İLTİFAT; bir kuvvet ve para harcamaksızın yapılabilen bir fiil ve aynı zamanda çok güçlü bir silâhtır. Yalnızca olumlu, güzel iltifatlarımızla insanların ruh, kalp, akıl dünyalarına girebiliriz. Sözlerimiz onların bilinçaltına direkt ulaşır ve hedefini bulur.
Sürekli yaramazlık yapan çocuğunu, eş dost meclisinde şöyle öven bir arkadaşım vardı:
“Benim çocuğum çok akıllıdır teyzesi, yaramazlık nedir bilmez. Her gittiğim yere bana eşlik eder. Bulunduğumuz ortamlarda yaşıtları varsa, takım kurar ve birlikte güzel vakit geçirirler.”
Doğrusu arkadaşımın bu tutumunu içimden alay ederek karşılıyordum. Çünkü, çocuğu yaramazlığıyla meşhurdu. Ondan yaka silken pek çok arkadaşımız vardı.
Annesi bana bunları anlatırken; çocuğun gözlerinin ışıl ışıl parladığını gördüm. Çocuk sevildiği, takdir edildiği derecede mutluluk duyuyordu.
Bir müddet sonra aynen annesinin anlattığı gibi oldu. Arkadaşlarını kışkırtan, üzen, döven çocuk gitti; yerine söz dinleyen, akıllı, uslu küçük bir adam geldi. İşte o zaman, tatlı dilin, olumlu yaklaşımın, maksatlara ulaşmada ne kadar güçlü bir metot olduğunu anladım. Hani Üstadın dediği gibi: “Fena bir adama ‘İyisin, iyisin’ desen iyileşmesi ve iyi adama ‘Fenasın, fenasın’ desen fenalaşması çok vuku bulur.”
Sadece çocuklarımız için değil, herkes için kullanabiliriz bu yöntemi. Bir öğretmen öğrencileri için, bir kumandan emri altındaki askerler için, bir işveren çalışanları için, bir kadın kocası için; kısacası herkese karşı her zaman kullanılabilir bir metot.
Verim almak, uyumlu ve düzenli bir hayat sürmek, sağlıklı ilişkilere sahip olmak böylece kolaylaşacaktır.
Yalnız dikkat etmemiz gereken bir husus var: Düşündüklerimiz, telkin, tavsiye, öğütlerimizle bakışlarımız ve beden dilimizin uyum ve samimiyeti.
Gayr-i ciddî, samimiyetsiz tavırlarımızla başarılı olmamız imkânsız. Zira, muhatabımız bunu hissedip fark eder.
Unutmayalım, inanarak söylemediğimiz şeylere başkaları hiç inanmaz.