necis, cehennemî bir servetse ondan hesap sorulmalıdır.
15. İslam'ın en önemli ahlak prensiplerinden biri riyasete=başkanlığa talip olmamak, bizzat istememektir. İslam, riyaset istemeyi haram kılmıştır. İsteyen değil, istenen (matlub) bile olsa, ehil ve layık değilse riyaseti kabul edemez.
İslam ahlakı kapitalist ahlakla uyuşmaz... Marksist ahlakla uyuşmaz... Liberal ahlakla uyuşmaz... Kemalist ahlakla hiç uyuşmaz...
İslam dini Kur'ana, Sünnete, Şeriata, hikmete göre azgınlık (fuhuş) olan hiçbir kötü, münker, çirkin şeye izin vermez.
İslam ahlakının anayasası Kitabullah olan Kur'an-ı Azimüşşan'dır.
İslam ahlakı konusunda en güzel örnek ve model Peygamber aleyhissalatü ve selamdır.
Asr-ı Saadet'ten bugüne kadar her asırda, her karnda, her devirde İslam, Kur'an, Sünnet ahlakı ile mütehalli (ziynetlenmiş) büyük şahsiyetler gelmiş ve Ümmete örnek olmuştur.
Yeryüzünde her zaman Allahın Halifeleri kamil insanlar bulunmuştur.
İki örnek vermek istiyorum:
Mevlana Celalüddin Rûmî Efendimiz hazretleri, zaman zaman vekilharcına "Evin durumu nasıldır, ekmek ve yemek var mı?.." diye sorardı. Vekilharç , "Hiçbir şey yok, kiler tamtakır, ocakta kaynayan tencere yok..." cevabını verirse "Oh ya Rabbi Sana şükürler olsun, evim Peygamber evine benzedi..." derdi.
Mevlana'nın vefatından sonra irşad hizmetini devr alan Hüsameddin Çelebi hazretleri, Dergah-ı şerife her gittiğinde yanında ibrikle abdest suyunu götürürdü. Dergahta su vardı ama vakıf suyu olduğu için onu kullanmazdı.
Resul-i Kibriya Efendimiz, fakir değildi, bazen eline çok büyük miktarda mal geçerdi. Lakin eline geçen para ve malın tamamını tasadduk eder ve bazen aç kalırdı.
Hz. Aişe radiyallahu anha validemiz anlatıyor:
"Gökte bir hilal görünür, büyür büyür dolunay olur, sonra kaybolur, tekrar bir hilal, tekrar dolunay... Ve bu müddet içinde Muhammed (aleyhissalatü vesselamın) evindeki ocaklar tütmezdi. Çünkü pişirecek bir şey yoktu.
Sık sık yazarım, tekrar ediyorum:
Bugün Norveç, Japonya, Finlandiya, Yeni Zelanda gibi gayr-i Müslim ülkelerde, İslamın inancı ve ibadetleri yok ama temel ahlak ilkelerinin çoğu, Müslüman dünyasından olduğundan daha fazla var.
Ahlak iledir nizam-ı âlem
Ahlak iledir kemâl-i âdem