İmam hatipler ve din eğitimi
Çocuklarını imansızlık hastalığına kapılmadan yetiştirmeye çalışanlar, geçmiş yıllara nisbetle günümüzde daha fazla gayret sarfetmek mecburiyetindedir. Çünkü şartlar değişti, tehlikeler ve tuzaklar çoğaldı. Düşmanlar artık sınırlarda değil, caddelerimizde, sokaklarımızda ve hatta evlerimizdedir. Dolayısı ile dost gibi görünen düşmanlara karşı daha dikkatli, daha tedbirli ve daha kararlı olmak gerekiyor.
Belli bir yaşa gelinceye kadar çocuklarımızı ekseriyetle okullara, öğretmenlere ve özetle eğitim sistemine teslim ediyoruz. Peki mevcut eğitim sistemi çocuklarımızı tehlikelere karşı arzu ettiğimiz ölçüde koruyor mu ya da koruyabilir mi? Bu soruya gönül rahatlığıyla Evet, korur. Çocuğunu sisteme teslim et, gerisini merak etme demeyi çok arzu ederdik; ama böyle bir lüksümüz yok. Aksine, Aman, çocuklarımızın okullarda neler öğrendiğine dikkat edelim. Kontrol edelim ve yanlış öğretilen bilgileri düzeltelim demek durumundayız. Çünkü okullarımızdaki eğitim, arzu edilen seviyede değil. Bunu, sistemin eğittiği milyonlara bakarak söylemek mümkün.
Sistem, çocuklarımıza iki kanatlı kuş anlayışıyla yaklaşmadığı sürece de bu hatalar bitmez. Her okulda fen ilimleri ile din ilimleri birlikte ve beraber verilmesi lâzım. Sadece fen ilmi vereceğiz diyenler ülkemize yıllar ve nesiller kaybettirdi.
Hepimiz biliyoruz ki eğitim sistemi planlanırken din eğitimi sürekli ikinci ya da üçüncü planda kalmıştır. Aradan yıllar geçip de milletin talepleri dikkate alınmaya başlandığında kısmî çözümler bulunmuş, isteyene din eğitim de verilmeye başlanmıştır. Ne var ki bu da arzu edilen sevide olamamıştır.
Bu noktada imam hatip liseleri kısmî bir çözüm olmuştur, ama milletin arzusu her sınıfta, her okulda yeteri kadar din dersi olmasıdır. Tabii ki din dersini sadece Kurân okumayı öğrenme şeklinde de anlamamak lazım. Önemli olan dine karşı, dini dışlayan bir bakış açısı ile hadiselere bakmamak ve öğrencilere de bu bakış açısını vermek için uğraşmamaktır. Yani, her bir fennin, kendi lisanıyla Yaratıcıyı tanıttığını ve ondan bahsettiğini bilmek, gençlere de bu bakış açısını vermek icap eder.
Bu yıl, 4+4+4 sistemi uygulanacak. Dolayısı ile eskiden var olan ve 28 Şubat süreciyle kapatılan imam hatip orta okulları açılmış oluyor. Ayrıca, imam hatip haricindeki okullarda da Kurân ve Peygamberimizin Hayatını anlatan dersler olacak. Arzu eden öğrenciler bu dersleri alabilecek. Elbette bu adımlar önemlidir, ama yeterli midir?
Bir defa imam hatip liseleri mutlak surette masaya yatırılmalı, verilen eğitimin ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı tartışılmalıdır. Ki, imam hatiplerdeki eğitimin nasıl olduğunu ilahiyat fakültesi öğretim üyeleri ve yöneticilerine sormak bunun bir yolu. Büyük eskeriyetinin mevcut haliyle imam hatiplerde verilen eğitimden memun olmadığını söyleyebiliriz. Yıllar önce bile İHLlerdeki eğitimin yeterli olmadığı yolunda şikâyetler geliyordu. Bu şikâyetlerin son yıllarda kat be bat arttığı söylenebilir.
İmam hatiplerdeki eğitim yeterli değil, çare aransın dendiğinde bu çağrıdan başka anlamlar çıkarılmaması lâzım. Aksine bu çağrıya, imam hatiplere sahip çıkmak için kurulan sivil toplum kuruluşları sahip çıkmalı. Mevcut halden onların da memnun oldukları söylenemez. O halde işin ehli olan uzmanların ve hatta bu okullarda okuyan ve mezun olanların da katıldığı toplantılar yapılmalı. Aman eleştiri olmasın diyerek mevcut hali savunmak İHLlerin menfaatine değildir. Maksat daha kaliteli bir eğitimse mutlaka bu konunun tartışılması gerekir.
İmam hatip orta okullarının yeniden açılması, bazılarınca aşırı iyimserlik ve sevince sebep olmuş görünüyor. Hatta bu okulların açılmasını yüz yıllık adım olarak görenler de var. Eğer eğitimdeki kalite değişmez ve gelişmezse sadece okulların sayısının artması bir fayda vermez. Meslek ve meşreb taassubunu bir yana bırakıp, din eğitiminin önündeki engelleri çözmeye çalışalım vesselâm...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.