Gençleri ne kadar tanıyorsunuz? 2
Dünkü yazımda gençlere sorduğum beş sorudan biri de evlilikle ilgili düşünceleriydi. Bu soruya verdikleri cevap ise oldukça ilginç: "Ağrısız dişimizi çektiremeyiz, zaten istediğimiz kızla gezip tozuyoruz evlenmeye ne gerek var. Hem evlenince her şey bitiyor özgürlüğün elinden gidiyor, kendini bir esir gibi hissediyorsun.." diyor gençler... Görüldüğü üzere çocuklarımız evliliği bir esaret olarak görüyor ve evlendikleri takdirde özgür olamayacaklarına inanıyorlar. Bunda ailelerin de büyük etkisi var tabi. Onlar, çocuğum özgürlüğünü yaşasın, hele biraz daha para kazansın diyor ve bu konuda genci destekliyorlar. Ancak evlilik geciktikçe gençlerde zinaya bulaşma eğilimi artıyor. Evliliğin getirdiği sorumlulukları kendisi için meşakket olarak gören genç, istediği gibi gezip tozmayı, para harcamayı, kız arkadaşlarıyla beyhude bir hayat tüketmeyi özgürlük olarak tanımlıyor ve kendini böyle bir hayata kurguluyor.
Babaları tarafından zorla evlendirilen çocuk gelinlerin sorunları sıklıkla dile getirilir. Siyasi ve sosyal çevreler konuyla ilgili değerlendirmelerini yaparlar ve çözüm için önerilerde bulunurlar. Ancak özgürlüğümü yaşayacağım bahanesiyle evliliği erteleyen ve zinaye eğilim gösteren gençlerin sorunu hiçbir zaman gündeme gelmez. Aksine bu gençler evlilikten uzaklaştırılarak sorumsuzluğa özendirilir. Çünkü modern kültür bireye, özgürlüğünü yaşa, sorumluluktan kaç ve içinden ne geliyorsa onu yap" diyor. Üstelik medya aracılığıyla bu düşünce yayılıyor.
Özgürlük kavramı ise bugünün dünyasında en fazla istismar edilen ve içi boşaltılan bir kavramdır. Gençler, istediğimi yaparım, hiçbir sınır hiçbir kural tanımam anlayışıyla hareket ediyor ve bu futürsuzca davranışlarını da özgürlük olarak tarif ediyorlar. Oysa insan kendine ne kadar yaklaşırsa o kadar özgürleşir. Bu da Allah'ın koyduğu sınırlara riayet etmekle mümkündür. Yani insanın kendinden ve toplumdan kopması özgürlük değildir. Bir kişi, ancak insan olma yolunda ilerledikçe kendine döner ve özgürlüğünün farkına varabilir.
Bugünün gençleri, evliliği esaret olarak görüyor ve kaçıyorlar. Oysa insan ancak, farklı sosyal kimliklere sahip olduğu sürece hayatın anlamını kavrayabilir. Çünkü bu kimliklerin bizlere kazandıracağı bir takım erdemler vardır. Bunlar insan için bir zırh olduğu gibi toplumsal düzen bağlamında da bir denge unsurudur. İnsan kimliklerini kazandıkça toplumda edineceği sosyal etiketler de artar ve itibar kazanır. İnsanlık tarafından da yükselmeye başlar.
Yani eş olmak, baba olmak insan olmak ve bütün bunların da ötesinde kul olabilmek kişinin özgürleşmesini ve insanlığının bilincine varmasını sağlar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.