Yeni Sivas Oyunları
Sivas hadisesi plânlı programlı bir provokasyon idi. Piyesin yazarı kimdi? Bunu bilmiyorum ama başrolde oynayanı biliyorum.
Sivas'ta ne yapılmak istenmişti? Sünnîler ile Alevîler karşı karşıya getirilmek, bir iç savaş çıkartılmak istenmişti.
Bunun için Pir Sultan Abdal şenliklerini alet ettiler. Bu şenlikler bir köyde yapılıyordu, kasıtlı olarak Sivas'ın içinde yaptılar.
Hiç alâkası olmadığı halde Salman Ruşdi'nin Peygamberimize (Salât ve selam olsun ona) iğrenç şekilde saldıran rezil kitabının tercümesini yayınlanmaya başladılar.
Sivas Sünnîlerini üzdüler, gerdiler, kışkırttılar...
Sonra müessif hadiseler oldu.
Madımak otelinde solcu bir müzisyen tabanca ile iki kişiyi öldürdü, cinayet örtbas edildi.
"Birileri" yangın çıkarttı ve otuz küsur kişi boğulup öldü.
Hadiseler çorap söküğü gibi birbirini takip etti.
Sivas'ta öteden beri Sünnîler ile Alevîler birlikte barış içinde yaşarken, nasıl oldu da böyle hadiseler çıkmıştı? Bunlar hep planlıydı, programlıydı, provokasyondu.
Türkiye'yi bölmek isteyen Kriptolar böyle olmasını istiyorlardı. Sünnîler ve Alevîler, Türkler ve Kürtler, dindarlar ve laikler birbirine girip gırtlaklaşacak ki, onlar emellerine ulaşabilsinler.
Şimdi yeni iddialar var:
Dumandan öldü denilenlerin kurşunlanmış olduklarına dair resimler bulunmuş...
Sivas davasına bakan mahkemeye baskılar yapılmış...
Sivas faciası yetmemişti. Birkaç gün sonra Erzincan'ın Başbağlar köyünü bastırttılar ve camiden çıkan otuz küsur vatandaşı kurşuna dizdiler.
Ah milyonlarca Sünnî ve milyonlarca Alevî birbirlerine girseler... Kriptolar asıl bayramı o zaman yapacaklardı...
O günden bu güne Kriptolar dezenformasyon yaparak halkın beynini yıkamaya çalışıyor.
Yeni tiyatro:
Malatya vilayetinin bir beldesinde gece Ramazan davulu çalınırken bir tartışma olmuş, davul çalan Sünnî'ymiş, tartışan ve davulcuyu biraz tartaklayan aile Alevî imiş, bizim Kriptolar yaygarayı bastılar: Alevî Sünnî çatışması! Alevîlere baskı yapılıyor! Alevî ailenin evlerinin camları kırıldı! Halk Allahu Ekber diye haykırdı! Vaziyet çok vahim, durum pek gergin!
Tek kimlikli gerçek Alevîler ile Sünnîler, aralarında farklılıklar olsa da bu memlekette barış içinde yaşamaktadır.
Birbirlerine düşmanlık etmek, çatışmak, iç barışı zedelemek iki tarafın da aleyhine ve zararına olur.
Gerçek Alevîlik İslam'ın bir dalıdır. Onlar Allah'a, Peygamber'e, Kur'an'a, Ehl-i Beyt'e, âhirete inanır. Namaz kılan, oruç tutan Alevîler vardır.
Alevî görünen Kriptolar öyle değildir.
Görüyorsunuz, "Ben Alevîyim ama Müslüman değilim" diyeni vardır.
Haçlısı vardır, Yahudi'si vardır...
Pakraduni'si vardır.
Aman şu Türkler ile Kürtler, şu Sünnîler ile Alevîler, şu dindarlar ile laikler kardeş kavgasına girişsinler de biz kavga esnasında yorganı alıp kaçalım. Yorgan ne? Türkiye Türkiye!
Türkiye'de bir buçuk milyon Kripto siyon, bir buçuk milyon Kripto haçlı olduğuna dair çok ciddî iddialar var.
