Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Ulusal ve yerel medya işbirliği yapamaz mı?

Ulusal ve yerel medya işbirliği yapamaz mı?

Lafa gelince herkes; “yüreklerimiz yandı” diyor, “bağrımız delindi” diyor, “ciğerlerimiz dağlandı” diyor ama olan sadece ocağına ateş düşenlere oluyor.

Benim gibiler başta olmak üzere hepimizin düştüğü büyük hata şurada:

Vakıanın dehşetiyle kimi içten, kimi dıştan, kimi; “benim bunlardan neyim eksik” diye yazıyor, konuşuyor ve ülkenin gündemi ses hızıyla değiştiği için yanan canlar, sönen ocaklar unutulup gidiyor.

Türkiye’ye ve dünyaya yayın yapan gazete, televizyon, radyo ve internet habercileri ile yerel gazete, televizyon, radyo ve internet habercileri bir araya gelip, terör belası için işbirliği yapamaz mı?

Özellikle ulusal medya için bu mesele hiç zor olmasa gerek. Her türlü imkâna sahipler, hemen her konuda teröre karşı ortak bir tavır sergileyebilirler.

Medyadaki birlik ve beraberlik, en ağır silahları susturacak kadar güçlüdür. Yeter ki, yerli yerince ve sadece barış için insanlık için huzur için kullanılsın.

....................................

Geçmişten aklımda kaldığı kadarıyla bir örnek aktarayım.

1960 darbesinden sonra kurulan Milli Birlik Komitesinin Ekonomi Bakanı Şahap Kocatopçu, çeşitli temaslarda bulunmak için Avrupa’ya gider.

O günlerde Avrupa ülkelerinden birinin bakanı, şu an hangi ülke olduğunu hatırlamıyorum, neyse ilgili bakan Erhard ile görüşür.

Prof. Erhard, Türkiye’nin nelere ihtiyacı olduğunu sorar. Kocatopçu da; Doğu ve Güneydoğu’daki halkımızla iletişim kuramadıklarını söyler.

Bunun üzerine Erhard, Türkiye’ye iki radyo istasyonu gönderir.

Buyurun işte, elalemin bakanı taa 1960’larda medyanın ne kadar önemli olduğunu bilmiş ve tavsiye yerine radyo istasyonu göndermiş.

....................

Bugün özellikle radyo başta olmak üzere, diğer tüm medya iletişim araçları ki buna televizyonu, radyoyu ve interneti bünyesinde bulunduran cep telefonlarını da ilave etmeli.

Yerel medya ile ulusal medya, maddi menfaatlerini öteleyip; “kardeşlik” “dostluk,” “yurttaşlık” adına, “din” adına, “topraklarımızın bütünlüğü” adına, “milletimizin devletimizin kalkınması ve barışı” adına iş birliği yapsa, bu gücün karşısında ne ateşli ne de ateşsiz silahlar durabilir.

Belki bu söylenenler, tuzu kuru bazı insanlar için hamaset olarak değerlendirilebilir.

Hamaset gibi bakmayanların harekete geçmesi ve adına ne denilir bilmiyorum ama yeni bir barış seferberliği başlatılmalıdır.

.................................

Aklı erenler derler ki;

“Yeniden bir medeniyet inşaası gerçekleştirmeliyiz.

Madem Müslüman bir ülkedeyiz. O zaman İslam medeniyetinin inşasına mecburuz. İstenen barışı ancak İslam medeniyeti ihya edebilir.

Bu ihyanın temeli de özgürlüğe dayanır. Yüzyıldır büyük yasaklar ve talanlar yaşadık. Müslümanlığa ait değerlerimize ve aidiyetlerimize yabancılaştık.

Medyadaki işbirliğinden başlayarak; ‘artık toparlanma zamanı geldi’ denilerek bir seferberliğe ihtiyaç vardır.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi