Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Emevi Camii’nde buluşacaklar!

Emevi Camii’nde buluşacaklar!

Suriye’de sancı büyük, doğum da büyük olacak.
Doğum, sancının büyüklüğü nispetinde gerçekleşir.
Akıbetlerini bilenler doğumu geciktirmeye çalışıyorlar.
Lakin zorlaştırdıkça etkisi daha da ağırlayacak
ve engellemeye çalışanları boğacaktır. Özellikle
İran-İsrail, Rusya ve Çin cepheleri Suriye’deki doğumdan
sonra büyük zararlara uğrayacaklardır.
Lübnan’dan Irak’a kadar Tahran cephesi ve ekseni
sarsılacaktır. Zira bu cephe 30 yıldır ‘Kudüs adına’
İsrail ile değil Müslümanlarla boğuşmaktadır.
Bilanço ortadadır. Derdi Pers imparatorluğu ve
Şiiliği yaymaktır. Onun ötesinde bir hedefi yoktur.
Hadislerde belirtildiği gibi Camii Emevi’nin özgürlüğüne
kavuşturulmasından sonra Şam’da tezatsız
ve asude bir cephe ve mevsim doğacak ve fitne ortamı
sona erecektir. İslami cephe dostunu düşmanını
tanıyacak ve küfür ve iman fustatı (kampı) tamamen
birbirinden ayrışacaktır. Fatimi kampının aradan
çekilmesiyle birlikte Salahaddin kampı tam
zuhur edecek ve bu kamp İsrail’in sonunu getirecektir.
Arap Baharı Suriye ile taçlanınca bu vaat
gerçekleşme yoluna girecektir. Bundan dolayı hem
İsrail hem de İran’ın B planı Esat sonrasında
Suriye’nin tarumar olması ve iç savaşa gömülmesi
ve mümkünse bir Nuseyri devletinin kurulmasıdır.
Onlar açısından Kürt devletinin kurulmasında veya
yayılmasında da bir beis yoktur (http://www.arabnews.
com/iran%E2%80%99s-plan-b-syria).
‘Direniş edebiyatı’ olmasaydı İran mezhepçi projesini
İslam alemine nasıl pazarlayabilirdi? İmkanı var
mı? Suriye olmasaydı kimileri İran’ın mezhepçi veya
sekterist (taifi) projesini tam olarak anlayamayacaktı.
Kendilerini direniş edebiyatıyla avutanlar
ve kandıranlar hala bu gerçeği anlamamak için
direniyorlar. Onlar açısından ortada bir direniş
varsa bu hakikate karşı bir direniştir.
¥
Başbakan Erdoğan son konuşmalarından birisinde
Emevi Camii’nde buluşma rüyasına temas ederek
gönüllere su serpti. Suriye devriminin anlamı
budur. Nebil Ivadi gibi alimlere göre bu buluşma
Mesih Aleyhisselamın nüzülünün ayet ve işaretlerinden
birisidir. Arap dünyasında büyük yankı uyandıran
konuşmasında Başbakan Erdoğan muhalefetin
Suriye konusundaki ayak çelmeleri karşısında
şöyle seslenmiştir: “İnşaallah yakında Camii
Emevi’de buluşacak ve orada namaz kılacağız.
Salahaddin Eyyübi’nin kabrini ziyaret edecek ve ona
Fatihalar göndereceğiz. Bilal-ı Habeşi’nin kabrini
ziyaret edecek, Süleymaniye Külliyesinde soluklanacağız.
Hicaz Demiryolu İstasyonunda tarihi yeniden
geleceğe bağlayacağız. Suriyeli kardeşlerimizle
birlikte bugüne ve zafere şükredeceğiz...”
Başbakan tam böyle değil ama bu mealde konuşuyor.
Bu konuşma Araplarda coşku seline dönüşüyor.
Neredeyse bütün gazeteler ve haber siteleri
haberi görmüş ve yorumlu yorumsuz değerlendirmişlerdir.
Arap Baharı Türkiye’nin zeminini güçlendirmiştir.
