Okullar açıldı
Babalar genelde, çocuğu kulağından tutar...
Anneler ise elinden...
Doğru olan çocuğun yüreğine girip, yüreğinden tutmaktır...
Siz siz olun çocuklarınızı yüreklerinden tutun!
Ama bunun için donanım şart...
Donanım kazanmak için de her anne ve babanın hangi yaşta olurlarsa olsunlar, kendilerini eğitmeleri gerekir.
Fatih Sultan Mehmed, Bizansı fethetmeyi kafasına koyduktan sonra, korkunç bir hazırlık devresi geçirdi. Bir taraftan yüksek kuleler inşa ettirip deri ile kaplattı, bir taraftan surlarda gedikler açabilecek güçte toplar döktürdü, bir taraftan kendini ve ordusunu eğitti...
Fetihten sonra katıldığı ilk divan toplantısında ise, fethettiği şehirle değil, Ak Şemsüddinle övündüğünü söyledi:
Bu ferah ki bende görürsüz; yalnız bir kala fethünden değildür. Ak Şemsüddin gibi bir pîr-i azizin, benum zamanımda olduğuna övünürüm dedi.
Fatihe göre, insan, İstanbuldan daha değerliydi.
Biz çocuklarımıza ne kadar değer veriyoruz?
Ve önce dersler, sonra da hayat karşısında yenik düşmemeleri için ne yapıyoruz?
Direnmeyi öğretemezsek, başarmayı hayal edemez.
Çünkü her başarı sabır ve bedel ister.
Edison ampulü yakıncaya kadar, bir rivayete göre, yirmi bin civarında deney yapmış (binden yirmi bine kadar rivayet var)...
Bu uğurda yalnızca vaktini değil, şöhretini ve servetini de riske atmış...
Herhalde insan ampulden daha kıymetlidir. Öyleyse neden bir insanın ampulü yakmak için harcadığı zamanı çocuklarımızı kazanmak için harcamıyoruz...
Neden çocuklarımızın yüreğine, gerekiyorsa yirmi bin sefer yapmayı göze almıyoruz?
Nepal asıllı ünlü İngiliz dağcı George Mallory, Everest Tepesine tırmanmayı kafasına koyduğunda, takvimler 8 Haziran 1924ü gösteriyordu...
O tarihe kadar hiçbir dağcı Everest Tepesine tırmanmamış, hatta tırmanmayı hayal bile etmemişti.
Mallory tırmanmaya niyetlenen ilk dağcıdır.
Önce müthiş bir hazırlık devresi yaşadı... Kendini çok zorladı. Çok büyük bir çaba harcadı...
Sonra da Evereste tırmandı.
Niye dağa tırmanmak istediği sorulduğunda, Mallory, tek cümleden ibaret bir cevap vermişti: Çünkü dağ orada!
Dağ orada, evet, çocuklarımız ise burada, yanı başımızda...
Çocuklarımızın gönlünü fethetmek, herhangi bir dağı fethetmekten daha önemli değil midir?..
Önemliyse neden daha iyi anne ve baba olmak için emek harcamıyoruz, bize yeni donanımlar kazandıracak eserlere eğilmiyoruz, kendimizi yetiştirmeye çalışmıyoruz?
Oysa çocuklarımızı ifsat etmeye çalışan şer odakları gece-gündüz çalışıyor. Uyuşturucu tüccarları okul önlerinde karargâh kurup, yüreklerimizi (çocuklarımızı) avlıyorlar.
Okullar açıldı diye her şey gül gülistan olmadı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.