Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Birilerini dost ya da düşman görmek

Birilerini dost ya da düşman görmek

Dünya sadece dost ve düşmanlardan oluşmuyor aslında..

Kimileri için kendinden olandan başka dost yoktur.. “Benden olmayan bana düşmandır” anlayışı.. Onlar için düşmanının düşmanı dosttur..
Oysa dostluk farklı bir şey..
Dostunuzla aynı şeyleri düşünmeyebilirsiniz, hatta bazı konularda karşı kamplarda da yer alabilirsiniz..
Bazıları düşmanlarına karşı her şeyi mübah görecek kadar fanatiktirler.
Kur’an-ı Kerim; “Bir kavme düşmanlığınız size onlar hakkında adaletsizliğe sevketmesin” der..
Herkese adaletle davranmak.. Hele hele bir insanı doğduğu toprak, doğduğu ana-baba, derisinin rengi, cinsiyeti yüzünden asla dost ya da düşman kabul etmemek.
Bu ilk laneti hak eden ırkçı bir tutumdur..
Hepimiz Hz. Adem’in çocuklarıyız, Adem ise topraktandır. Biz hepimiz ya dinde kardeş ya tende bir eşiz.. Üstünlük ancak takva iledir..
Bugün iyi olanlar yarın kötü, bugün kötü olanlar da yarın iyi olabilir.. Bize düşen haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana ve zalime karşı olmak.. Zalim babamız da olsa, mazlum düşmanımız da olsa..
Kan davası gütmemek..
Allahın toprağını mutlak anlamda, bireysel olarak ya da bir ırk adına mülk edinme iddiasından vazgeçmek..
Ne Amerikalılara, ne Ruslara, ne Çinlilere ya da Yahudi ana-babadan doğduğu için bir başkasına peşin bir düşmanlığım yoktur ve olamaz..
Ben elhamdülillah Müslümanım.. Müslümanlardanım.. Âlemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamber’in ümmetiyim..
Müslüman olmak, her zaman Müslüman olduğunu söyleyen bir Müslümandan yana olmayı gerektirmez. O topluluk eğer İslâm dışı bir iş üzere ise, ondan yana olmak gibi bir zorunluluğumuz da yoktur..
Biz celladımızın bile hakkını savunmakla emrolunduk..
“İslâm’da anasır mı olurmuş, ne gezer. Fikri kavmiyeti tel’in ediyor Peygamber..”
Ne de çabuk kandırdılar bizi “ulus-vatan” diye!.. Bu uğurda bir imparatorluk feda ettik, hatta akıllanmadık.. Din adına, milliyetçilik adına, hamasi ifadelerle hâlâ birileri aynı yalanları tekrarlayıp duruyorlar..
Allah, bizi kavimler halinde, kabileler halinde yarattı ki; “tearuf” edelim diye.. Kavga edelim diye değil..
Birilerinin çizdiği bir çizginin ötesinde doğan ya da yaşayanları düşman bilmek, şeytanın bir fitnesinden başka bir şey değil..
Bu kadar Arap devletini, kim nasıl icad etti?
Çinlilerle Doğu Türkistanlıların bir araya gelmesini engelleyen şey nedir? Çin’de yaşayan Çinli Müslüman kardeşlerimizin sayısı, Doğu Türkistanlı ya da Uygur kardeşlerimizden daha fazla. Bunlar arasında kardeşliği engelleyen ne, kim bunlar? Biz kardeş değil miyiz?
Hani “innemel mü’minune ihvetun” idi.
Hani Çinlilere İslâm’ı tebliğ edecek ve kardeş olacaktık.. Rus’u, Afrikalı’sı, Hindu’su, Amerikalı’sı da bizim için aynı değil mi? Herkes İslâm’a muhatap değil mi? Hepimiz potansiyel olarak, insan olarak İslâm’a muhatap bir şekilde yaratılmadık mı?
Çağın en büyük fitnesi, milliyetçilik şeklinde ambalajlanan ırkçılık fitnesidir..
İster ırk milliyetçiliği, ister din ya da mezhep için olsun aynı şey..
Arap’ın Arap olmayana üstünlüğü mü var ya da Türk’ün Kürt’e ya da Çingene’ye!
Babanız peygamber olsa ne yazar, siz gemiye binmedikten sonra. Firavun’un sarayında büyüsen ne yazar, sen Musa olduktan sonra!
Herkes ancak kendi yaptıklarının sorumluluğunu taşır..
Mezhep, meşrep, kabile milliyetçiliği, takım milliyetçiliği, haddi aşan hemşehricilik hepsi şeytanın pis işlerindendir.. Kuşkusuz akrabayı gözetmek, komşuyu görüp gözetmek değil kastım..
Kim dost, kim düşman? Şeytanı ve onun dostlarını dost edinenlerin vay haline! Topyekûn bir ırk ve bir coğrafyada yaşayanları düşman ya da dost edinenlere de..
Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi