Dünya nüfusu ve müslüman nüfusu
Yazılı metinlerden öğrendiğimize göre dünyada ilk nüfus sayımını Sevgili peygamberimiz yaptırmıştır. Miladi 622 yılında yapılan bu sayımdan yedi yüz yıl sonra 14’ncü asırda İskandinavya’da nüfus sayımı yapılabilmiş.
Sevgili peygamberimizin Medine’ye hicretinin ilk yılında yaptığı işlerin başında Müslüman nüfusun sayımını yaptırmasıdır. (Buhari’nin Sahihi’nde Cihad bab 177, hadis no 2895’de sahabe sayısının bin beş yüz olduğu, bir rivayete göre altı yüz ile yedi yüz arasında olduğu bildirilirken, Müslim, İman bab 67, hadis 149’da altı yüz ile yedi yüz arasında olduğu haber veriliyor.)
Kafir sayısını öğrenmek yerine Müslüman sayısını öğrenmeyi tercih ediyor.
Sevgili peygamberimiz, Mekke’de İslam’ı yaymaya başladığında tek kişi idi.
Medine’ye hicret ettikten biraz sonra bir rivayete göre 1500 kişiye ulaşmış.
Mekke’nin fethi için gelen eli silah tutan sahabe sayısı on bin.
632 yılında yapılan veda hutbesini dinleyen sahabe sayısı yüz yirmi dört bin.
Vatikan’ın 2008 yılına ilişkin istatistiklerini hazırlayan Vatikan yetkilisi Vittorio Formenti, Vatikan gazetesi L’Osservatore Romano’ya verdiği demeçte, “Tarihte ilk kez, Müslümanların sayısı bizi geçti” demiş. Müslümanların şu anda dünya nüfusunun yüzde 19.2’sini, Katoliklerin ise küresel nüfusun yüzde 17.4’ünü oluşturduğunu kaydetmiş. Tabii ki bu sayım, Hıristiyan bakış açısına göre yapılmıştır.
Mesela, Doğu Türkistanlı Müslümanlar, kendi sayılarının yirmi beş milyon olduğunu söylerken çinliler bu rakamın yedi milyon olduğunu dünyaya duyururlar ve Vatikan da çinlilerin verdiği rakamı esas alır.
1927 tarihinde 13.648.270 olan Türkiye nüfusu 2007 sayımında 70.586.256 olarak tesbit edilir.
610 yılında bir tek sevgili peygamberimiz var iken bu gün bir buçuk milyarın üzerine çıkmış ve bütün dünya strateji uzmanlarına göre süratle yayılan din unvanını almış.
Dünyanın en siyaset bilmez milleti hangisi desem, Yahudi milleti aklınıza gelmez.
Evet, Yahudi milletidir.
Dünyanın en eski milletlerinden olmalarına rağmen nüfusu en az olan millettirler. Dünyanın her tarafındaki Yahudilerin toplamı 14 milyonmuş. Sayıları İspanyol çingenelerinin sayısına ulaşmıyor.
Altına, sermayeye olan aşırı hırsları (Bak: Bakara 96) onları kötü siyasete yöneltmiş ve her olayın arkasında kendilerinin kırılmasına sebep olmuşlar.
Osmanlı, aşiretten devlet çıkarmış.
Yahudiler, devlet iken çete haline gelmişler.
İsrail devletinin altı milyon altı yüz bin nüfusu içinde Müslümanların sayısı bir milyon civarında imiş. Yalnız 16 yaşın altındaki insan sayısında İsrail nüfusunun yüzde yirmi beşi Müslüman’mış.
Ortadoğu’yu çok iyi bilen bir yabancı gazeteci bana: “Eğer harp dursa ve iki taraftan da çatışma nedeniyle ölme olmasa, Filistin’e dünyanın öbür taraflarından Yahudi göçü de gerçekleşmezse otuz-kırk sene sonra nüfus politikasıyla Filistinliler kazanır” demişti.
“Niçin?” dediğimde: “İsrailli kadınlar kadınlıklarını yitirmişler, doğum yapmayı yük sayıyorlar.
Filistinli kadınlar ise doğum yapmayı ibadet sayıyorlar” diye cevap vermişti.
