Bakan Hayati Yazıcı, terör örgütü PKK’nın “Şemdinli’yi işgal” harekâtını “pervasız ve cüretkâr bir girişim” olarak nitelendirdi.


Bu harekâtın güvenlik güçlerimiz tarafından kesin bir başarısızlığa uğratılacağını söyledi.
Endişeyi ise Hakkari Valiliği’nin açıklamasında gördük:
“Şemdinli’deki bazı yerleşim birimlerinin boşaltıldığı yönündeki iddialar asılsızdır.
Sivillerin zarar görmemesi için azami dikkat gösterilmektedir!..”
•
Malûm;
Devlet, 1992 yılındaki “Şırnak’ı işgal” teşebbüsüne karşılık verirken PKK’lıların yanı sıra ve hatta daha çok, “sivillere” zarar vermişti.
Sonrasındaki “yerleşim birimlerini zorla boşaltmalar” da, Ergenekon maşası PKK’nın maşası olan “parti”ler tarafından bolca istismar edilmişti.
•
“Şemdinli’de neler oluyor?” sorusunun cevabı açık:
Suriye’nin kuzeyinde bayrak gösteren terör örgütü PKK, aynı bayrağı Şemdinli’de de gösteriyor!..
Türkiye’ye mesajını da “PKK” kaynaklarından okuyoruz...
Mealen:
“İzin vermeyiz, müdahale ederiz, şunu yaparız bunu yaparız... Boş laflar!.. TC’nin bütün kükreme ve gürlemelerinin kof olduğu ortaya çıkmıştır!..”
•
Rusya ve Suriye’den gelen uyarıları hatırlayın:
“Evi camdan olan, komşusunun bahçesine taş fırlatmaz!..”
•
Suriye yönetimi, İran’daki müesses nizam ve hatta Rusya açısından “ölüm kalıma” denk bir süreçten geçiyoruz.
Kimse kendini aldatmasın; Suriye’nin kuzeyindeki yapılanmayla ilgili “Bişey olmaz, kaç kişiler ki, hem ne kadar silahları var ki” sözleri, mezarlıktan geçerken ıslık çalma ameliyesi.
Tehdit büyük; TSK’nın çok büyük bir operasyon yapmasına ve Hakkari Valiliği’nin de “Sivil halka zarar vermemeye çalışıyoruz!” yollu açıklamada bulunmasına yol açan “Şemdinli’yi işgal” girişimi, PKK’nın iyice azdığına işaret...
Mesele, Abdullah Öcalan ve Mesud Barzani’nin -isteseler bile- halledebilecekleri boyutların çok ötesinde. Başbakan Erdoğan son MYK toplantısında,
Malatya’da “davulcu dövmeyle” başlayan mezhepçi kalkışmanın, Hatay milletvekilleri Hacı Bayram Türkoğlu’nun isminin karıştığı 6 ay öncesindeki olayın gündeme taşınmasını AK Parti’nin hedefe yerleştirilmesine yoruyor.
Evet, doğru, gelişmeler “tesadüfi” değil; AK Parti, aslında Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin bölünmesini engelleyen faktörlerin başında geliyor.
Darbeyi engelleyen şerefli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün mahkemeye verdiği ifadede, “Erdoğan ve AK Parti’nin hangi yöntemlerle yok edilmek istendiğinin” önemli işaretleri var.
PKK terör örgütü, tıpkı sütü bozuk darbeciler gibi Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alıyor; Kastamonu’daki saldırı bunun bariz kanıtı.
•
Cezaevinde ölen Ergenekon sanığı, “Aydınlık Yayınları”nın kitaplaştırdığı notlarında, Erdoğan’a karşı Rus, İran, Suriye, PKK ile işbirliği yapmanın “şart” olduğunu belirtiyordu, bugünlerde yaşananlar işte o “şart”ın gereği!..
•
Türkiye ve AK Parti iktidarı, bugün, kendisini yutmaya çalışan en büyük dalga boyları ile karşı karşıya. Erdoğan karşıtı “ittifak”ın çerçevesi iyice genişlemiş durumda.
Bugünlerde bir kaç yıl öncesine kadar iktidara tam destek veren bazı “dindar” unsurların gazetelerinde bile, “Memnun oldukları eski AK Parti’nin gittiği ve şikayetçi oldukları yeni AK Parti’nin geldiği” filan yazılmakta.
Birileri Erdoğan’ı “Dostluğumuz da düşmanlığımız da kavidir!” yollu göndermelerle tehdit etmekte...
Birileri de Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan arasında “fitne” oluşturma gayretinde...
•
Kuzey Suriye, Kuzey Irak, Şemdinli, Silivri, Moskova, Pekin, Tel Aviv... Fitne...
•
Sayın Erdoğan çok haklı;
AK Parti müthiş bir “yok etme” organizasyonu ile karşı karşıya...