Savaş Tamtamlarının Seslerini Duyuyorum
UZUN yıllardan beri, "Türkiye İran savaşı bir felaket olur, bu savaş mutlaka önlenmelidir, iki ülke saldırmazlık paktı imzalamalıdır, ABD, AB ve İsrail böyle bir savaşı çok istiyor, Siyonist devlet başka türlü ayakta duramaz" mealinde yazılar kaleme aldım. Bundan on sene kadar önce bazı derin düşünceli çok bilmişler, alaylı tebessümlerle "Hiç böyle bir şey olur mu? İki ülkenin arasında hiçbir problem yok, niçin savaşsınlar..." diyorlardı.
Şu anda Suriye meselesi yüzünden Türkiye İran münasebetleri son derece gergindir. Savaş tamtamlarının seslerini duyar gibiyim.
Böyle bir savaş bir cinnet olur.
İran ile Irak bu cinnetin ilk perdesini sekiz yıl boyunca azamî kan ve başarı ile oynamışlardı.
1960'dan bu yana ordumuz iç siyasete karışmış, resmî ideolojinin partisi gibi hareket etmiştir.
Siyasete karışan, siyasîleşen ordular asıl hizmet ve vazifelerini ihmal ederler.
Ne Türkiye, ne İran savaşın yükünü kaldıramaz.
İsrail İran'a saldıracakmış. Savaş da bir ay sürecekmiş... Bir ay derler, bakarsınız seneler sürer. Nitekim İran Irak harbi sekiz yıl sürmüştü.
Henüz vakit varken, Türkiye ile İran saldırmazlık paktı imzalamalıdır.
İran İsrail ve Siyonizm aleyhtarı olarak gözüküyor ama orada da hayli Kripto Yahudi vardır.
Bizdeki Kriptolar ise beynimize, can damarımıza kadar sızmıştır.
Dindar Sünnîler ve dindar Şiîler arasında da Kripto vardır.
Onlar tiyatroculukta son derece başarılıdır.
Bir savaş Kemalist rejimin sonu olur ama Türkiyenin bütünlüğü de elden gider.
* (İkinci yazı)
Rüzgâr Eken Kasırga Biçer
NE bağırıyorsunuz öyle ciyak ciyak... Bırakın bu yaygaraları!.. Başımıza bunca bela afet niçin geliyor diye niçin şaşıyorsunuz aptal aptal...
Bunlar azdır size bize hepimize...
Kur'ana sırt çevirirsen... Peygamberin rehberliğini dolaylı olarak da olsa reddedersen... İslam kardeşliğinin yerine Moiz Kohen ırkçılığını getirirsen...
İsviçre Medenî Kanununu tercüme edip uygularsan...
Faşist İtalyan Ceza Kanununu...
İdeolojik Tevhid-i Tedrisat eğitimi ile Tevhidî eğitimi yasaklarsan...
Medaris-i İslamiyeyi kapatırsan...
Turuk-i aliye-i sûfiyeyi yasaklarsan...
Hani ne demişti biri: "Ben süt kardeşliği yoğurt kardeşliği tanımam..."
Öyle devrimler, öyle evrimler oldu ki, zina suç olmaktan çıktı.
Memleket bir meyhane-i kübrâya döndü...
Doksan yılda milyonla mürted...
TC yasal ve resmî fahişelik belgeleriyle vücutlarını satan karılar.
Fuhuştan KDV ve gelir vergisi alan bir rejim...
Bu rezalete hiç ses çıkarmayan başı açık ve başı kapalı Feministler...
Genelevler imparatoriçesi Madam İkinci Matild Manokyana devlet töreniyle ödül verilmesi...
Manokyanın Atatürk akrostişli manzumesi...
Alkışlar... Üzüm gibi gözler memnuniyetten süzüm süzüm...
Al sana yağmur gibi yağan belalar... Afetler... Su baskınları... Zelzeleler... Terör... Kan, gözyaşı...
Yurtta sulh cihanda sulh... Beş bir terörist ile başa çıkamayan (......)
Her gün şehitler... Her gün kan... Her gün feryat...
Şehitler içinde niçin bir tek kodaman zade, büyük zengin zade yok?..
Dinsizlik çeşmesinden bir katre su içenin başı bir daha bela ve afet yağmurundan kurtulamazmış...
Bela, musibet ve afetler sadece dinsizlerin ve kötülerin üzerine değil, onları önlemeye çalışmayanların, onları durdurmayanların da başına yağmur gibi, dolu gibi yağarmış...
Ah gafil Müslümanlar!.. Niçin şaşıyorsunuz bu olup bitenlere... Namazı yitiren, şehvetlerine uyanlar sizler değil misiniz?
Futbol kulübü tutar gibi cemaat, hizip, fırka, tarikat holiganlığı ve militanlığı yapanlar sizler değil misiniz?
Niçin başımıza bunlar geliyormuş... Sen oğlunu subay, öğretmen, din hizmetlisi yapmazsan elbette gelir.
Sen emr-i mâruf ve nehy-i münker yapmasan gökten başına kokulu güller düşecek değil a...
