Yangın Var!
Başlığa bakanlar tebessüm de edebilirler. Hayırdır, bayram günü bu da neyin nesi diye. Hoşgörün lütfen. Herkes bayram yazısı yazacak, ben de mevzumuzu devam ettireyim bari.
Evet, yangın var ve bayram mayram dinlemiyor doğrusu. Hem meddi, hem de manevi yangınları yaşıyoruz. Maddisini saymama gerk var mı? Ülkemizden başlayarak bakalım dünyanın dört bir yanına, yanan iller hep bizim iller
Evet, korkunç bir yangın var ve içinde yanan bizim insanımız. Elleri böğründe çaresiz seyretmek bile çıldırtan bir çılgınlık
Peygamberimizin ifadesiyle kişinin hevası, yani arzu, istek, şehvet, nefse ait zevklere düşkünlük, ilgi, alaka ve sürekli düşüncesi, Onun (sav) getirdiklerine uymadıkça iman etmiş olunamaz.(Buhariden Kenz-ül Ummal, I. 217 no:1084; İbni Kesir, age. I. 411)
Yani sistem onun getirdiğine uyacak. Siyaset, idare, hukuk, iktisat, eğitim, sanayi, belediye, imar, savaş veya barış, onun Yüce Allah katından getirdiği dine, İslama, aziz şeriata uyacak. Değilse iman etmiş olamaz.
Başınızı kaldırın ve bakın; ne görüyorsunuz?
Bunların hiç biri Peygamberimizin getirdiğine uymuyor. Öyleyse sistem alev alev yanıyor, içinde biz de kavruluyoruz. Bunu görelim artık
Bilindiği gibi ibadet ve kulluk için her şeyden önce gereken, bilgin ve yetkin bir aklın, Kuran ve sünnetten çıkardığı sahih bir imandır. İmanı olmayanın, nereden ibadeti ve ameli ola¬cak? Olsa da kabul değil zaten:
Allah, inkar edip kendisinin yoluna engel olanların işlerini boşa çıkarmıştır.( Muhammed, 1.)
Evet, kendi anlayışınca ibadet ve iyilik kabul ettiği her şey boşa çıkartılmıştır. Dua etmiş, namaz kılmış, oruç tutmuş, zekat vermiş, daha başka ibadetler etmiş, mesela açları doyurmuş, çıplakları giydirmiş, mazluma yardım etmiş, şaşkına yol göstermiş, insanlar arasını düzeltmiş, barışa katkıda bulunmuş, faydalı bir ilim veya teknik geliştirmiş... bütün bunların belki bu dünyada karşılığını sıhhat, saadet, şan, şöhret, makam, mansıp, sevgi, iltifat, maddi menfaat olarak alır. Ama eğer iman olsaydı çok sevaplar kazandıran bu amellerden dolayı ahirette zırnık alamaz.
Neden mi?
Bu ayetin tefsirinde Seyyid kutup şu açıklamaları yapar: Belki de boşa çıkarılan bu amellerden özellikle yaptıkları sonra da arkasından bir yarar umdukları ve dışardan bakılınca düzgün görülen ameller kastedilmektedir. Ancak iman olmadıktan sonra iyi amelin ne kıymeti vardır? O halde bu iyilik tamamen şeklî olup herhangi bir gerçeği ifade etmemektedir. İtibar edilen, dikkate alınan o amelin yapılmasını doğuran etkendir, yoksa amelin şekli değildir.
Bazen amelin etkeni iyi ve hoş bir şey olabilir. Ancak o amel bir iman temeline dayanmayınca, gelip geçici olarak dikkatsizce yapılan şey, ya da alışılmamış bir duygu olur. Böyle bir amel vicdanda değişmez ve apaçık bir şekilde yer etmiş, hayatın geniş açık çizgisine bağlı olan bir sisteme, ya da varlık aleminin köklü yasasına bağlı değildir.
O halde insan ruhu, her yönelişinde, kendisinden harekete geçsin ve her davranışında ve yönelişinde kendisine başvuracağı bir kaynağa bağlansın diye mutlaka iman etmelidir. İşte o zaman iyi amelin bir anlamı, bir hedefi, bir sürekliliği ve ilahi sistem uyarınca vereceği sonuçları olur.( Fî Zilal, Muhammed Suresi 1. ayetin tefsiri.)
Yukarıdan beri anlatılanlar düşünüldüğünde maalesef bu gün, İslam aleminde tarihte misli görülmemiş korkunç bir irtidat, riddet -dinden dönüş- yaşanmaktadır. Bir milyarı aşkın İslam dünyası üzerinde bir araştırma-inceleme yapılsa, sanırım birçok noktalarda imanını kaybetmiş insanlar olacağından, bu sayı hayli aza düşecektir.
Allaha sığınıyor, ondan imdat istiyor, ona yalvarıyoruz; bizleri ve bütün Müslümanları, yetişen nesillerimizi imandan ayırmasın! Bütün insanlığa hidayet nasip etsin. Bizi bu nasipte vesile ve hisse sahibi eylesin.
Korkuyoruz. Zira, önemine binaen yukarıda biraz detaylı durduğumuz konulardan daha başka birçok noktalarda da, ataları Müslüman nesiller, maalesef imanlarını kaybetmiş durumdadırlar.
Hangi sebepten mi?
Yazalım, ama gelecek yazıda.