Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

“Misafir”lerine taş atmak, sadece “ayı”lara mahsustur!

“Misafir”lerine taş atmak, sadece “ayı”lara mahsustur!

Atalarımız, bu konuda “Zeytinyağı gibi üste çıkıyor” derler... Bir de şöyle derler: “Yavuz hırsız, ev sahibini bastırırmış!”

“Ev sahibi”ni bastıran “yavuz hırsız”lar kimlerdir?.. Kimler, “zeytinyağı” gibi üste çıkmaya çalışmaktadır?
Son günlerde, “medyanın gündemi”nde bir tek konu var...
Bir tarafta Akit, diğer tarafta da “solcu liberaller” ve onların kuyruğuna takılan “yanaşma İslâmcı”lar!..
“El ele” vermişler, Akit’e saldırıyorlar.
Peki, ne yapmış Akit?..
“Hedef göstermiş!”
Kimi?..
Cengiz Çandar’ı!..
NİYE SADECE CENGİZ ÇANDAR?
İyi de;
Akit’in haberinde “hedef gösterilen”(!) tek gazeteci Cengiz Çandar değildi ki...
Şemdin Sakık’ın bombardımanına uğrayanlar arasında Hasan Cemal de vardı, Mehmet Altan da!.. Aysel Tuğluk da vardı, Mihri Belli de...
Ama, ne hikmettir bilinmez;
“Solcu liberaller” ile “meşruiyet kompleksi” yaşayan “yanaşma İslâmcılar”ın başlattığı “Akit’e saldırı kampanyası” sadece “Cengiz Çandar üzerinden” yürütülüyor.
Merak ediyorum;
Akit, sadece Cengiz Çandar’ı mı hedef gösterdi(!) ki, o öne çıkarılıyor!..
Diğerlerini “adam” yerine mi koymuyorlar yoksa “hedef gösterilecek kalitede” mi görmüyorlar?..
Siz olsanız sormaz mısınız?..
Niye sadece Cengiz Çandar?..
Niye diğerleri yok?..
Mesela Hasan Cemal ve Ahmet Altan’ı “hedef gösterilenler”(!) arasında saymamak, onları “adam yerine koymamak” anlamına gelmez mi?..
Ahmet Altan ve Hasan Cemal’in yerinde ben olsam, kıyameti koparırdım;
“Listede ben niye yokum?.. Benim hedef gösterilmemi(!) normal mi karşılıyorsunuz ki, listeye beni almadınız?”
Bunu demediklerine göre;
Bir “yamukluk”ları olmalı ki, “süt dökmüş kedi” gibiler!..
Seslerini çıkarsalar, “solcu liberaller” ile “meşruiyet kompleksi” yaşayan “yanaşma İslâmcılar” belki şöyle diyecekler onlara;
“Heyy Ahmet Altan, herkes konuşsun, ama sen sus!.. Senin hedef gösterilmekten şikâyete hakkın yok!.. Çünkü sen, hemen her gün birilerini hedef gösteriyorsun!..
Sedat Selim Ay’ı, hemen her gün işkenceci ve tecavüzcü göstererek işkencenin, tecavüzün, itibarsızlaştırma ve aşağılamanın feriştahını yapan sensin!
Ve ayrıca;
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in fotoğrafı yerine odun fotoğrafı koyarak hem hedef gösteren, hem de hakaret eden sensin!..
Dolayısıyla;
Senin hedef gösterilmekten(!) şikâyete hakkın yok!.. Çünkü sen, hemen her gün hedef gösterici yayınlar yapıyor, sağa-sola hakaretler ve hatta küfürler yağdırıyorsun!”
Ahmet Altan, “yoldaş”ların ve “tuzluğu” kapıp da onların peşinden seğirten “yanaşma”ların böyle diyeceklerini bildiği için, “Kampanyaya beni niye dahil etmediniz?” diye sormuyor!..
Zira, sormaya yüzü yok!..
KUCAKTAN... KUCAKLAŞMAYA!
Aysel Tuğluk’a gelince!..
Onun “hedef gösterilmeye”(!) ihtiyacı yok ki... O, zaten “kabak gibi” ortada... Sadece Aysel Tuğluk da değil; Gülten Kışanak’ından Sabahat Tuncel’ine, Ertuğrul Kürkçü’sünden Esat Canan, Adil Kurt, Halil Aksu ve Hüsamettin Zenderlioğlu’na varıncaya kadar “PKK’nın kucağında” siyaset yapan 9 BDP’li milletvekili, Şemdinli’nin Bağlar köyünde “PKK’lılarla kucaklaşma” eylemi gerçekleştirdiler...
Yani, “kabak gibi” ortadaydılar!..
Onlar için “dikkat çekmeye” gerek yok ki, onlar zaten fazlasıyla dikkat çektiler!
Bugüne kadar “PKK’nın kucağından inmeyenler”, bugün “PKK’nın boynuna sarılıyor ve teröristlerle kucaklaşıyor” ise; bunu “PKK-BDP buluşması” gibi göstermeye ve “inceleme” başlatmaya gerek yok ki!..
Onlar, “zaten böyleydi”ler!..
PKK’YA MERHAMET Mİ, AŞK MI?
Onlar “böyle”ydi, “solcu liberaller” böyleydi de, “meşruiyet kompleksi”ne giren “yanaşma İslâmcılar”a ne haller oldu, bir türlü anlayamadım...
Öyle ya;
Star’dan Sedat Laçiner’in sorduğu gibi, PKK’ya bunca “merhamet” niye?..
Çünkü, PKK’lı teröristler;
“Çocuk kaçırıyorlar; adam öldürüyor; tecavüz ediyor; uyuşturucu yetiştiriyor, pazarlıyor ve satıyor; iş yerlerini bombalıyor; aydınları tehdit ediyor; otobüs yakıyor; adam kaçırıyor; yol kesiyor, haraç alıyorlar... Ancak tüm bu yaptıklarına rağmen hâlâ bazı kesimler PKK’ya karşı çok merhametli davranıyor.”
Sormak lâzım değil mi;
Akit’in üzerine salya-sümük saldıranlar, kınama üstüne kınama yapanlar, bir kerecik olsun “PKK’nın kanlı eylemleri”ni kınadılar mı?..