İki tarafta da yapılan istatistiklerde, Filistinli kadınlar çoğunlukla erkek çocuk doğururlarken, İsrailli kadınların kız çocuğu doğurdukları gözlenmektedir.
Biz, Medine’de hasta yatan Yahudi çocuğunu ziyaret eden bir peygamberin ümmeti olarak, iki tarafın da çocuklarının ölmemesi için eski teröristlerin, katillerin, katliamcıların demokrasi hırkasına sarılarak devlet başkanı olarak aynı katliamlarını sürdürmelerine karşıyız.(Hadis için bak: Buhari, Cenaiz, Hadis no 1276)
Sekiz defa haçlı seferleriyle Müslümanları yok edemeyen, dokuzuncusunu başlatan batı, doğum kontrolü haplarıyla Müslüman nüfusun önünü alamayınca şimdi kitle imha silahlarıyla katliam yaparak Müslümanlığın önünü almaya çalışıyor.
Bunda başarılı olacağını zannediyorlarsa aldanıyorlar.
Firavun bu yolu denedi, başarılı olamadı. İsrail oğullarının erkek evladını öldürürken Hz. Musa’yı bağrında besliyordu. (Bak: Bakara 49)
Dünyanın neresinde bir çocuk dünyaya gelse kendi çocuğumuz olmuş gibi sevinelim. “Müslüman nüfusu bir daha arttı” diyelim.
Sevgili Peygamberimizin Yemen’de Müslüman olan üveys el Karani’nin kokusunu aldığı gibi (Ahmed, Müsned 2/541) İngiltere’de Amerika’da veya Tanzanya’da Müslüman olanın kokusunu gözetleyelim.
Köpeğin leş kokusunu takip ettiği gibi kan, barut, gözyaşı, alın teri, çığlık peşinde gitmeyelim.
Düğün merasimlerinde “Bu gül gibi eşlerden Müslüman takviyesi gelecek” diye sevinelim.
Eli silahlı, cüzdanı dolarlı imansızları gördüğümüzde dikenler arasındaki gülün gelişini hayal edelim. Azer’lerden İbrahim’leri bekleyelim.
İngiltere nüfus idaresinin bir haberine göre dünyada en çok koyulan isimlerin en başında Muhammed ismi geliyormuş.
Google amcadan öğrendiğime göre Dünyaca ünlü Amerikan CBS kanalının internet sitesinde yayınlanan araştırma sonuçlarına göre İslam dini son yüzyılda dünya genelinde bütün kıtalarda yükselen değer olmuş.
CBS’te yayınlanan rakamlara göre 1900 yılında Afrika kıtasında yaşayan Müslümanların bütün kıtaya oranı yüzde 32 iken, 2000 yılında bu oran yüzde 40,5’e yükselmiş. Asya kıtasında ise Müslüman nüfus yüzde 16,3’ten yüzde 22,5’e yükselmiş. Avrupa’da da durum yükseliş yönünde. Buna göre 1900 yılında Avrupa’daki Müslüman oranı yüzde 2,3 iken aradan 100 yıl geçtikten sonra bu oran iki puan artarak yüzde 4,3’e yükselmiş.
Batılıların yaptığı araştırmaya göre dünyada yaşayan dinler ve insan sayısı:
1- Hıristiyanlık: 2.14 milyar
2- İslam: 1.3 milyar
3- Hinduizm: 781 milyon
4- Budizm: 324 milyon
5- Sihizm: 19 milyon
6- Yahudilik: 14 milyon imiş.
Yukarıda Doğu Türkistan nüfusundaki çelişkiyle doğrusunu bulmaya çalışırsak Müslümanların nüfusunun daha çok olduğunu görürüz.
Biz, sayıyı artırırken aklı başında, bilgili, bildiğiyle amel eden, haramı-helalı bilen, Allah’a kul olan, kula kul olmayan, örnek olarak sevgili peygamberimizi seçen, özgür ve kaliteli insan yetiştirmeye devam edelim.
Dünya Nüfus Günü olan her 11 Temmuz’da Müslümanların sayısının ve kalitesinin artması ümidi, azmi ve gayretiyle.