Haber gezintisi
İnternette geziniyorum
Gazeteden alıntılanmış bir haberi okuma ihtiyacı duyuyorum.
Ne de olsa İstanbulu terk edemeyenlerdenim.
Habere göre artık İstanbullular damacana su almayacakmış!
Hemen, kabaca bir hesapla 50 TL cebe kalacak diye heyecan yaptım.
Heyecanım geçince gerçekle yüzleşiverdim.
Olay şu: Boğaziçi Su Tüneli projesiyle Melen Çayının suyu İstanbula getiriliyor.
Proje güzel,11 yılda tamamlanmış, emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
Ama İstanbullunun damacanaya veda edeceği nereden çıktı?
Şimdi de çeşmeden akan su içilebiliyor. Açtım musluğu denedim. Koku ve tada tepkiniz yoksa miss gibi.
İSKİ musluktan akan suyu denetleyip duruyor, suyun standardı da var.
Melenden gelecek su, aynı boruyla vatandaşa ulaşmayacak mı?
Su ne kadar iyi olursa olsun şimdikiyle aynı tat ve kokuya sahip olmayacak mı?
Evet diyorsanız bu garip, PRcı başlıkları niye atıyorsunuz?
****
Memleket bir tabela partisinden kurtulacak diye yazdığım için bu konuyla ilgili bir haberi okumak için hemen tıklıyorum.
Haberi sonuna kadar okudum.
Bir daha başa döndüm. Malum hava sıcak, kavrama ve algılamamda zayıflama olma ihtimaline binaen.
İlki ile ikinci arasında fark yoktu, aradığımı bulamadım.
Haberin başlığı İşte Numan Kurtulmuşun AK Partideki görevi.
İnanın üçüncü kez okudum haberi. Şu cümleyi yakaladım: "Numan Bey, teşkilatta Tayyip Bey'den sonra tek yetkili olacak.
Görevini anlamak için AK Partinin sitesinde araştırma yaptım. Numan Bey, teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdemin görevini devir alacak gibi görünüyor, özel yetki, makam verilmezse.
Haberi hızlı koymanın yanında anlaşılır olmak, habere detay vermek sitelere fark kazandırmaz mı?
****
Bu sefer eczacılar tarafından kurulmuş bir haber sitesine göz atıyorum.
Fotoğraf yeri simsiyah. Çünkü isyan var.
Buna eczane mi dayanır? başlıktaki haberde her Cuma günü yaşanan ilaç fiyatlarındaki düşüşlere ver verilmiş.
173 TL olan ilaç 113 TLye inmiş.
Eczacının isyanı bu düşüşe değil. Fiyat indirimlerinden doğan stok zararlarının hala karşılanmamasına.
Sağlık Bakanlığının çıkardığı İlaç Fiyat Kararnamesine göre stok zararlarını firmalar karşılayacak ama bakanlıktan ödenmesi yönünde ses bile çıkmıyor. Kasım 2011deki düzenlemeyle oluşan 129 milyon liralık stok zararı hala muallakta.
Uygulatamayacağınız kararnameyi niye çıkarırsınız? diye soracak, devletin ve hükümetin itibarını sarsmayın başlığı atacak basınımız yok.
Şimdi Uğur Dündarın anlattığı fıkrayı okuyup hak vermemek mümkün mü?
Ulusal basına sesleniyorum. Eczacıların haklarını alması hükümetin aleyhine değil lehine. İlaç firmalarının reklam yönünden de size henüz faydası yok. Rahat rahat bu çarpıklığı yazabilirsiniz.
Eczacılar haklarını aramak ve almak için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine giderlerse bu hükümetin ve medyanın suçu olacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.