Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Ermeni olmak

Ermeni olmak

“Ermeni olmak kötü bir şey midir?”


Bu soru Hırant Dink’in öldürülmesi olayında da sorulmuştu.


“Ermeni kötü müdür?”


Bu kez aynı soru, AK Partili bir milletvekilinin PKK’lılardan söz ederken kullandığı “Bunlar Ermeni dönmesi” ifadesi üzerine gündeme geldi.


Haklı olarak sordular: “Ermeni olmak kötü bir şey midir?”


Elbette değildir.


Zaten hiç kimse kendi soyunu-sopunu seçemez. Bu bakımdan soy-sop üzerine spekülasyon yapmayı son derece anlamsız bulurum. Ne var ki “ırkçı eğitim” bu basit gerçeği bile görmemizi engelliyor. Ne kadar “ırkçı” olmadığımızı savunursak savunalım, kızdığımız ve kontrolü hafiften kaybettiğimiz an, eğitim esnasında yapılan kana dayalı telkinler hortlayıveriyor.


İfade etmeliyim ki, hepimiz ırkçı telkinler altında yetiştirildik. Daha mini minnacıkken, “Türk’üm, doğruyum, çalışkanım” diye bizi bize övdürdüler...


“Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur” şeklinde kana dayalı ırkçılık propagandası yaptılar...


Sonunda “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye bas bas bağırttılar...


Bizim Başöğretmen Hikmet Bey, olur olmaz vakitlerde Türklüğü yüceltir (oysa biz Laz çocuklardık), diğer ırkları yerin dibine batırırdı.


“Ne mutlu Türk’üm diyene” diye bağırırken, ciğeri yerinden kopmayanı da haşlardı.


“Sen ne biçim Türk’sün, Türk çocuğu böyle mi bağırır?”


O kadar ki, Türklüğün bangır bangır bağırmaktan ibaret olduğunu zannederdim.


Bir gün arkadaşlarımdan birine öyle bir köpürdü ki, “Ermeni soyu musun nesin?” diye azarladı.


“Ermeni” olmanın “kötü bir şey” olduğunu ilk kez o gün duydum. Bu yanlışı düzeltmek için ise yıllarca kendimle boğuştum.


Evet yanlış...


Ama bu algı tümden sebepsiz değil. Kaynağında tarihsel olaylar var. Ermeni çetecilerden bu millet çok çekti. “Millet-i sadıka” (sadık millet) diyerek bağrımıza bastığımız Ermeniler dış tahriklere kapılıp ilk fırsatta ayaklandılar ve kendi komşularını (Türk komşularını) kestiler...


Sonra biz aynı karşılığı verdik...


Karşılıklı olarak büyük acılar yaşadık.


Gerçi geçmişte yaşananlardan bugün yaşayanları sorumlu tutmak mümkün değil, ama anonim hafıza, çok da farkında olmadan, geçmişi geleceğe taşıyor.


Tarihin tortularından kolay kolay kurtulamıyoruz.


Bu durum Ermenilere mahsus da değil kuşkusuz: Dindaşımız Araplar bile nasibini aldı. Özellikle cumhuriyet döneminde öylesine bir “anti-Arap” propagandası yapıldı ki, etkilenmemek mümkün değildi...


Etkilendik...


Etkilendiğimiz için de, Arapları aşağılayan bir sürü lâf (böyle bir şeye “söz” demek caiz değil, çünkü “söz”ün kıymeti ve haysiyeti var) uydurduk...


“Arap saçı”, “Anladıysam (ya da “yalan söylüyorsam”) Arap olayım”, “Ne Arab’ın yüzü ne Şam’ın şekeri”, “Arap eli öpmekle dudak kararmaz”, “Ahşaptan maşa, Araptan paşa olmaz” gibi saçma-sapan sözler, bu propagandanın parçalarıdır.


Bu yüzden Ermeni vatandaşlarımız alınmasın. Herkes de kendine çekidüzen versin...


Irkçılığın lüzumu yok!


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi