Ahmet Doğan İlbey

Ahmet Doğan İlbey

“Oku! Zira Okumayan Azgınlaşır”

“Oku! Zira Okumayan Azgınlaşır”

“Yaradan Rabbinin adıyla oku! Oku, ve Rabbin binihaye kerem sahibidir. İnsana bilmediklerini belleten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin, en büyük keremdir”(Alak sûresi ).

İkra (Oku) sûresi de denilen bu sûre, bazı âlimlerin görüşüne göre Mekke’de inen ilk sûre olarak bilinir. Vahyin ilk emri “okumak”, yâni kainatı okumak, kainattaki her varlığın mânasını, vazifesini anlamak ve Yaradan’ı tanımaktır. İsrâ sûresinin 106. âyeti, dünya imtihanının ilk işinin okuma ile başladığını buyuruyor: “Biz O’nu, insanlara ağır ağır okuyasın diye Kur’an parçalarına ayırdık ve O’nu azar azar indirdik.”

Efendimiz s.a.v. Hira mağarasında iken, Cebrail Aleyhisselâm O’na “Oku!” diyor. “Okuma bilmem” dediğinde, O’nu kollarının arasına alıp sıkıyor. Bu emri üç kez tekrar ediyor: “Yaradan Rabbinin adıyla oku!”

Efendimiz s.a.v. bu âyetle emrolunduktan sonra insanı, kainatı, gece ve gündüzü, mevsimleri, dağları, çölleri, suyu, hayvanatı ve nebatâtı okudu. İnsanların zulümlerini, taptıkları putları, katliamları, haksızlıkları, kadınlara, kız çocuklarına reva görülen muameleyi, Mekke’yi, Kâbe’nin kutsîliğini, Allah’ın bu mekânı koruduğunu da okudu. Kavimlerin helâk oluşlarını, peygamberlerin akıbetlerini, kendilerini, yetimliğini, Allah’ın, üzerindeki rahmetini, bütün kulların üzerindeki rahmet ve keremini okudu.

Efendimiz s.a.v.’ın sünnetleri okuma üstüne bina edilmiştir. Vahyin bu ilk emri ile bu dünyada okuma ameliyesi başlar. Kur’ân-ı Kerim’in okunmasının tebliğiyle beraber Efendimiz s.a.v’ın hadîslerinde buyrulan ilim tavsiyesi, beşerî hüviyetteki kitapların da okunmasını meşrûlaştırıyor ve okuma güzel amellerden sayılıyor.

İslâm medeniyetimizin kurucu ve taşıyıcıları çok okuyan insanlardı. Fahreddin er-Râzî on iki bin sayfa eser yazmış bir zat. Sofraya oturduğunda bir yandan yemeğini yer, diğer taraftan kitap okurdu.

İmam-ı Azam Hazretlerinin bir mezhep imamı oluşunun arkasındaki esas saik, bir gününün çoğunu kitap okumaya ayırmış olmasıdır.

“Yeme, içme, uyku ihtiyacı olmasaydı da bütün zamanımızı ilimle ve ibadetle geçirseydik” diyen mezhep kurucusu İmam Malik Hazretleri, tuvalette geçen vaktine dahi üzülür, az yemek yiyerek üç günde bir tuvalete giderdi.

Mevlânâ Hazretleri yalnız irşad ve sema eden bir mübarek kişi değildir. Onun vasıflarının ön önemlisi gece gündüz kitap okumasıdır.

Oku, Allah aşkına! Okumadan bir “şey” olunmaz.
---------------------------------------

İLÂVE YAZI:

GÖNLÜME DÜŞENLER


Hüseyin Aksu; Fikir Dükkânı’nın, yani Mekteb-i İrfan’ın ikinci kuşak müdavimlerinden. Bir Hocam kolundan bağlı. Nizam-ı âlem Türklerindir. Zihniyeti sağlam bir dost. İdeolojik “çar-çur”un ve ajitasyonun bol olduğu bir şehirde talebelik yaptı. “Vatan satılıyor” üzerinden atılan oltalara ve derin “gaz”lara gelmedi. Bu yönde akranlarına “alperen” tipinin kaos ortamlarında nasıl hareket edeceğini anlattı. Yaşının üstünde bir kemalât ve fikirle dönüp, akademisyen olarak Güneydoğu’ya dahili gurbete gitti. Onu hep takdir ederim; “Türk” geçinen her babayiğidin vazife yapamadığı Güneydoğu’da Osmanlı Türk’ünün millet anlayışını yüreğine aldığı bir dille, “bizi”, yani Millî Mücadele’deki gibi millet-i beyzânın hâdimi olan Müslüman Türk milletini temsil etti. Bu bölgedeki Kürt ve Arap milletdaşlarımızla aynı dinin zemininde bir millet olduğumuz anlayışıyla câmide, çayhanede, bakkalda bir oldu. Türkiye, doğusundan batısına böyle bir nesille kurtulacaktır.









Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Doğan İlbey Arşivi