Ortada, bir “Stockholm Sendromu” olmalı ki, bir “cinayet örgütü” olan PKK’ya büyük bir “muhabbet” besleniyor, “katillere merhamet” duyuluyor!..
Bir “merhamet” midir bu,
Yoksa “aşk” mı?..
Hani, “celladına aşık olan idam mahkûmları” vardır ya; “solcu liberaller” ile onların kuyruğuna takılan “yanaşma İslâmcılar” da, galiba bu halet-i ruhiye içindeler.
Onların bu “hâl”lerini ve “çelişki”lerini Radikal’den Orhan Kemal Cengiz, şöyle tasvir ediyor;
“Bütün yaptıklarına rağmen PKK’ya mutlak bir eleştiri muafiyeti tanımış olan hatırı sayılır bir kesim var Türkiye’de... PKK aydınları tehdit ediyor, çıt yok... Seçilmiş belediye başkanını dağa kaldırıyor, kafalarını başka tarafa çeviriyorlar.
Çatışmalarla hiç bir alakası olmayan sivil kadınları öldürüyorlar, seslerini çıkarmıyorlar.
Kendi militanlarını öldürüyor düzinelerle, öldürülenlerin adlarını bile ağızlarına almıyorlar.
İnanılmaz büyük bir ısrar ve inatla PKK’nın yaptığı her şeyde bir hikmet arıyorlar.”
Peki, kim onlar?..
“Yoldaş-yandaş ittifakı” kurup, var güçleriyle Akit’e saldıranlar!..
Peki, kim onlar?..
PKK’nın “terör örgütü” olmadığını, mensuplarının da “terörist” olarak yaftalanmaması gerektiğini, çünkü PKK’nın, bir “Kürt isyan hareketi” olduğunu söyleyenler!..
Onlara göre; PKK, isterse “terörizm”e başvuruyor ve de “uyuşturucu trafiği”ni yönetiyor olsun, yine de, bir “Kürt isyanı”nı ifade eder!..
Ben, daha ne diyeyim?..
Bu adamların “yazdıkları” ortada, “yaptıkları” ortada... Herkes biliyor, herkes görüyor!.. Bunları “işaret” etmeye gerek yok ki!.. Hem PKK’yı “kutsal bir hareket” olarak göreceksin, hem de “hedef gösterilmek”(!)ten yakınacaksın!..
Kusura bakma ama;
Bir yerlerine güvenmeyen insanlar, kesinlikle “mantar avı”na çıkmamalıdır!..
Çünkü “basur” olabilirler!..
ONLAR KÜRT DEĞİL, HIRT!
“Hedef gösterme” dediğin;
“Taraf’ın yaptığı gibi” olur!..
Malûm, Ahmet Altan’ın Taraf’ı, 24 Mayıs günü, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in fotoğrafı yerine, 1. sayfaya “odun” fotoğrafı koymuş, fotoğrafın altına “İdris Naim Şahin’in temsili fotoğrafı” diye yazmış, sonraki günlerde de, bunu bir “itibarsızlaştırma kampanyası”na dönüştürerek “hakaret ve saldırı”larını sürdürmüştü...
Bu yayınların sonunda, ne mi oldu? 19 Ağustos günü gazeteler yazdı;
“Ramazan Bayramı’nı güvenlik güçleriyle geçirmek üzere Hakkari’de bulunan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, geniş güvenlik önlemi altında kent merkezinde esnaf ziyaretine çıktı. Bayram alışverişi yapan vatandaşlarla sohbet eden ve çocuklara bayram harçlığı veren Bakan Şahin, Cumhuriyet Caddesi’nde bulunduğu esnada, kalabalık bir grup, terör örgütü lehine gösteri yaparak Şahin ve beraberindekilere taş attı. Özel harekat ve koruma polisleri, Bakan Şahin’in etrafında güvenlik çemberi oluşturarak bir iş yerine aldıktan sonra eylemi sürdüren göstericilere müdahale etti. Ara sokaklara dağılan göstericiler eylemlerine devam ederken, yaklaşık 15 dakika iş yerinde bekletilen Bakan Şahin ve beraberindekiler zırhlı araçlarla olay yerinden uzaklaştırıldı.”
Sen bir bakanı “odun” yerine koyar ve aşağılarsan, “Hakkari’nin keresteleri” de işte bunu yapar!
“Kereste” diyorum, çünkü bunu “insan” olan yapmaz!..
Hatta, “hayvan”lar bile yapmaz!.. Çünkü “insan” olan, hele hele “Kürt” olan; evine gelen “misafir”lere “Başım-gözüm üzre” deyip, onu en baş köşelere oturtur!..
Peki, bu “hayvan”ların yaptığı ne?.. Öyle ya, “evine gelen misafire taşlarla saldırmak” ancak ve ancak “ayı”ların işidir!..
Ben, “Hakkari halkı”nı az-çok tanırım... Nasıl bir “misafirperver” olduklarını da iyi bilirim... Dolayısıyla, Bakan Şahin’e saldıranlar “Hakkari’nin insanları” değil, “Hakkari’nin ayıları”dır!..
Altını çizerek söylüyorum;
“İnsan” olan “misafir”ine saldırmaz!..
Onlar, Taraf’ın “Saldır Co”larıdır!..
Peki, bu “Saldır Co”lara karşı “Solcu liberallerimiz” ne dedi, “tuzluğu” kapıp, onların peşinden koşan “yanaşma İslâmcılar”ımız ne dedi?..
Tıssss!..
“Ayı”lara ve topyekûn “hayvanlara gösterilen merhamet”i anlarım da, PKK’lılara gösterilen bu merhameti anlamakta gerçekten zorlanıyorum.
Merak ediyorum;
Bu “organize hareket”in arkasında yer alan “orkestra şefi” kimdir?!?..
Zira, çok iyi bir “psikolojik harekât” yönetiyor!.. Baksanıza; “yavuz hırsız”lar, “ev sahibi”ni bastırmaya çalışıyorlar!..
Ama, fena halde yanılıyorlar!..
Bu kapıdan, onlara ekmek çıkmaz!..


