Okyanus sahillerinde kumdan evcikler yapan çocuklar
Evet, bizler okyanus sahillerinde oynayan, kumdan evcikler yapan çocuklar gibiyiz.. Bir dalga gelir, o evleri, kaleleri, sallar yok eder gider..
Sahilde sürekli çırpınan bir denizi görürüz, ama okyanus tabanında su mermer kadar katı ve hareketsizdir..
Aslında biz tüm yaptıklarımızla, söylediklerimizle sadece kendi amel defterimizi doldururuz.. Bir de işin sebeblerini anlamaya çalışarak, sonucunu kesitmeye çalışırız. Sünnetullahın gereği olan işler dışında, genellikle de evdeki hesaplar pek çarşıya uymaz.. Hep hesapta olmayan bir şey işleri karıştırır.. Hızır faktörünü de hesaba katmayız. Tam umutların tükendiği bir andan bir zuhurat bütün hesapları altüst ediverir. Tarihin sonu dediğiniz bir zamanda tüm beklentiler altüst olur.. Gün olur gecenin karanlığından bir güneş çıkar gelir..
Allah, servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirir çevirir..
Hz. Ömer dizisini izledim de, sona doğru, Şam ve İranın fethinden sonra Hz. Ömerin yüreğini bir korku kaplar.. Servet ve İktidar bedevileri bile değiştirir. Giydikleri elbisenin kumaşı gibi huyları da değişmiştir.. Mısır valisinin oğlu bir at yarışında, atı kendi atını geçen yerliyi kırbaçlar..
Bizans ve İran hazinelerine sahip olan Müslümanlar, cihadı bırakıp, servet ve iktidarın sarhoşluğu içinde bazı müslümanlar haddi aşmaya başlarlar. Ömer tedirgindir.. Hz. Osman döneminden sonra 4 halife döneminin sonuna doğru işler karışacak ve Hz. Ali sonrası ısırıcı melikler dönemi başlayacaktır.
Şamın fethi bir kırılma noktasıdır aslında.. Güç, iktidar ve servet müslümanların eline geçmiştir.. Bu güce, servete ve iktidara sahip olmak isteyenler arasında rekabet başlar. Birileri bu güç ve iktidarı, serveti sürekli kılmak için hesaplar yapmaya başlar. Yeşidin yükselişi tam da bu zaman denk düşer..
Adil Ömer, şehadet döşeğinde, iktidar döneminde lehine bir sonuç değil, sevaplarının yanlışlarını karşılamasını umud etmektedir sadece..
Hz. Ömeri İranlı mecusi bir münafık katletti, hem de namazda iken..
Hz. Osman dönemine gelindiğinde işler iyiden iyiye karıştı. Hz. Ali oğullarını Hz. Osmanı korumak için görevlendirmişti.. İşin ilginç yanı, Hz. Osmana isyan edenler arasında Hz. Ebubekirin oğlu da vardı! İsyancılar Hz. Osmanın evini ok yağmuruna tuttuklarında atılan oklardan Hz. Alinin oğlu Hasan ile, Hz. Talhanın oğlu Muhammed de saldırganların saldırıları sonucu yaralandı. İsyancılar daha sonra bitişik evin duvarını delerek Hz. Osmanın evine girdiler. Oruçlu olan Hz. Osman, Kuran okuyordu. Muhammet bin Ebubekir, Hz. Osmanın sakalından tutarak: Şimdi seni elimden hiç kimse alamaz!.. diye bağırdı. Hz. Osman, Hz. Ebubekirin oğlunun yüzüne bakarak yavaş bir sesle: Baban bu halini görse, ne kadar utanır, ne kadar üzülürdü... deyince, Hz. Ebubekirin oğlu utancından kaçtı. Diğer üç suikastçıdan biri kılıcını Hz. Osmana salladı. Saldırganları durdurmaya çalışan Hz. Osmanın eşi Naile Hatunun parmakları doğrandı. Saldırganlardan biri Halifeye saldırdı ve Hz. Osman kanlar içinde yere serildi. Hz. Osmanın kanı, okumakta olduğu Kuran-ı Kerimin sayfalarına sıçradı.
