M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Sıcaklarda Açıklık

Sıcaklarda Açıklık

Peygamber Efendimiz hizmetli bir genci yanına çağırıp ona Hz.Ömer’e gitmesini ve kendisinin onu çağırdığını söylemesini istedi.
Genç gitti, Hz.Ömer’in kapısını çaldı.
O ise, içeride uyuyordu.
Kapıyı tekrar çalan genç, aynı zamanda yüksek sesle selam verdi.
Hz.Ömer yine uyanmadı.
Bunu üzerine genç:
“Ey Allahım! Onu benim için uyandır!” diye dua edip kapıyı tekrar çaldı.
Ardından da “Ya Ömeeer!” diyerek yüksek sesle bağırdı.
Hz.Ömer uyanmıştı.
Yattığı yerden kalkarak doğruldu ve oturdu.
Hizmetçi de içeriye Ömer’in yanına girmişti.
Ama o sırada Hz.Ömer’in mahrem yerleri açılıvermişti.
Farkına varıp hemen toparlandı, mahcup olmuş, utanmıştı.
Çünkü, açılan yerleri çocuğun gördüğünü zannediyordu.
Hz.Ömer, bu olaydan etkilenerek kendi kendine şu temennide bulundu:
“Oğullarımızı, kızlarımızı ve hizmetçilerimizi, belli saatlerde izinsiz olarak yanımıza girmekten Allah’ın men etmesini ne kadar isterdim!” dedi.
Sonra da o gençle beraber Hz.Peygamber’in yanına gittiler.
***
Hz.Ömer’in geldiği sırada, Nur suresinin 58.ayeti nazil olmuştu:
Allah şöyle buyuruyordu:
“Ey iman edenler! Elinizin altında bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve henüz ergenlik çağına ermemiş çocuklarınız şu üç vakitte; sabah namazından önce, öğle sıcağında elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra odanıza girdiklerinde sizden izin istesinler. Bunlar üstünüzün açık olabileceği vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında, ne sizin için ne de onlar için bir sakınca vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah size ayetleri işte böyle açıklıyor. Allah her şeyi bilen, her şeyi yerli yerince yapandır.”
Okunan bu ayeti merakla dinleyen Ömer, büyük bir sevinçle Allah’a hamdetmeye başladı.
Bunu gören Rasulüllah:
“Hayrola ya Ömer! Bu tavrın sebebi ne?” deyince, Ömer hizmetçiyle yaşadığı olayı anlattı.
Rasulüllah, bu hizmetli gencin hareketinden memnun olarak onun ismini öğrendi ve hakkında şöyle buyurdu:
“Allah; akıllı, hayalı, namuslu, iffetli ve kendini haramdan koruyan kimseleri sever. Buna karşılık, edebsiz, cüretkar ve ısrarla dilenenlere buğzeder.”
***
Bu ayetin indiği dönemlerde; kadın-erkek, genç-yaşlı, çoluk-çocuk bütün insanlar uluorta birbirlerinin evlerine rahatça girer, yatak odalarına bile izinsiz girip çıkarlardı.
Çünkü cahiliye gelenekleri böyleydi.
Bu ayet onlara sınır getirdi.
Artık Müslümanlar mahremiyete dikkat edecekler, açık yerlerini göstermeyecekler, kapalı kıyafetlerle insanlara görüneceklerdi.
Diğerleri de, insanların yatak kıyafetleriyle açık-saçık bulunduğu zamanlarda evlerine izinsiz girip çıkmayacaklardı…
Hz.Ömer’in, dalgınlık veya tedbirsizlikle üzerinin açılıvermesinden duyduğu rahatsızlığa bakar mısınız?!
Erkek olduğu halde, kendisini çağırmaya gelen gencin de erkek olmasına rağmen açık yerlerini gördü diye duyduğu mahcubiyete bakın!
Ve bu edep ve haya duygusunun neticesinde yaptığı dua ve onun dileği doğrultusunda yüce Allahın onu destekleyerek indirdiği ayet-i kerime ve ilahi düstur!
***
Biliyorsunuz, Müslüman erkeklerin kapalı tutmak zorunda oldukları mahrem bölgeleri, kadınlara göre daha az ve hacimce daha küçüktür.
Buna rağmen, yaz mevsiminde dizden yukarı giyilen kısa pantolonlar ve şortlar ve göbek altı açık tişörtler, Müslüman erkeklere hiç yakışmıyor!
Ya kadınlarımız?
El, yüz ve ayaklar dışındaki vücudu mahrem olan Müslüman kadınların bu konuda daha titiz davranmaları ve mahrem yerlerini saklamada daha fazla hassasiyet göstermeleri gerekmiyor mu?
Müslümanlıkla ilgisi olmayanlara sözümüz yok!
“Müslümanım” diyenler içinse, bundan daha fazlasını yazmaya ne dilim varıyor, ne gönlüm razı oluyor…

www.twitter.com/parlakturk

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi