Suriye toz-duman... Kim öle, kim kala!
Suriyede ortalık toz-duman... Daha Şamdaki patlamanın tozu-dumanı dağılmadan, bu defa Esedden misilleme geldi... Esedin askerleri, bir muhalifin cenazesini taşıyan insanlara bombalı saldırıda bulundu, 100den fazla ölü var!..
İDDİA ÜSTÜNE İDDİA!
Dedik ya;
Ortalık toz-duman...
Esedin yakın kurmaylarının öldüğü saldırı önceki gün mü yapıldı, yoksa 19 Mayısta mı?.. Esedin adamları suikastla mı öldürüldü, zehirlenerek mi?..
Derken, dün yeni iddialar geldi gündeme... Meselâ, İngiliz Guardian gazetesi, saldırıda Esedin de yaralandığını, eşi Esmanın ise kaçtığını iddia etmiş!..
Kimine göre Esedin yeri bilinmiyor, kimine göre ise Lazkiyede bulunuyor.
Saldırıyı ise;
Özgür Suriye Ordusunun yanı sıra, Liva el İslâm, yani İslâm Tugayı adlı bir başka muhalif grup daha üstlenmiş...
Demişler ki;
Grubumuza bağlı Seyid el Şüheda Tugayı, Ulusal Güvenlik binasındaki kriz kontrol merkezine patlayıcı yerleştirmişti. Canlı bomba kullanmadık. Bir aydır bu saldırıyı planlıyorduk.
SESSİZ PATLAMA!!!
Ortalık o kadar toz-duman ki, patlamanın nasıl olduğu da meçhul!..
Ulusal Güvenlik Dairesi merkezinin bulunduğu Ravdanın yakınlarında oturan Şamlılar, Reuters Ajansına konuşup, demişler ki;
Patlama sesi duymadık.
Hiç duman da görmedik!
Ne demektir bu?..
Demektir ki;
Sahabe Tugayları tarafından 19 Mayısta gerçekleştirilen zehirleme iddiası doğrudur!
Ya da;
Önceki günkü olayda bombalı araç kullanılmamıştır... O halde, Esedi kalbinden vuran patlama nerede ve nasıl gerçekleşti?..
Bir patlama, nasıl sessiz olabilir?..
Burada da 3 ihtimal var:
¥ Bir: Korumalardan biri, toplantı salonuna girerek üzerindeki bombayı patlattı.
¥ İki: Toplantı salonuna önceden yerleştirilen bomba uzaktan kumandayla patlatıldı.
¥ Üç: Korumalardan biri, bombayı patlatmak istediği yere bıraktı ve kaçtı.
İyi ama; civardaki insanlar yine de patlama sesini duymalı değil miydi?..
O kadar yıkıntı olacak ama patlama sesi duyulmayacak, bu mümkün mü?
Resmî açıklamalara hep kuşku ile bakan ben, önceki günkü saldırı ile ilgili olarak Suriye yönetiminden yapılan resmî açıklamaya da, hâlâ kuşkuyla bakıyorum.
Bu adamların ikinci defa öldürüldükleri yönündeki kanaatimi muhafaza ediyorum.
Zira; Kurmayların 19 Mayısta öldürüldükleri iddiası da, Suriye muhalefetinin başarısını gölgelemez!..
Nihayetinde;
Zehirleyerek de olsa, suikastla da olsa, Esedin en yakın adamlarını ortadan kaldırmışlardır.
Düşünebiliyor musunuz;
Ulusal Güvenlik Merkezi denilen bina, Baas yönetiminin kalbidir.
Orası, Esedin haremidir!..
Suriye muhalefeti, Esedin haremine kadar girdiğine göre, daha ne yapsın?..
Esedin kalesinden ötesi, Esedin kellesidir ki, iddialara göre, o da yaralıdır!..
Bu durumda;
Esed ne yapacaktır?..
Kalıp, direnmeye devam mı edecektir, yoksa Suriyeden bir parça kopartıp, Nusayri Cumhuriyetini mi ilân edecektir?..
Nusayri Cumhuriyeti mesele değil de; ülkedeki Kürtler ne olacak, Hıristiyanlar ne olacak?..
Parçalanma bir başlarsa, Türkiyenin korktuğu şey başına gelir ve Suriye bir kaç parçaya bölünebilir.
APTALCA BİR YORUM!
Bazı gerizekâlılar ya da kimin değirmenine su taşıdıklarını bilmeyen aptallar, biraz da yorum şehvetine kapılıp, böyle bir günde diyorlar ki;
Bu suikast işinde acaba Türkiyenin de parmağı olabilir mi?
Ohaaa!.. Çüşş!..
Israr ediyorlar;
Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel, Suriye ile uçak krizinin yaşandığı günlerde şöyle demişti ya;
Suriye ile savaşacak halimiz yok ama yakın takipteyiz... Ne yapacağımızı soruyorsunuz... Büyük devletler ne yapıyorsa, onu... Biz yapınca, bütün dünyayla birlikte siz de görürsünüz!