Hz. Ali zamanında yaşanacak trajedinin ipuçları Hz. Ömer sonrasında bellidir..
Hz. Nuhun oğlu olup gemiye binmemekte mümkün, Firavunun sarayında büyüyüp Hz. Musa olmak da..
Bitti dediğiniz anda, her şey yeniden başlayabilir, Artık bizi kim yenebilir dediğinizde her şey yeniden başlayabilir.. Allah (cc) servet ve iktidarı halklar ve ülkeler arasında evirip çevirecektir.. Şöyle olursa böyle olurmuş, böyle yaparsanız, şöyle olurmuş. Yok canım! Doğru olduğuna kanaat getirdiğiniz şeyi yapın, bu sizin içindir. Tamam, bir de Allahın hükmünü anlamaya çalışırken, bizi neyle meşgul ettiğine bakarak akıl yürütebiliriz belki ama, Allah (cc) yaratacağı şeyin esbabını da kendi yaratır..
Kimileri Tanrıyı kıyamete zorluyor aklınca, kimileri de Allahı iktidar vermeye, haşa!
Böyle yaparsanız şöyle olurmuş, ya da olmazmış! Yok canım! Böyle düşünenler, hem kendilerini, hem de başkalarını kandırıyorlar.
Hz. Yakubun ailesinden daha steril bir ortam, ya da Firavunun sarayından daha tehlikeli bir mekan söyleyebilir misiniz bana. Peki sonuç ne oldu?
Allah (cc) bizi nimetlerini (Servet ve iktidarı ve tabi aynı zamanda) kimi zaman eksilterek, kimi zaman artırarak bizi imtihan edecektir. Dilerse mabenini inşa için bukaılı Şeytanları bile dinine, mabedine hizmetkar kılabilir..
Politik ve ideolojik düşünce kalıpları ile dine, hayata, siyasete biçim vererek geleceğin şekillendirilmesi adına hesaplar yapanlar, ancak kendi sorumlulukları bağlamında bir şeyler yapmış olurlar. Yoksa herkesin bir planı, hesabı olduğu gibi, Allahın da bir hesabı vardır ve galib olacak olan O ve onun hesabıdır. Din ve Toplum mühendisliği şeklinde topluma dayatılan her şey ilahlık ve Rablik iddiasının farklı bir tezahüründen başka bir şey olmayacaktır.. Şüphesiz ki, bize hayır gibi gelen şeyde şer, şer gibi gelen bir şeyde Allah hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz, Allah bilir! Selam ve dua ile..
Bayram namazı ile ilgili bir kaç küçük not:
1- Bayram namazında hutbe namazın devamı gibidir. Bazı Müslümanlar, namazdan hemen sonra hutbeyi dinlemeden ayrılıyorlar. Bu doğru değil.
2- Namaza katılan çocuk sayısı ve kadın sayısı azdı. Hatta namaza gelirken komşuları da alıp gelmek lazım. Hatta oruç tutmayan, namaz kılmayan insanlar bile gelsinler, belki o sırada namaz kılan Müslümanlara bakıp, islam üzerine düşünürler, Müslümanların hallerine ilişkin bilgi sahibi olurlar. Onları da seyretmek için de olsa bayram namazına gelmeleri için davet etmekte yarar var diye düşünüyorum.
3- İnşallah Kurban bayramında bayram namazını açık alanlarda, sahra mescidlerinde kılalım. İstanbul için yer belli. Okmeydanı, Kazlıçeşme ve tabi Üsküdar tarafında Harem.. Bu bayram namazını Müslümanlar Bişkekte şehrin en büyük meydanı Stalin meydanında kıldılar.. Bu konuda diğer ülkelerde ve şehirlerde de açık alanlarda bayram namazı için şimdiden bir şeyler yapmak gerek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.