Şu anda bir tek Kürt Yahudi'si piyasada görünmüyor. Ne oldu onlara? Hepsi İsrail'e göç etmediğine göre kalanlar hangi boyaya girdiler? Sakın bir kısmı yalancıktan Alevî veya Sünnî Kürt oluvermiş olmasın?
Şu medyaya bakınız: Sünnîler Ramazan davulundan şikâyetçi olan Alevî aileye saldırdı, Allahu Ekber diye bağırdı, taş atıp camlarını kırdı diye nasıl da ciyak ciyak bağırıyorlar.
Yangının üzerine teneke teneke benzin döküyorlar.
İçleri yanıyor onların... Ah yeni Sivaslar olsa, ah yeni Başbağlar olsa... Ah ah ah! Sünnîler ile Alevîler, Türkler ile Kürtler birbirine girseler... Ah 1915'in intikamı alınsa... Ah mega Ermenistan... Ah Eretz İsrael... Ah Megali İdea Ah mikra Türkiye...
Allah bu memleketin Alevî'sine Sünnî'sine, Türk'üne Kürt'üne akıl ve feraset versin de hep birlikte bu Kripto tuzaklarına düşmesinler.
"İkinci yazı"
İslam'ın Paralı Askerleri
Müslümanlar şu sekiz şeye hizmet etmelidir: İman, İslam, Kur'an, Sünnet, Şeriat, Ümmet, İmamet-i Kübra (Hilafet), İslam Ahlâkı...
Sünnî Sünnî olsun, Şiî Şiî, Vehhabî Vehhabî ama bütün İslamî hizmetler sırf Allah rızası için, maddî menfaatsiz yapılsın.
İstisnalar var mıdır? Vardır... Niyetleri halis olmak şartıyla gazeteciler, tv'ciler, hademe-i hayrat (din görevlileri) ve diğer hizmet erbabı, geçimlerini temin için ücret ve maaş alabilirler. Lakin din ve mukaddesatı alet ve vasıta kılarak, istihdam ve istismar ederek zengin olamazlar. Böyle bir şey lanete ve nefrete mustahiktır.
Müslümanlar aralarındaki ihtilafları, çekişmeleri, tefrikayı kaldırmak, azaltmak için neler yapabilirler? İyi niyetli âlimleri, fazılları, ziyalıları olumlu ve yapıcı olmak şartıyla ilmî seviyede tartışabilirler.
Yukarıda saydığım sekiz şey için maddî manevî hiçbir dünyevî menfaat, ücret, karşılık almadan çalışanlar var mıdır? Vardır, bunlar elleri öpülesice has hizmetkârlardır.
Onlar İslam'ın gönüllü erleridir. Onlar paralı asker değildir.
Yabancı devletlerin emperyalist, ulusal, istilacı niyet ve planlarına hizmet etme karşılığında para alanların durumu nedir? Çok kötüdür.
İslam, iman, Kur'an diyor ve malı götürüyor... Böylesi haindir.
Ehl-i Sünnet kökenli iken Sünnîliği bırakmış, şu veya bu sebepten Şiî olmuş... Bu kimsenin mertçe, açıkça "Ben Şiî oldum. İslam'ın gerçek yorumu ve uygulaması Şiîliktir..." demesi gerekir. Taqiyye ve kitman yaparak Müslüman kardeşlerini aldatması hainliktir.
Hem Şiî, hem de şöyle böyle Sünnî görünüyor. Böyle bir şey İslam ahlâkına uymaz. Yakın tarihimizde İslam'ın ve imanın ücretsiz çalışan has hizmetkârları olmuştur. Onlar ücretlerini Haliq'tan istemişler, mahluqattan ücret almamışlardır.
Çoluk çocuklarını geçindirmek için ücret ve maaş alanlara da bir şey dediğim yoktur. Hürmet ederim.
Lakin din ve mukaddesatı alet, vasıta, istismar, istihdam ederek zengin olan dünyevîlerden hiç hoşlanmıyorum. (Bana gelince: Fakirin hizmet sahasında esamisi okunmaz...)