Kimileri kıskandığından ve çekememezliğinden
bu baharı bize zehir haline getirmek istiyor.
Halbuki ayak sürüyerek, kariyerleriyle ve gelecekleriyle
kumar oynuyorlar. Arap Baharı Beşşar ve ortaklarını
çiğneyip geçecek ve yoluna devam edecektir.
Zira ilahi nefhalı bir harekettir. Tarihi yeniden
harekete geçirmiştir.
¥
Camii Emevi’de özgür namaz kılma rüyasını gören
sadece Başbakan Erdoğan değil. Müminlerin
ortak rüyasıdır. Ali Ulvi Kurucu merhumun ifadesiyle:
“Ey gençler, sizler benim kabul olan dualarım,
gerçekleşen rüyalarımsınız” mealindedir. Bu rüyayı
görenlerden birisi de Süleyman el Cebilan isimli davetçidir
ve yakında izni ilahi ile Beşşar’ın saraylarında
namaz kılacağını müjdelemiştir. El Cebilan,
Nebil Ivadı ile birlikte Beşşar’ın saraylarında namaz
kılacağını söylerken Nebil Ivadı da ‘inşaallah
muvahhitlerle birlikte Camii Emevi’de namaz
kılacak ve hutbe okuyacağım” demektedir.
Müminler Emevi Camii’nde özgür namaz kılmaya
hasretler. Cenab-ı Hak Suriyeli zalimlerden yatıklarının
hesabını soracaktır. Nebil Ivadı, Suriye elçiliklerinin
sanki işgal ülkelerinin yüksek komiserleri gibi
bazı ülkelere baskı yaptıklarını ve haktan ve hakikatten
yana vaizleri susturduklarını hatırlatıyor.
Bunlardan birisi bizzat kendisi. Suriye’nin
Kuveyt’teki büyük elçisinin baskıları sonucu birkaç
defa hitabetten menedilmiştir. Daha önce aynısını
Ahmet Kattan hakkında Amerikalılar yapmıştır.
Amerikalılarla aynı naneyi yemesine rağmen nedense
Beşşar ve çetesi direnişçi oluyorlar! Hak
sesleri iskat etmede üzerlerine yok. Lakin yağma
Hasan’ın böreği dönemi bitiyor. Suriye rejimi ve
patronları artık İslam aleminde eskisi gibi cirit atamayacaklar.
Suriye halkı şimdi bunun bedelini ödüyor.
Bazıları rüyalarında, zaferden sonra Adnan
Arur’un da Suriye’ye geldiği ve muzaffer taife tarafından
karşılandığını görüyor. Adnan Arur biraz
Mısırlı Yusuf Bedri’yi çağrıştırıyor. Tartışmalı bir isim.
Lakin gam değil. Suriye’deki muhalefetin
İslami karakteriyle en fazla meşgul ve rahatsız olanlardan
birisi Lavrov. Adnan Ferzat isimli yazar
Lavrov’un Suriye’deki sayısı belli olmayan istihbarat
şubelerinden birisinde misafir edilmesi veya uğraması
halinde Adnan Arur’u bile katlayarak dışarı
çıkacağına behse girmektedir. Bu durumda Şiilere
ve azınlıklara arka çıkan ve bu yüzden ‘ayetullah
Lavrov’ lakabı verilen Rus Dışişleri Bakanı olur mu
size ‘Sergei Arur!’ Hiç belli olmaz.
Bütün bunların ötesinde bir gerçek varsa o da
Suriye zaferinin vaat edilmiş bir zafer olduğudur.
Uzadıkça karşı cephenin muhtemel ve potansiyel
kayıpları artıyor. Allah’ın emri daima galiptir lakin insanların
çoğunluğu bunu idrak etmez. Önemli olan
batılın kemiyeti değil, hakkın niteliğidir.
Emevi Camii müminleri bekliyor. Bu buluşma
inşaallah asrın buluşması, arz ile semanın yeniden
kavuşması olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
60 Yorum
Mustafa Özcan Arşivi