M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Yıldırım Telgraf

Yıldırım Telgraf

Çok kirli ve çirkin bir satranç oynanıyor... İki taraf da yanlış oynuyor... Doğruluğa, dürüstlüğe, ahlaka, erdeme, bilgeliğe aykırı hamleler yapılıyor... Dinî cemaatlerin ve sektlerin siyasete karışmaları doğru değildir... Seçimle işbaşına gelen bir zatın sivil saray darbesiyle düşürülmesi memlekete felaket getirir... Riyaset ihtiraslarının gemlenmesi lazımdır... Merhum Adnan Menderes 1950'lerin sonlarında satrancı çok kötü oynamıştı... Ben yüzde yüz haklıyım, karşıtım yüzde yüz haksızdır düşünce ve inancı bâtıldır... Cumhuriyet rejimi fazilet üzerine kuruludur... Faziletin olmadığı bir Cumhuriyetin sadece adı Cumhuriyettir... Birileri iktidarı olgun bir armut olarak görüyor ve ağacı silkelerse kucağına düşeceğini sanıyor... Büyük yanılgı içindedirler... Bu pis ve kirli satrancın sonunda ülke tekrar vesayetçi egemen azınlıkların eline geçebilir ve büyük facialar yaşanabilir... Siyasî ihtiraslar gözleri kör, kulakları sağır eder, vicdanları dumura uğratır... Türkiye kimsenin babasının çiftliği değildir... Bilge, sâlih ve güvenilir kimselere danışmadan iş yapan nâdim/pişman olur... Riyasete talip olanın işi zorlaşır, başı beladan kurtulmaz... İhlasa, Allah rızasını kazanma niyetine dayanmayan bütün siyasî faaliyetler hederdir... Her insanın bir kompetans sınırı vardır, onu aşarsa başı döner, bocalar ve sonunda tepetaklak olur... Yüksek insanlar kendilerini dev aynasında görmemelidir... İki taraf da keşfi açık muttaqi ve temiz kimselere istihare yaptırmalıdır... Türkiyeyi olgun bir armut gibi kucaklarına düşüreceklerini sanan dinî sektler akıllarını başlarına toplasınlar, bu armudu onlara yedirmezler... Sultan Bayezid-i Veli ile Cem Sultan'ın post kavgaları bu devlete çok pahalıya mal olmuştur... Allahın takdirine rıza göstermek gerekir... Mütevekkil olmak gerekir... Keskin sirke küpüne zarar verir... En büyük sadece Allahtır, kul en büyük ben olacağım derse tokadı yer... Eskiden padişahlar alayla geçerken devletin münadileri "Padişahım senden büyük Allah var" diye bağırırlarmış... Bu dünya Sultan Süleyman'a bile kalmadı, kimseye kalmaz...Sultan İkinci Bayezid, ya tek padişah ben olayım, yahut devlet ikiye ayrılsın, birinin başına ben geçeyim diyen kardeşi Cem'e, "Sana tahsisat vereyim, Osmanlı mülkü dışındaki Kudüs'e yerleş, orada yaşa" teklifinde bulunmuştu ama Cem sultan kabul etmemişti... Paylaşmasını bilmeyenler mahrum olurlar... Hep ben diyenler hiç olurlar... Mülk Allahındır, dilediğine verir, dilediğinden alır, kimini aziz kılar, kimini zelil eder... Ey kirli satranç oynayanlar, akıllarınızı başınıza toplayınız!.. Ey Makyavel!.. (Telgraf burada kesildi...)

* (İkinci yazı)

Hukuk ve Adalet Krizi

Hırsızlık ne kadar yaygın hale geldi... Ceza Kanunu var, polis var, mahkemeler var, hapishaneler var... Bunlar hırsızlığı önleyebiliyor mu? Hayır önleyemiyor.

Seks suçları patladı... Fuhuş mafyası, çeteler büyük bir sektör oluşturdu... Yurt dışından fahişe getiriliyor... Ahlaksızlık gırtlağa kadar... Kanunlar, kolluk kuvvetleri, mahkemeler bunlara engel olabiliyor mu?

Avrupa'nın en büyük Adliye sarayını inşa ettik. Bir ordu kadar savcı, hakim var. Yine de suçlar artıyor, dosyalar artıyor. O kadar çok dosya var ki, Yargıtay temyiz müracaatlarına bakmaya yetişemiyor.

Bendeniz yıllar boyunca çok ağır ceza mahkemelerine gidip gelmişimdir. Bir mahkeme bazen günde 25 dosyaya bakıyor. Davalar uzuyor uzuyor uzuyor...

Türkiyenin hukuk sistemi, sosyal bünyeye, millî kimlik ve kültüre uygun değildir.

Yeni Ceza Kanununda zina suç değil.

Adam gece evine geliyor, karısını aşığı ile yatakta çıplak olarak basıyor. Aklı başından gidiyor, bıçağı kaptığı gibi... Sonra ne oluyor? Adam yaralamaktan tutuklanıyor, zindana atılıyor. Karıya ve aşığına ceza yok. Çünkü zina suç değil. Olacak şey değil.

Üç fakir çocuk birkaç dilim baklava çalıp yiyor. Tatlıcı ben onları affettim diyor ama devlet ve hukuk affetmiyor... Beride birileri yüz milyonlarca dolar götürüyor, yakalarına yapışan yok.

Son otuz yıl içinde bu ülke, bu devlet, bu halk finans spekülasyonlarıyla, yapay enflasyonla, banka alavere dalavereleriyle yüz milyarlarca dolar dolandırıldı. Hukuk onları cezalandırmıyor.

Demek ki, bu hukuk sistemi ile toplumsal barış, sosyal adalet, bildiğimiz adalet, güvenlik, huzur sağlanamıyor.

Suç işleyenlere yeterli ceza verilemiyor.

Bazen hiç ceza verilmiyor.

Bursa'da otomobille otobüs durağına dalıp beş kişiyi korkunç şekilde öldüren katil on ay hapis yattıktan sonra serbest bırakılmadı mı?

Suçlulara verilen cezalar caydırıcı olmaktan uzak.

Peki bu hukuk krizinin çare ve çözümü yok mudur?

Vardır... Nedir... İslam'dır... Peki, İslam uygulanabilir mi? İki sebeple uygulanamaz. Birincisi Batıcılar ve Bâtılcılar istemezler, karşı koyarlar. İkincisi, İslam'ı uygulayacak yeterli sayıda vasıflı, kültürlü, güçlü Müslüman yok.

Ne olacak bu memleketin, bu halkın, bu devletin hali...

Böyle giderse büyük sarsıntı ve çöküş olur.

Hukuk ve adalet konusunun hiç şakası yoktur.

Düzeltme:

Yazarımız Mehmed Şevket Eygi Bey'in dünkü yazısında "sekte" kelimesi"sekteye" olarak çıkmıştır. Düzeltir, yazarımızdan ve okuyucularımızdan özür dileriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi