Cemal Nar

Cemal Nar

Üç Ayrılmaz Hakikat

Üç Ayrılmaz Hakikat

Medeni bir varlık olan insanın, yaşadığı toplum içinde belirleyici ve düzenleyici yasalar olmadan da yaşayabileceğini söylemek, akıl dışılıktır, bu bir. 

Bir İslam toplumunda, İslamî yasaların dışında, başka yasaların müslümanlara uygulanabileceğini söylemek, İslam dışılıktır, bu iki.

 


İslam'ın kaynakları ortada iken buna itiraz da cahiliyettir, yabi bilgisizlik ve inkardır, bu da üç.

 



Ne var ki zaman zaman bu bilgisizlik ve akıl dışılığı önermiş insanlar çıkmıştır içimizden. İçimizden diyorum, çünkü dışımızdan bunu seslendirenler çoktur. Batı düşüncesinin temelinde bu laik ve seküler düşünce vardır. Dışımızda bunlar elbette olacaktır. Onların varlığı bizce normaldir, anlaşılırdır. Bir yerde bizi gayrete getirmesi ve bilimsel çabalara yöneltmesi bakımından belki faydalıdır da. 

 


Ama içimizden birilerinin, İslam'a bu kadar yabancılaşması, doğrusu üzücüdür. İşte bunu görmek bizi kahrediyor.



 

Bunların ilk ve en büyük temsilcisi, herhalde "el-İslam ve Usülü'l Hüküm" kitabının yazarı Ali Abdürrezzaktır. Bu kitabı Ömer Rıza Doğrul, "İslamiyet ve Hükümet" adıyla tercüme etmiştir. Kitabın Yazarı ve içindeki fikirlerin serdi, reddi ve karşı görüşleri içeren eserler hakkında geniş bilgi için Hayrettin Karaman’ın “İslamın Işığında Günün Meseleleri” kitabına bakılabilir. (3/201-211.)



  

Baştan sona ele alınarak bütün yanlış fikirleri birçok yazar tarafından da çürütülen bu kişinin bütün iddiaları, iki çürük temele dayandırılmıştır: 

 

1-İslam, Ruhsal ve bireysel bir inanç örgüsünden başka bir şey değildir; dünya, hayat, devlet, yönetim, toplum ve toplumsal ilişkilerle hiçbir ilgisi yoktur.

2-Allah Rasulü'nün ölümü ile hem risalet, hem de devlet başkanlığı sona ermiştir. İster risaletinde, ister devlet başkanlığında hiç kimse onun yerine geçemez, ona halife olamaz.(Kaynaklar ve fikirlerinin çürütülmesi için bkz. M.Ziyauddin Rayyıs,  s. 202 vd; H.Karaman, age. 3/201-211.)  

 

Dün O "asla, asla… ortada ne yönetim, ne devlet, ne yürütme, ne de siyasal eğilimler yoktur. Bunlar, hiçbir zaman olmamıştır" derken, bugün "Allah, dünyayı yarattıysa yarattı. Artık –haşa- çeksin elini dünyamızdan. Biz, kendi yönetimimizi, kendi yasalarımızla yaparız" diyen inkarcılardan acaba ne farkı kalmıştır?

Hem bu sesler bir yerden kulağınıza çalmıyor mu? “Laiklik” ve “sekülerizm” adına bu ülkede de benzer çatlak sesler ne kadar çıkıyor değil mi?

 


Çok merak ediyoruz, bunlar Allah Teâlâ’ya inanıyorlar mı?

İnanıyorlarsa acaba o Allah Kur’an’da bize kendini tanıtan Allah mı?

Bu önemlidir.



Çünkü her “tanrı” denilen mahluk, bizim inandığımız Allah değildir.

Gerekçesi mi?

Gelecek yazıda inşallah.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi