Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Suriye’de sona doğru

Suriye’de sona doğru

Sonunda bu da oldu ve Esed’in başbakanı ve bakanları ülkeyi terketti.

Diğerleri kaçamadıkları için oradalar..
Daha önce sınır karakollarını kaybetmişti.
En son Haleb’i kaybetti. Adliye binası ve emniyet müdürlüğü de muhaliflerin eline geçti.
Esed Türkiye’den intikam almak için, Kürt bölgelerinden geri çekildi ve silahlarını PKK’nın paralel yapılanmasına bıraktı..

O da yetmedi, terör suçlusu tutuklu PYD’lileri serbest bıraktı.. Ve son olarak da adi suçluları serbest bırakarak arkasında bir cehennem bırakmak istiyor..
Son ele geçen silahlar ve ordudan kaçan askerlerle muhalefet Suriye’de ciddi bir askeri güce ulaştı.. Tank ve hava harekatı konusunda hükümet kuvvetleri çok istekli değiller..
Dahası, bugün hemen her köşede ele geçen Şebbiha, muhaberat ve Nuseyri güçlerinden esirler, direnişçilerle bir arada bulunuyorlar..

Daha iki gün önce, bir saldırıda 3 İranlı hayatını kaybetti.
Herhalde, İran Dışişleri Bakanı apar topar Ankara’ya bu konuyu görüşmek için geldi..
Çünkü çatışma bölgesinde çok sayıda İranlı var.. İran kendi vatandaşlarını güvenli bir şekilde geri çekmenin yollarını arıyor olabilir..
İran Dışişleri Bakanı, diğer yetkililere göre, Türkiye konusunda ve Türkiye’nin Suriye politikaları konusunda en ılımlı isimlerden biri gibi gözüküyor. Tabii bu bir takiyye değilse..
Bana göre, önümüzdeki günlerde daha çok sayıda diplomat direnişçilerin safına geçecek ya da görevini bırakacak.

Zaten bölgeden gelen haberlere bakılırsa, Esed paniklemiş durumda ve gizli sığınağından dışarı bile çıkamıyor.. Kimine göre kaçmak için yol arıyor. Ama o yolların çoğu da kapanmış durumda.. Eğer son bir çılgınlık yapacak olursa, sonunun Miloseviç gibi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde savaş suçlusu olarak yargılanmak olduğunu biliyor.. Şu ana kadar işlediği suçlar bile, ömür boyu hapis yatması için yeter de artar bile..

Şimdi, daha fazla iktidarda kalmak değil, Türkiye’ye daha fazla zarar vermek ve kendi arkasında bir yangın bırakıp gitmek için ne yapabilirse onu yapmanın gayreti içinde..
Zaten bir çok yerleşim bölgesinde hükümet temsilcileri, parti yöneticileri görevleri başında bulunmuyor. Ailelerini daha güvenli bölgelere kaydırmanın telaşı içindeler.. Askeri kanattaki çözülme bir bozgun ve toplu ricat aşamasına gelmiş bulunuyor..

Belki de İran kendi adamlarına ve Esed ailesine güvenli bir çıkış için Türkiye’den yardım talebi için Ankara’nın kapısını çalıyordur, ama sanırım Esed için artık çok geç.
Elçiliklerdeki çözülmeler aslında geç kaldı. Yarın bir rejim değişikliği olursa bu kişilerin can güvenliği ve sığınma taleplerinde de ciddi sorunlar yaşanacaktır.. Bu çeverelerdeki çözülme ani, seri ve sürekli bir hal alabilir..
Rusya’da herhalde artık vefa, prestij kaygılarının ötesine geçip, Suriye rejimi değil Suriye halkına vefa gerektiğini ve hakkı savunmanın zalimlerle suç ortaklığı yapmaktan daha prestijl bir iş olduğunu anlayacaktır..
Suriye’de, Mısır’da yaşananların bir Amerikan planı olduğunu söylemek bir Acem ve Rus propogandası olmaktan öte bir anlam taşımıyor.. AK Parti’nin Arap Baharı konusunda Amerika’nın Truva atı olduğunu söylemek de aynı şey. Bu eleştiri ve yaklaşım, sadece AK Parti’yi karşı bir kara propaganda değil, aynı zamanda Arap dünyasındaki diktatörlük karşıtı Müslüman, liberal, aydın ve halkın alnına çalınmaya çalışılan bir karadır ve ABD ve Batıyı yücelten, her şeyin önünde, arkasında, içinde onların olduğunu kabulüne dayalı bir iddiadır..

Türkiye Batının bölgeye müdahelesine karşı çıkan ve bölgede Arap halkının ve İhvan’ın, bölgede insan haklarına saygılı bir hukuk devleti talebinde bulunan halk kesimlerinin taleplerinin sözcülüğünü yapmaktadır..
Suriye’de ilk silah kullananlar sivil halk kesimleri değildi. Esed rejimi zaten hiçbir zaman silahı elinden bırakmadı. İlk silah girişi ordudan kaçanların getirdikleri silahlarla sınırlı idi. Sonra ele geçen resmi binalar ve silah depoları ile silah girişi sağlandı. Daha sonra Filistin üzerinden silah girişi oldu. Suudi Arabnistan’dan, Ürdün üzerinden silah girişleri oldu.. Bugün artık bütün kapılar muhalefetin denetiminde ve her yerde herkes ve her şey giriyor. Bölgede silah bulmak da çok zor bir şey değil..

Sahi muhalefet silah kullanmasaydı, bu kadar kan dökülmeyeceği iddiası gerçekçi olmadığı gibi, daha büyük kitlesel katliamlar için de uygun bir zeminin oluşması anlamına gelecek bir tercih olacaktı..
Bu gün Tov ve RPC’lere sahip bir muhalefet hava saldırıları karşısında daha şanslı olacaktır.. Onun için Suriye kendi topraklarında Türkiye’ye yönelik terör saldırıları için silah ve militan ihraç ederken Türkiye’nin eli kolu bağlı kalmasını beklemek, bana göre makul bir tutum olmayacaktır..
Suriye konusunda sona çok yaklaşıldı.. Esed’in sonu yeni bir başlangıç olacak. Sorunlar çözülmüş olmayacak ama, çözüme çok yaklaşılacak.. “Nasıl bir Suriye, nasıl bir gelecek” sorusunun cevabını kurulacak Suriye parlementosu ve Suriye halkı kendisi verecektir..

Birilerinin korku filmlerine benzeyen senaryolarının gerçekleşme şansı yok. Birileri ölümü gösterip, hastalığa razı etmnek istiyor insanları.
Duam o ki, bölünmüş bir Suriye değil, sınırların anlamını yitirdiği bir Suriye herkes için en iyi tercih olacaktır.. Yeni Suriye’nin daha ilk günden Türkiye ve Ürdün’le sınırlarını sembolik hale getirmesi gerekir.. Türklerin, Arapların, Kürtlerin, Nuseyrilerin, Hıristiyanların özgür dolaşımına açık bir Suriye. Selam ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
21 Yorum
Abdurrahman Dilipak Arşivi