Allah sana Kur'anında Resulüme itaat edin, o size ne getirdiyse, ne emrettiyse, neyi yasakladıysa ona uyan dememiş miydi? Biz bu emre uyduk mu?
Nice Müslüman karısı ve kızı guguruklu deve hörgücü gibi şeytanî tesettüre büründüler, sesimizi çıkartmadık...
Mübarek Ramazanlarda beş yıldızlı içkili fısklı fücurlu lüks hotellerde muhteşem iftarlar verildi. Mönü mü? Sayayım: Papaz çorbası, haham yahnisi, patrik tatlısı, monsenyör dondurması, zangoç salatası... Al sana afet, al sana musibet, al sana zelzele...
Devletimiz yıkılmak isteniyor, güneydoğumuzda ateşli ve kanlı bir savaş sürüyor, her gün yeni şehitler, anneler nasıl ağlıyor bir bilseniz... Bunlar hep fakir fukara anneler... Biz Müslümanların büyük kısmı hâlâ gaflet içinde.
Aman klima cihazları püfür püfür çalışsın, serinlesin cemaat... Geçen Ramazanda bizim cemaatin iftarı mı daha görkemli oldu, sizin cemaatin mi?..
Bağır müezzinim bağır hoparlörler inlesin...
Cami bahçelerindeki WC'ler, men WC, women WC... Yestehlemek one lira!.. Müslim, gayr-i müslim, başıbozuk, sivil, asker, turist fark etmez... Sadece one lira...
Camiye yardım camiye yardım... Niçin makbuzsuz yardım toplanıyor? Makbuz kıtlığına kıran mı girdi?
Şehitler... Ramazan eğlenceleri ve etkinlikleri... Ramazan şenlikleri... Kutsal ayda Ramazan fasılları... Beyoğlunda bir yar sevdim...
Ramazanda en çok sorulan soru: Sakız çiğnemek orucu bozar mı?..
Şehitler "Yandım anam.." diye haykırıyor...
Şehit anneleri tabutların yanında acıdan bayılıyor...
Muhteşem iftar ziyafetleri...
Muhteşem lüks beş yıldızlı Zam Zam Towerli umreler...
Açık büfe yemeklerin yarısı çöpe atılıyor...
Müslümanlar çok ilerliyor...
Benim şeyhim senin şeyhini döver...
Zekatları fakirlere ve yoksullara değil bizim derneğe ve cemaate ver...
Hocalar, Hocaefendiler, Üstadlar, Müstadlar, Pabucu büyükler, bin tane Gavs... Ne kadar çok gavs var!.. Bir devirde bir tek gavs olurmuş, bunlar nereden çıktı... Cerru yecurru... Bizansın Yeşilleriyle Mavileri gibi...
Büyük kazanda fitne ve fesat çorbası kaynıyor... Fazlurrahmancılar... Rafizîler... Necdîler... Türbelere gidenler müşrik olur, kafir olurmuş... Kemalist ilahiyatçılar... Allah Allah, Kemalist ilahiyatçı nasıl oluyor?.. Reformcular... Değişimciler... Yenilikçiler... Hadîsleri AB ve Feminizme göre ayıklama mezhebi...
Lüks iftarda, sadece iftariye giriş tabağında on beş çeşit peynir, zeytin, reçel, bal, yağ, kaymak, dolma küçük börek varmış. Kur'an ve Sünnet israfı, ziyanı, ihtişamı yasak etmiş, ne yazar...
Bir grup Müslümanın Mi'rac kandilindeki konserine gitmiştim. Bir kısmı başı açık genç kızlar erkeklere ilahî okumuştu.
Sen Yehud ve Nasara da ehl-i necat ve ehl-i Cennet dersen başına elbette rahmet yağmuru yağmaz, baran-ı bela yağar, saika iner tepene saika...
Hakkın var Hacı Muhallebi bey, Türkiye Müslümanlarının durumu pek iyi, geleceği pek parlak...
Beş yıldızlı lüks restoranda çok yemişsin, aman dikkat et, çatlamayasın...
Hava bunaltıcı sıcak, camide klimalar püfür püfür, niçin namaza gitmiyor, cemaate katılmıyorsun?
* (Üçüncü yazı)
İsmail Özdoğan Bey Vefat Etti
UZUN yıllar boyunca millî ve islamî kültürümüze hizmet vermiş olan Enderun Kitabevi sahibi, kadim ve aziz dostum, kültürlü ve edepli Müslüman İsmail Özdoğan beyefendi rahmet-i Rahman'a kavuşmuştur. Cenazesi yarın öğle namazından sonra (Perşembe) Karacaahmet kabristanındaki Şakirin Camiinden kaldırılarak toprağa verilecektir. Merhum, İslam'ı yaşayan ve aile fertlerine de yaşatan örnek ve temiz bir zattı. Cenab-ı Hak'tan bağışlamasını ve rahmetiyle muamele buyurmasını niyaz ederim. (Merhum hakkında ayrıca yazacağım.)