İşte, bu sözler üzerine, Suriyedeki patlamayı Türkiyenin yaptırdığını iddia ediyorlar, iyi mi?..
Gel de kafayı yeme!..
ESEDSİZ ÇÖZÜM!
Adamlar, resmen ve alenen, bir ihtimal olarak bunu da dillendiriyor.
Ve bu saçma iddiayı da;
Önceki gün Rusya Devlet Başkanı Putinle görüşen Başbakan Tayyip Erdoğanın, Esedsiz çözüm sözlerine dayandırıyorlar, iyi mi?..
İyi ama;
Erdoğanın Esedsiz çözüm sözleri yeni değil ki!.. Erdoğan; Suriye muhalefetini bastırma operasyonlarının katliama dönüşmesinden bu yana dillendiriyor Esedsiz çözüm teklifini!..
Bunu, Kremlinde görüştüğü Putin ve kurmaylarına da açık açık söyledi... Bunu, Moskova dönüşünde de açıkladı:
Putine, Esedsiz seçim hükümeti önerdik... Sayın Putinin Beşşarın olmamasından duyduğu endişeler var... Kendilerine başka alternatifler de sunduk... Sanıyorum, bunları düşünecekler!
Erdoğan, önceki gece bunları söyleyince, dün sabah Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrovdan bir yalanlama geldi:
Esedsiz çözümü görüşmedik!
Hoppalaa...
Ne yani, Erdoğan yalan mı söyledi?.. O toplantıda, hiç mi Esed sonrası gündeme gelmedi?..
Evet, ortada bir yalan var ama bu yalanı söyleyen Erdoğan değil, Rusya tarafı!.. Zira, Erdoğanın, hele de böyle bir toplantıda Esed sonrasını gündeme getirmemesi mümkün değil!..
Zira Erdoğan;
Dozun fazla kaçırıldığı yönündeki yoğun eleştirilere rağmen, en başından beri, Suriyeye ve özellikle Esede karşı son derece açık bir tavır sergilemiştir.
Erdoğan; Suriyedeki halk isyanına ve Esede karşı mesafeli durmak yerine, taraf olmuş ve muhalefetin yanında yer almıştır!..
Böyle bir Erdoğanın, Putinle görüşmesinde Esed sonrasını gündeme getirmemiş olması mümkün değildir... Dolayısıyla, yalan söyleyen Lavrovdur!..
Çünkü bu konu kesinlikle masaya gelmiş ve konuşulmuştur ama Rusyanın rahatsızlığı, belki de bunun açık edilmesidir!..
Öyle ya;
Esedle araları iyi!..
GİDECEK AMA NASIL?
Ama, şurası bir gerçek;
Esedin kurmayları, ister 19 Mayısta zehirlenerek öldürülmüş olsun, ister önceki günkü bombalı saldırıda öldürülmüş olsun, sonuç değişmez... Esedin kalbine yönelik bu eylemden sonra, Baas diktasının daha fazla sürmesi, biraz zordur... Esed; Rusya ve İranın desteğine rağmen gidecektir!..
O zaman göreceğiz;
Türkiyenin izlediği şeffaf politika mı doğrudur yoksa Rusya ve Batı ülkelerinin izlediği saman altından su yürütme politikası mı?..
Esedi; Ramazanı bile kanla karşılayan ve 100den fazla kişinin öldüğü dünkü katliam da kurtaramayacaktır!..
Toz-duman dağıldığında;
Suriyede belki de Beşşar Esed diye biri olmayacaktır!..
En yakınları bile onu terk ettiğine göre, kendisi de gidecektir!..
Bu gidiş, fren tutmaz!..
Yine çuvalladılar!
Dün sabaha kadar, kendi kendime kızıyor ve diyordum:
Ne fesat adamsın!.. Bak, CHP kurultayında hiçbir olay çıkmadı!.. Ne kavga vardı, ne de tekme-tokat!.. Son derece olgun bir kurultay geçirdiler... İçindeki fesatlıktan dolayı, CHPlilerden özür dile!
Bunları düşünüyor ve bir özür yazısı yazmaya hazırlanıyordum ki, son dakika haberleri gelmeye başladı:
CHPnin Parti Meclisi ile ilgili oylama sonuçları iptal edildi... Oy sayımı tekrar yapılacak!
Tamam dedim; Benim CeHaPem işte budur!
Öyle ya; CHP kurultay yapacak, ama bir gürültü çıkmayacak!.. Mümkün mü bu?..
İşte yine mahkemelik olmuşlar!..
Ve de oy sayımı iptal edilip, yenisi yapılmış!..
CHPli kurmaylar; Öyle büyük bir fark yok diyorlar ama; Adnan Keskin, listenin birinde 41 oy alırken, kayda 4 oy aldı diye geçmiş, iyi mi?.. Bu fark mı ufak?..
Diyeceğim şu: Özür dilemeyi düşündüğüm bu yazı, gördüğünüz gibi yine eleştiri yazısına dönüştü...
Ben ne yapayım?.. Adamlar, ellerine-yüzlerine bulaştırmadan kurultay yapmayı beceremiyor ki!..