Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Bir Ramazan nasıl geçti?

Bir Ramazan nasıl geçti?

Bir Ramazan daha geldi geçti, Kendimizi bir hesaba çekmeli, Halimizde dilimizde ne değişti, Bu soruyu sormak cesaret işi.

*
Doğrusu “Halimizde ve dilimizde ne değişti?” Sorusunu şahsen kendime yönetlmeye korkuyor ve çekiniyorum.
“Ramazan beni mi değiştirdi, ben mi Ramazanı değiştirdim?” Şimdilik bu sorunun cevabı yok. Pek verebileceğimi de sanmıyorum.
En iyisi kendi sahamdan çıkıp başka alanlarda gezinti yapalım ve Ramazan’a dair farklı bir konu üzerinde sohbetleşelim.
*
Önce şunu söyleyelim: Dünyanın en zengin ülkesi biziz. Beslenme ve barınma hususunda bizim kadar şanslı bir coğrafya ve millet yok.
İster Osmanlı coğrafyasının şimdi yaban ellerde olan topraklarını dolaşalım, ister Türkiye’nin sınırları içerisinde gezinelim, helâl süt emmiş her insan bu gerçeği görebilir.
“Helâl süt emmiş” ayrıntısını özellikle dile getiriyorum.
Çünkü bir kısım insanlar; vicdanlarını sükût ettirip, nefislerini konuşturdukları için, tüm doğruları tersyüz etmeyi çok iyi beceriyorlar.
Bu becerileri sayesinde iyi ve güzel adına ne varsa, her meseleye dürbünün tersinden bakıyorlar. Bu sebeple “helâl süt emmiş” ayrıntısını sık sık dile getiriyorum.
Evet dünyanın en zengin ülkesiyiz ve ne yazık ki bu zenginliği, büyük bir israfla hızla tüketiyoruz.
“Ramazan ayı bereket ayıdır.” Evet öyledir. Hakikaten dünyanın her yanına yapılan yardımlarla bu bereketi yaşadık. Burası çok güzeldi.
Lakin gelin görün ki, iftarlardaki sadece pirinç pilavı israfı, herhalde Afrika’ya bir yıl yetecek seviyedeydi.
“Çok fazla israf ediliyor” diye bu yıl yemek çeşidi bol iftarlara gitmeme kararımı büyük ölçüde gerçekleştirdim.
Buna rağmen irili ufaklı katıldığım iftarlardaki yemek israfları had safhadaydı. Sanırım, “ikrâm” ile “israfı” birbirine fazlaca karıştırıyoruz.
Hemen her Ramazan ayında sıkça duyduğumuz;
“Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz” ayetine muhatap olsak; “Acaba bu israflar ve masraflar olur mu?” sorusu hep aklıma takılı kaldı.
“Nehirden abdest alırken bile suyu israf etmeyin” diye ikaz eden Efendimiz (sav) bunu söylerken, kime söyledi sorusu da Ramazan boyunca cevapsız kaldı.
¥
Yine Ramazan süresince televizyon ve radyolardan hep öğüt verildi, ama pek çoğumuz bu öğütlere kendimizi muhatap saymadık.
Öyle programlarda öyle güzel nasihatler dinledik ki, bu sözlerin hemen arkasından gelen reklamlar ve Ramazan edebine ters düşen programlar, tüm güzellikleri yok etti.
Tabii, israf sadece yemekle içmekle olmadı. Bir de güzel dinimizi bu şekilde israf ettik.
Konuşanların konuştuklarıyla ayrı düştüğü, dinleyenlerin dinlediklerini kendileri için değil, başkaları için dinlediğini gördük.
Aynen şimdi benim yazdıklarımı kendim için değil, okuyanlar için yazdığım gibi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi