Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

1930 Yalancı Bahar

1930 Yalancı Bahar

Son yüzelli yıllık tarihimiz yalanlarla doludur. Çünkü baskı ve tehditle yazdırılmış bir yakın tarihe sahibiz.

Her ne kadar son zamanlarda yalanlar sapır sapır dökülse de tam olarak hakikat havzasına kavuşmuş değil.

Zaten gerçek tarih yeniden yazılır ve genç nesiller, doğru tarihi okumaya başlarlarsa, bu çocukların yüzlerine bakacak halimiz kalmayacak.

Hele hele öğretmenlerin işi daha da zor. Öğrencileriyle karşılaştıklarında;

- “Hani bize anlattığınız tarih gerçekti hocam” sözünün karşısında belki de sadece “Mecburduk” diyebilecekler. Geçelim.

...................................

Gerçek tarihi ortaya çıkaran eserlerin başında romanlar gelir. Tarih romanları, milletlerin hafızalarıdır. Tarih kitaplarında yazılmayanlar, romanlarda anlatılır.

İşte bu hafta tanıtacağımız roman da bu türden bir eserdir. Milletten gizlenen, gizlenmekle kalmayıp, duyurulması ve yazılması yasaklanan yakın tarihimizin romanı.

Nesil Yayınları’ndan çıkan romanın adı, “1930 Yalancı Bahar.” Yazarı ise Zekeriya Yıldız. Romanın muhtevası şu cümlelerle ifade edilmekte.

“Genç Cumhuriyetin ‘cumhur’u unuttuğu, toplumun içindeki her farklılığı tehlike olarak algıladığı bir dönem.

Takrir-i Sükûn, İstiklal Mahkemeleri, idamlar, sürgünler, her türden farklı düşünceye, inanışa ve yaşayışa karşı geliştirilen baskıcı ve yasakçı düzenlemeler...

Halk mutemedlerin ellerinde inim inim inlemekte.

İnsanlar tek partinin baskısı üzerlerinden kalksın, ‘cumhuriyet’ cumhura vaad ettiği özgürlüğü ve serbestliği versin demekte.

Ve bir gün, bir talimatla, yeni bir parti kurulur. Serbest Cumhuriyet Fırkası. Bu partinin kuruluş haberi, bir bahar müjdesi gibi gelir insanlara.

Ağlayan yüzler gülmeye başlar, insanlar umutlanır. Tek parti zulmünün son bulacağını umarak coşkuyla koşarlar Serbest Fırkanın ardından.

Ya Sonra!... Anlaşılır ki, bu gelen bahar değilmiş.”

“1930 Yalancı Bahar” işte bu hazin günlerin romanı.

.........................

Nesil Yayınları’ndan çıkan diğer eserler de şöyle:

“Aşk-ı Sübhân” adlı kitabı Ali Bektaş yazmış.

Aşk-ı Sübhân; Alemler Rabbinin kuluna olan teveccühüne karşı, kula düşen vazifeyi ele almış.
Tasavvufi bir üslûpla, talibin vehim çemberini kırıp akıl bağından kurtularak gönlünü aşk-ı sübhan ile müzeyyen kılmasının ve Hakk’a dost olmasının yolunu anlatmış.

.........................

“Haccın Kalbine Yolculuk” adlı eseri Esma Sayın yazmış.

Beden ile ruhun birleştiği bir ibadettir hac... Bütün ibadetleri içine alan büyük bir kalp hükmündedir. Dünyevi ölçülerde tarif edilemeyen bir cazibe merkezidir.

Bu yüzden, iki kanatlıdır hac, ‘zahir ve bâtın’ onda buluşur.

Haccın gerekleriyle zahiri hac ifa edilirken, bu gereklerin ardındaki sırlara ermekle batını haccı da tecrübe eder mü’min, haccın kalbine asıl yolculuk işte böyle başlar.

.............................

Nuriye Çeleğen’in “İffet-i Kalp Hz. Meryem” ile Ali Ünal’ın “Dualar” kitabı da Nesil’den çıkanlar arasında.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Hüseyin Öztürk Arşivi