Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Müslüman kanı ucuz!

Müslüman kanı ucuz!

Dünya Müslümanları olarak üzerimizdeki yılan derisinin bir tarafı kan ve gözyaşı ile ıslanırken, diğer tarafı güllük gülistanlık, ye iç keyfine bak...


Mübarek Ramazan mahzun...


Öylesi bir atmosferin çelişkileri arasında dualarımıza cevap verir mi bilemem.


“Bana değmeyen yılan bin yaşasın” felsefesinde amellerimiz ne kadar geçerli, ruh dünyamız ne kadar sağlam, geleceğimiz ne kadar garanti?..


İslam’ın temel esaslarını düstur edinmeyince, şeytanın bize sunduğu hayat tarzı hiç bitmeyecek gibi gelir bize. Canımız istediği gibi yaşarken, yaşantımız gibi laik bir din oluştururuz. “Böyle de Müslümanlık olur” felsefesi yerleşir beynimize...


Sorsak mı acaba.


İbadetlerimiz samimi mi, dualarımız gerçek mi?


Sabır ayı, ama ümmetin katlanacak takati kalmadı...


Haber Vaktim sitesi Hinduların vahşetini duyuruyor:


“Myanmar’ın batısındaki Arakan bölgesinde Rohingya Müslümanlarına yönelik vahşet, dehşet verici boyutlara ulaştı. Genç kızlar tecavüze uğrarken, camiler ve evler içlerindeki kadın, çocuk ve yaşlılarla ateşe veriliyor. Binlerce Müslümanın zorla göç ettirildiği ülkede, küçük çocuklar elleri bağlanıp nehre atılıyor. Arakan’da sadece bir günde bine yakın insan vahşi yöntemlerle katlediliyor.”


Günümüzde nerede Müslüman kanı akıtılmıyor ki?


Gazze’nin çilesi öylesine yaşlandı ki Birleşmiş Milletler denilen kuruluşun o coğrafyada gözleri kör, ayağı topal, kulakları sağır...


Libya, Mısır, Yemen gibi ülkelerde kendi hesabına aktif rol oynayan bu kuruluş bir zamanlar Sırp kasaplarına karşı da duyarsızdı.


Hadi bu gavuru anladık da, ümmetin nimetleri üzerinde saltanat kuran cemaatçilere, mezhepçilere, kavmiyetçilere ne demeli?


Şimdilik sesleri çıkmıyor, sıra kendilerine gelince avazları çıktığı kadar bağıracaklarından eminim. Allah(cc), bölünmüşlüğün ahını duyar ama öylelerinin sesini asla duymaz. Susanlar dilsiz şeytan, kardeşini en az kendi nefsi kadar düşünmeyen hakiki iman etmiş sayılmaz. Ramazan mübarek ay.


Ne var ki onu anlayamayanlar mübarekleşemedi...


Bir taraf iftar saatinde hangi ekmeği seçeyim, hangi yemekleri tadayım telaşında iken, diğer taraf bombaların vızıldayan sesleri arasında bir dilim ekmeğe yaptığı katık ile ötelere selam yolluyor bileseniz... Şehit olayım diye, canlarını da mallarını da veriyorlar...


Bilesiniz Çin gavuru Doğu Türkistan’daki Müslüman Uygur Türklerine aman vermiyor. Bu gavurun oynadığı tarihi cinayetler tablosuna bir göz atalım.


1949-1952 yılları arasında katlettiği Müslüman sayısı 2 milyon 800 bin.


1952-1957 arasında 3 milyon 509 bin.


1958-1960 yılları arasında 6 milyon 700 bin.


1961-1965 yılları arasında 13 milyon 300 bin.


Şu anda Çin zulmü sürüyor. Aileler sürgünde, Müslüman hanımlara kürtaj zorbalığı uygulanıyor, camiler baskı altında... Muhammed(sav) diyenin dili kesiliyor...


İşin garibi, ülkemizde Çin malları rağbette, Çin’i yöneten katiller davet edilerek sıkılan kanlı eller o kirliliği ile dualara kaldırılıyor.


Allah(cc) görüyor ellerimizi, maskelenmiş yüzümüzü...


Düşünün... Sen ve ben pidenin daha sıcağına koşarken, cephedekiler iftarlarına dua için koşuyor. İftar sofraları mazlumlara merhamet kapısı, yolunu şaşıranlara madensuyuna eş tıka basa doyumsuzluk. Demek oluyor ki; farklı boyutlarda Yaratan’a el açıyoruz.


Allah’ın(cc) buyruğuna ters düşen ve de bölük pörçük olan İslam alemi.


“Bölünmeyin, parçalanmayın.”...


Bölündük ve de parçalandık Allah’ım(cc), halimizi Sana arz ediyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi