Şehidlerimizin Kanını Kim Yerden Kaldıracak?
Şehidler sağdırlar. Şehidler Allah katında misafirdirler. Şehidlik, Hz. Peygamberimiz s.a.v.ın gıbta ettikleri bir makamdır. Hadis-i şerifin buyurduğu üzere Şehidler yerlerinden kalkıp mahşer yerine giderken, peygamberler dahi onlara itibar için ayağa kalkarlar.
ONLARA ŞEHİDLİK BİZE NAMAZ DÜŞTÜ
Şairin dediği gibi, Öldüler beşer-onar tam çocukluk çağında / ulaştılar Hakka, ukbanın ilk durağında / huzur solukladılar şüheda otağında / bize namaz düştü o kutlular toprağında.
Türkiye darülislâm, yani Müslümanların yaşadığı topraklar olduğu ve vatan kılındığı için askere gidip PKK adlı düşmanla savaşarak şehid oluyor askerlerimiz. Şehidlerin kanını yerden kaldırması gereken seyf sınıfı ve hükümet sahiplerinde bu dirayet ve basiret var mıdır sualini sormak zamanı gelmiştir.
PKK, şehit ettikleriyle birlikte vatanın kimliğine saldırmaktadır. Çünkü vatan, siyasî veya ideolojik bir Kemalist Cumhuriyet Devleti değildir. Vatan, Batıcılarımızın anladığı şekilde sekülerleştirilen, İslâmın gücünün düşürüldüğü bir ülkenin toprakları mânasına gelmez.
Vatan, üzerinde İslâmdan olanların bir arada yaşadığı, Müslümanları bir arada tutan ve birleştiren ortak değerlerin tecessüm ettiği mekândır. İmam-ı Âzam Ebu Hanife Hazretleri, Toprak, dar ahalisinin İslâm hüküm ve hukukuna göre yaşadığı yerdir diyor.
VATAN, YANİ İSLÂM TOPRAKLARI MÂNASINA GELEN BU ÜLKE İÇİN ŞEHİD OLUYORLAR
Said Nursi Hazretleri, Vatan ve milletin varlığını muhafaza ettiren, yani Kurandaki ölürsem şehidim, kalırsam gâziyim fikri olduğunu, bu fikirde devletin ordusundaki askerin ölümü gülerek karşıladığını ifade eder ve askerin ruhunda böyle ulvî fedakârlığa sebebiyet verecek başka hangi şey gösterilebilir? Hangi hamiyet onun yerine ikame edilebilir ve hayatını severek ona fedâ ettirebilir? diyerek, İslâmı bütünüyle sistemine ve tâlimine katmayan cumhuriyet hükümetlerinin anlamaya yanaşmadığı meselenin özünü hatırlatır.
Vatan misâlinden yola çıkmamız, şehidliğe yürüyenlerin ne için ölümü göze aldıklarının hakikatini belirtmektir. Şehid askerler, ordudaki bir generalin, bir komutanın kara gözü kara kaşı ve askerî tâlimatı ile ölüme koşa koşa gitmiyorlar. İnanmayın, Şanlı ordumuz ve cumhuriyetimiz için şehid oldular
martavallarına. Vatan, yani İslâm toprakları mânasına bu ülke için şehid oluyorlar.
ŞEHİDLERİMİZİN KANINI İSLÂM DİRAYETİYLE TEÇHİZATLANMAMIŞ BİR ORDUNUN YERDEN KALDIRAMADIĞI ACI BİR GERÇEK
Din ü milletin izzeti ve Türkiyenin darülislâm varlığı mânasına gelen şehid askerlerimizin kanlarını yerde koymayacak, onları şehid eden düşmanları İslâm, yani vatan üzere ortadan kaldıracak ehl-i ordu ve ehl-i hükümet var mıdır?
Ordu ve hükümet mensuplarında bu kabiliyeti ve recüliyeti görmek istiyoruz artık. Şehid askerleri böyle bir fedakârlığa götüren İslâmın gücünün orduda da devlette de yürürlüğe girme zamanı gelmiştir. Vatan, yani İslâm mefhumunu yüreğine ve tâlimine esas almayanlar, şehidlerin kanlarını yerden kaldırabilirler mi dersiniz?
Âyette bildirildiği üzere İki güzelden biri olanlar, düşmanla savaşıp ölümü uhrevî kılarak şehidlik mertebesine yükselen askerlerimizin kanını İslâm dirayeti ile teçhizatlanmamış bir ordunun yerden kaldıramadığı acı bir gerçek. Peki kim kaldıracak?
-----------------------------------------------
İLÂVE YAZI:
GÖNLÜME DÜŞENLER
H. Ahmet Eralp; Semerkand Türklerinden. Mustafa Günalan kolundan bağlı olarak Fikir Dükkânının, yani Mekteb-i İrfannın ikinci kuşak müdavimlerindendir. Güçlü bir tarafıyla İsmail Göktürkün talebe-i güzidelerinden. Tam bir mağara ehli. Dost meclisinin sâkisidir. Onun, fikir ve gönül tâlimi sırasında çay ikram edişi her şeye değer. Fakîri sevindirmek için başladığı deneme yazılarında mesafe kat ediyor. Dost meclisimizdeki Enverist Türklerin zarf atmalarına rağmen aleyhimde hiç olmadı. İstikrarlı, sâkin ve sadakatli bir gönül eridir. Dostluğun pîrleri ondan râzı olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.