İslâmı dünyanın başına geçirenler: Bir kadın, bir çocuk ve bir köle!
Peygamber Efendimizin (asm) davetine Evet! diyen ilk Müslüman, bir kadındır:
Hz. Hatice (r.anhâ). Tereddütsüz îmân etmişti.
Ve maddî-manevî tüm varlığı, bütün gücüyle Resûl-i Ekreme (asm) destek oldu.
«««
Birgün Resûl-i Ekremi (asm) Hz. Hatice (ra) ile namaz kılarken görür çocuk Ali. Hayret ve hayranlıkla onları seyredip namaz bitiminde sorar:
Nedir bu? Peygamberimiz (asm) de:
Ey Ali, bu Allahın seçtiği, beğendiği dindir. Ben seni bir olan Allaha îmân etmeye davet eder, insana ne faydası, ne de zararı dokunmayan Lât ve Uzzaya tapmaktan sakındırırım diyerek onu İslâma davet eder. Çocukluk safiyetiyle:
Benim görmediğim, işitmediğim birşey bu. Babam Ebû Talibe danışmadan birşey diyemem.
Ey Ali! Eğer söylediklerimi yaparsan yap. Yok eğer yapmayacak olursan, gördüğünü ve işittiğini gizli tut. Kimseye bir şey söyleme! (İbni Kesîr, Sîre: 1/428.)
Hz. Ali, verdiği sözle sırrını muhafaza ederken, geceyi düşünerek geçirir. Şafakla birlikte gönlü de aydınlanmıştı; Resûlullaha (asm) koşar:
Allah, beni yaratırken babama sormadı ki, ben de Ona ibâdet etmek için gidip ona danışayım!.. Küçükten büyük ve hikmetli bir söz bu.
Böylelikle, çocuklardan ilk Müslüman olma şerefi, 10 yaşındaki Hz. Alinin (ra) oldu. (İbni Hişâm, Sîre, 1/262.)
Ne var ki, anne endişelenir, baba Ebû Talibten dikkat etmesini ister. O da oğlu Hz. Alinin (ra) durumunu tahkik etmek için birgün arkalarından gider. Bir vadide namaz kılarken bulur onları ve Peygamberimize (asm) sorar:
Ey kardeşimin oğlu! Bu din, ne dindir?
Ey amca! Doğru yola dâvet edeceklerimin ve bu dâvete koşması gerekenlerin başında sen varsın ve sen buna herkesten daha lâyıksın! Putlara tapmaktan vazgeç ve bir Allaha îmân et!
Ebû Talib düşünür ve şöyle der:
Ben, eski dinimden ayrılamam. Fakat, sen üzerinde bulunduğun dinde devam et! Allaha yemin ederim ki, ben sağ kaldıkça, yapmak istediğini tamamlayıncaya kadar kimse sana el uzatamaz, hoşlanmadığın birşeyi sana eriştiremez!
Sonra da oğluna döner:
Oğulcağızım! Senin üzerinde bulunduğun bu din nedir?
Babacığım, dedi, Ben, Allaha ve Onun Resûlüne îmân, onun Allahtan getirdiklerini de tasdik ettim. Ona uydum ve onunla birlikte namaz kıldım.
Ey oğlum! Amca oğlunun dinine sana da isteyerek girmek yaraşır. O, seni ancak hayra dâvet eder. Ona itaat et! (İbni Hişâm, Sîre, 1/264; İbn-i Sad, Tabakât, 8/18; Taberî, 2/214.)
«««
Zeyd bin Hârise (ra), esir edilerek Mekke esir pazarında satılan bir köle idi. Hz. Hatice (r.anhâ), onu Resûl-i Ekreme (asm) hediye eder. O da onu azat edip evlâtlık edinmişti.
3. Müslümandı. O da, Efendimizden (asm) ayrılmıyor, namaz ve ibadetlerini onunla birlikte ifâ ediyordu.
Afif-i Kindî, alışveriş için Mekkede, Peygamberimiz (asm), Hz. Hatice (ra) ve Hz. Aliyi (ra) namaz kılarken görmüştü. Daha sonra şöyle demişti:
Ben, o zaman imân edip de, onların dördüncüsü olmayı ne kadar isterdim.
Ama, o şerefe bir köle nail oldu
(İbni Hişâm, Sîre, 1/264.)
«««
5. Müslüman ise, Hz. Ebûbekir-i Sıdık (ra) oldu.
İşte iman ve imtihan böyle bir şeydir.
Cinsiyet, statü, bilgi ve yaş ile ilgili değil, tasdik, izan, kabul ve iman ile ilgilidir.
Ve hakkın, adaletin, merhametin, insanlığın kaynağı İslâmiyet, dünyanın başına bir takke gibi Peygamberimizle beraber bu dört inanmış insan sayesinde geçirilmiştir
İman hizmeti de böyledir: Kuvvet istemez, iktidar istemez, makam istemez, mevki istemez, kalabalıklar istemez, kariyer istemez, para istemez, pul istemez
Yalnızca kul ister, ihlâs ister.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.