Kayserililer merak ediyor
Bu satırları Kayseri'de yazıyorum. Kayseri'ye ilişkin izlenimlerimi önümüzdeki günlerde geniş bir biçimde yazacağım elbette.
Başta genç işadamları olmak üzere; çeşitli kesimlerden insanlarla bir araya geldik. Sohbet ettik. Tartıştık.
Bir kere şunu söyleyeyim: Medyada çıkan hemen her şey yakından takip ediliyor.
Kim ne yazdı, ne söyledi? Kim ona ne cevap verdi? Ergenekon meselesi ya da kapatma davası hakkında medya organlarının ve köşe yazarlarının tavırları nasıl?
Herkesin bir fikri var!
Sağ denilen partilere oy verenlerin, göbeğini kaşıyarak sadece magazin programlarını izleyen kitleler olduğunu sanan şapşikler, buralara gelsin de "siyasal bilinç " neymiş görsün.
Aslında sorular, bir "konuyu" öğrenmek için değil, o konuda "ne düşündüğünüzü bilmek" için soruluyor.
Bana sık sık yöneltilen sorulardan biri, tahmin edeceğiniz gibi Abdüllatif Şener ile ilgiliydi. Latif Abi'den bir şey çıkıp çıkmayacağını merak ediyorlardı.
Tabii bu merakın esası şuydu: "Partiyi böler mi? Bölerse ne kadar böler?"
Ben Şener'in notunu geçen yıl vermiştim. Bir etkinlik vardı. Cumhurbaşkanı ve hükümet temsilcisi için tentenin altına iki büyük koltuk hazırlanmıştı.
Bir de baktık, Ahmet Necdet Sezer'in yanında Abdüllatif Şener pek mutlu. çevreye gülücükler dağıtıyor ve arada sırada Sezer ile " small talk " yapıyor.
Orada olmaktan nasıl da mutluydu, kendini nasıl da "sorumluluğunun bilincindeki devlet adamı" pozuna sokmuştu; anlatamam!
Unutmadan: Seçimlere girmeyeceğini de açıklamıştı o sırada. "Hah" demiştik, "Cumhurbaşkanlığına filan oynuyor bu arkadaş."
Şarabın tadından başka her şeyini bilen adamı, Kadeh Partisi, muhafazakarların gönlünü kazanmak için kendi adayı olarak öne sürebilirdi.
O arada bir şey daha öğrenmiştik. Siyasetçilerin gündelik hayatta tercihlerini nasıl kullandıklarına örnek verirken, bir dostumuz şöyle demişti:
"Mesela Abdüllatif Şener'in atamalarına bakın. Diyelim ki atadığı kişinin eşi türbanlıdır. Siz de Şener'in ölçütünün ' parti' ya da ' cemaat' olduğunu sanırsınız. Ve buna uygun kadrolaşmaya gittiğini sanırsınız.
Halbuki atamalarının tümüne bakarsanız, aslında kriterinin Kafkas kökenlilik olduğunu görürsünüz. çerkezleri tercih eder Latif Bey."
Tabii Şener'in partiden istifa etmesini de konuştuk. Genel kanı Şener'in değerlendirme yaparken " parti kapatılacak " diye düşündüğüydü.
çünkü parti kapatılmazsa hiçbir şansı olamaz. Siyasi kariyeri biter.
Ama parti kapatılırsa, hem etnik sempatizanlarını, hem de AKP küskünlerini çevresine toplayıp kendini birilerine pazarlayabilir. Hele açığa çıkacak milletvekillerinden birkaçını da kaptı mı, keyfine diyecek olmaz.
Kayseri'de bu ve benzeri konuları konuştuk, tartıştık. Sohbetlerin sonu hep aynı soruyla bitiyordu:
" Türkiye nereye gidiyor? "
Bence krizlerin olumlu yönünü de görmek gerek. Rejimin bağrındaki saçmalıklar, krizler sayesinde ortaya çıkıyor.
Ardından da sistem kendini bir miktar düzeltiyor. Böylece ileriye doğru yeni bir hamle yapılabiliyor.
Yine böyle olacak.
Ancak bu arada yetişmiş kadroların bir kısmı heba edilecek. O da bizdeki krizlerin en olumsuz yanlarından biri.
Kayseri'de Latif Abi'ye sempati duyan kimseye rast gelmemiş olmam, benim hatam olsa gerek. Herhalde yanlış yerlerde dolaştım, yanlış kişilerle tanıştım!