Su Damanacaları Mikroplu Çıkmış!
Acı gerçekler:
* Birincisi: Gıda maddeleri ve içecekler konusunda devamlı, genel, yoğun ve etkili denetim yapılmamaktadır.
* İkincisi: Türkiye halkına sağlığa zararlı maddeler, domuz eti, domuz jelatini, eşek eti (haramdır), leş tavuklar yedirilip içirilmektedir.
* Üçüncüsü: Gıda maddelerine ve içeceklere üç yüz çeşit kimyevî madde, koruyucu, boya ve aroma karıştırılmaktadır.
* Dördüncüsü: Domuz çiftliklerinde üretilen domuzlar halka dana diye sunulmaktadır.
* Beşincisi: Sahtekarlar, içine bal boyası ve bal aroması koydukları mısır şurubunu halis bal diye halka satmaktadır.
* Altıncısı: Tek başına tüketilen üç kimyevî maddenin zarar ve tahribatı büyük olmayabilir ama bir vatandaş günde elli çeşit kimya yutarsa büyük çapta zehirlenmiş olur. Bu zehirlenme onu anında öldürmez ama
sağlığını çökertir.
* Yedincisi: Tüketilen ekmeklerin büyük kısmının çok beyaz olması ve ekmeklere on küsur çeşit kimyevî madde katılması, temel gıdası ekmek olan halkımızı sağlık bakımından çökertmektedir.
Son rezalet: Piyasade satılan 55 ayrı marka büyük su damacanasının 41'inin içinde, insan ve hayvan dışkılarında bulunan mikroplar bulunduğu meydana çıkmıştır. Halka mikroplu su içiren firmalar teşhir edilmemektedir.
Gıda ve meşrubat sahtekârlıkları konusundaki kanunlar ve suçlara verilen cezalar yetersizdir.
Bütün belediyelerin temel vazifelerinden biri gıda maddelerini ve içecekleri denetlemek, tahlil etmek, halkı korumak olduğu halde bu vazife iyi, etkili ve tam şekilde yapılmamaktadır.
Medya zaman zaman konunun üzerinde duruyor, hamamın namusunu kurtarmak için biraz harekete geçiliyor, sonra iş tavsıyor ve eski hamam eski tas.
Refah ve zenginlik ne kadar artarsa; hastalıklar, hastalar ve hastanelerin sayısı da o nispette artmaktadır. Bunun ana sebebi halkın kötü beslenmesi ve zehirlenmesidir.
İsteğimiz: Almanya, Fransa, İsviçre, Norveç ve diğer medenî ülkelerde olduğu gibi gıda maddeleri ve içecekler yoğun ve etkili şekilde analiz edilmeli ve denetlenmelidir. Sağlığa zararlı ürünlerin fabrika ve atölyeleri kapatılmalıdır. Cezalar caydırıcı olmalıdır. "Çok sayıda üretici ve çalışanları var. Onları darıltırsak bize oy vermezler..." zihniyeti bırakılmalıdır.
Maddî durumu müsait olan bütün büyük ve orta çapta belediyeler tahlil ve denetim laboratuarları kurmalıdır.
Bunlar yapılmazsa Türkiye halkının tamamına yakını hasta olacak ve çürüyecektir.
Vazifelerini yapmayan, yapar gibi görünüp iyi yapmayan, gıda maddelerini ve içecekleri, suları, ekmekleri devamlı olarak denetleyip, tahlil etmeyen belediyelere hakkımızı helal etmiyoruz.
Damanacaları mikroplu çıkan 40 küsur firmanın teşhirini istiyoruz.
Halka aşırı miktarda hormonlu sebze ve meyve yedirenlerin cezalandırılmasını istiyoruz.
Katkısız, kepekli, sağlıklı ekmek istiyoruz.
Özel makinelerle, kırmızı ve beyaz etlere yüzde 25'e kadar varan su katılmasının önlenmesini istiyoruz. Bu bir hırsızlıktır.
Bazısı ölüme yol açan uyduruk bitkisel harika, mucize ilaçların çok ciddî şekilde denetlenmesini istiyoruz.
Velhasıl etkili denetim istiyoruz, devamlı tahlil istiyoruz, sahtekarların tecziyesini (cezalandırılmasını) ve teşhirini istiyoruz. Hakkımızı istiyoruz.
* (İkinci yazı)
Şeytanî Tesettür
Tesettür ikiye ayrılır: Şer'î tesettür, şeytanî tesettür. Şer'î tesettür fıkıh kitaplarımızda yazılıdır. Merhum şehid İskilipli Âtıf efendinin bu konuda güzel ve çok faydalı bir kitapçığı vardır.
Şer'î tesettürün özellikleri nelerdir:
1. Yabancı erkeklerin şehvetli bakışlarını ve dikkatlerini üzerine çekmez.
2. Vücud hatlarını gizler.
3. İslam kadınlarını yükseltir.
4. Zarif ve güzeldir.
5. Sadedir, ucuza mal olur.
Şeytanî tesettürün özellikleri:
1. Şehvetli bakışları açık kadın ve kızlardan daha fazla çeker.
2. Dardır, vücut hatlarını gösterir.
3. Alaca bulaca, göze batıcı renklerledir.
4. Çok masraflıdır, israfa sebep olur, israf ise haramdır.
5. Rüküştür.
Bugün ülkemizde şeytanî tesettür bir sektör haline gelmiştir ve yekun olarak büyük paralar dönmektedir. Şeytanî tesettür israfa yol açtığı için haramdır.
Kur'ana, Sünnete, fıkha uygun şer'î tesettür farzdır; şeytanî tesettür haramdır.
Türkiye Müslümanları yeteri kadar medenî Müslüman olsalardı şeytanî tesettür olmazdı.
Şu rezalete bakınız:
Tesettür defilesi yapılıyor... Birkaç gün önce bikini mayo modelleri teşhir eden mankenler kiralanmış, sözde tesettür kıyafetleri sergileniyor...
Ortada podyum... Hoparlörlerle 120 desibel şiddetinde rock müziği... Podyumun iki tarafından gözleri fıldır fıldır erkekler, açık kadınlar, sözde tesettürlü kadınlar, gazeteciler, fotografçılar, kameramanlar... Mankenler podyuma çıkıyor. Topuklarıyla yerlere rap rap rap basarak salına salına yürüyor...
Yahu böyle tesettür olur mu?
Bunlar Kur'ana, Sünnete, Şeriata tamamen aykırı şeylerdir.
Maalesef Türkiye İslamcıları tesettürün de cılkını çıkartmışlardır.