Demokrat görünümlü faşist!
Hani, “Kıptî”yi “kral” yapsan, ilk önce “babasını asar” derler ya; “Akit’e saldırı” kampanyasına katılan “liberal görünümlü solcu”ların “demokrat görünümlü faşistler”in ya da “özgürlükçü görünen zindancılar”ın maskeleri düşünce, ne yazık ki, altından “cuntacıdan da despot bir kafa” çıktı!..
Başbakan Tayyip Erdoğan, bunlara iyi ki yüz vermiyor... Biraz ilgi gösterse var ya, bunlar Erdoğan’ın da tepesine çıkarlar...
Hele ellerine “yetki” geçse, “Cuntacıların Balyoz Darbe Plânı”na bile rahmet okutur, “muarız”larını “stadyum”lara değil de, “toplu mezar”lara doldururlar!..
Bunlardan birisi, “Akit’i kastederek” ne demiş biliyor musunuz; “Bunlara karşı en azından bir akreditasyon yaptırımı uygulanması gerekir... Aksi durumlar ise, bu gazeteleri ve bu söylemi destekleyici bir anlam taşır!”
Şu hâle bakın, adam, resmen ve alenen “akreditasyon” yani “ambargo” istiyor... Hem de, “askerin bile akreditasyon uygulamasını büyük ölçüde kaldırdığı” bir dönemde!..
Demek oluyor ki; askerde “cuntacı kafa” kalmamış ama “sivil general”lerde cuntacılık devam ediyor!..
“Yanaşma İslâmcılar”, bu “cuntacı kafalar”ın peşinden yürüyor ya, işte bunu bir türlü anlayamıyorum!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi