Fütüvvet Tâlimatnâmesi
Birinci Madde: Sahih Ehl-i Sünnet ve Cemaat itikadına sahip olmak, Allah'ı kemâl sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh bilmek, inanç konusunda İmam-ı Eşarî'ye yahut İmam-ı Maturidî'ye bağlı olmak.
2. Kendisini kurtaracak kadar yeterli ve sahih ilmihal ve İslam ahlakı bilgisine sahip olmak, bu bilgileri hiç unutmamak şartıyla ezberlemek ve hayata uygulamak.
3. İslâm diniyle ilgili bilgileri, Resulullah'a (salat ve selam olsun ona) ulaşan kopuksuz sahih silsilelere ve icazetlere sahip gerçek ulema ve fukahadan öğrenmek. Bidatçilerden din bilgisi öğrenmemek.
4. Sahih ve kopuksuz bir icâzetle Resulullah Efendimize irtibatlı ve biatli bir mürşid-i kâmile bağlanmak ve onun öğütlerini dinleyip yerine getirmek.
5. Beş vakit namazı kılmak. Farz namazları şer'î bir özrü olmadığı zaman cemaatle eda etmek.
6. Rab olarak Allahü Teala hazretlerinden, din olarak İslâm'dan, Nebi olarak Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi vesellem'den, Kitab olarak Kur'an-ı Kerim'den, Şeriat olarak İslam Şeriatı'ndan râzı ve hoşnut olmak.
7. İslâm, Kur'an, Peygamber, Selef-i Sâlihin, Sâdat-i Kirâm, Evliyaullâh ahlâkı ile ahlaklı olmak.
8. Zahid olmak, ihtiyaçlarını çoğaltmamak. Mütevâzı ve kanaatli bir hayat sürmek.
9. Lüksten, israftan, aşırı tüketimden, aşırı konfordan uzak durmak.
10. Paylaşma ve infak ahlâkına sahip olmak.
11. İnsanların gizli ayıp, günah, kusur ve çirkin hallerini tecessüs edip araştırmamak; gizli günahlara ve ayıplara karşı karanlık gece gibi olmak.
12. Dükkan ve işyeri sahibi ise Cuma ezanından Cuma namazının bitimine kadar işyerini kapatmak, ticaretini durdurmak.
13. Başkalarının karılarına, kızlarına, eşlerine, analarına kötü gözle bakmamak, göz zinası yapmamak.
14. Riba ve faize bulaşmamak.
15. Haram ve şüpheli kazançlardan ve yiyeceklerden çekinmek.
16. Nefsine pâye vermemek, kendisini Müslümanların derece ve rütbe itibariyle en hakiri olarak görmek.
17. Ben kelimesini mümkün olduğu kadar az kullanmak, hattâ hiç kullanmamak.
18. Nefs derecesi ve rütbesi, nefs-i levvâme'nin altına düşmemek.
19. Zekâtı Kur'an a, Sünnete, Şeriata, fıkha uygun olarak hakiki şahıslara temlik etmek suretiyle vermek; zekat uğrularına vermemek, kaptırmamak.
20. Ümmet şuuruna sahip olmak; cemaat, tarikat, hizip, fırka asabiyet ve militanlığına kapılmamak.
21. Kötülükleri iyilikle uzaklaştırmak.
22. Komşularının meleği olmak.
23. Nefsiyle büyük cihat yapmak.
24. Yaptığı bütün işlerde öncelikle Allah'ın ve Resulü'nün rızasını düşünmek ve ona göre hareket etmek.
25. Müslümanlar arasında üstünlüğün takva ile, takvanın da ilim, irfan, firaset, zühd ile olduğunu bilmek.
26. Nafile ibadetleri kimseye göstermemek, söylememek, bunlarla övünmemek.
27. Din büyüklerini, muhterem kişileri, şeyhleri erbâb hâline getirip putlaştırmamak.
28. Parayı kenz etmemek. (Hiçbir işe yaramaz şekilde biriktirmemek, depolamamak, istiflememek.)
29. Devamlı havf ve reca arasında bulunmak. (Ne yüzde yüz ümit, ne yüzde yüz ümitsizlik.)
30. İbadetlerini, sâlih amellerini, hayr ve hasenatını vesile olarak düşünmek, kendisini sadece Allah'ın lütuf ve kereminin kurtarabileceğini bilmek.
31. Çocuklarını dünyaya, paraya, şöhrete, ikbâle, zengin olmaya, lüks bir hayat sürmeye yönlendirmeyecek; Allah rızasını kazanmaya ve hayırlı hizmetlere yönlendirecek.
32. Mesken, yazlık, otomobil, mobilya, beyaz eşya, cep telefonu gibi ihtiyaçlarda en lüksüne kaçmayacak, orta halli olacak.
33. Zararı faydasından bin kat fazla olan şeytanî, deccâli, tağutî,nârî cihaz ve aletleri evine sokmayacak.
34. Allah'ın ve Resûl'ünün razı olmadığı; Kur'an a, Sünnet'e ve Şeriat'a aykırı düzen ve sistemleri beğenmeyecek, onları övmeyecek.
35. On yaşından itibaren çocuklarına namaz kıldıracak, büluğa ermelerinden sonra namaz konusunda zecr edecek.
36. Ehl-i dünya olmayacak, dünyevileşmeyecek.
37. İslâm'dan başka, Allah katında başka hak din olmadığı zaruri inancından kıl kadar ayrılmayacak; batıl dinlere İbrahimî hak dindir demeyecek.
38. Küfür sözlerinden, küfür alametlerinden uzak duracak.
39. Ehl-i Sünnet Müslümanları arasında meşrep ayrımı yapmayacak. Bir fıkıh mezhebine bağlı olacak ama mezhepçilik yapmayacak. Bir tarikata mensup olacak ama tarikatçılık yapmayacak, her türlü ayrımcılıktan ve ırkçılıktan uzak duracak.
40. Kendisi Türk ise sâlih bir Kürdü, fâsık bir Türk'e; Kürt ise salih bir Türk'ü, fâsık bir Kürd'e tercih edecek.
41. Zamanındaki imamı, emirü'l müminîni tanıyorsa ona biat ve itaat edecek; tanımıyorsa gıyâben biat ve itaat edecek.
42. Dünyada kendisini bir yolcu gibi bilecek, ahirete hazırlanacak, azık toplayacak.
43. En hayırlı ticaretin Allah ile yapılan ticaret olduğunu bilecek. (Zekât, sadaka, hayır hasenat)
44. Her türlü din ve mukaddesat sömürüsünden ateşten kaçtığı gibi kaçacak, din sömürüsünü kadın satmaktan, eşkıyalık yapmaktan, adam öldürmekten, anasıyla zina etmekten daha kötü bilecek.
45. Allah'ın ve Resûlü'nün koyduğu kesin/muhkem hükümlere tâbi olacak, onlara aykırı hükümleri kabul etmeyecek.
46. Yaratana isyan konusunda yaratıklara itaat etmeyecek.
47. Dükkan işletiyorsa sabahleyin siftah yapınca ikinci müşteriyi siftah yapmamış komşu dükkana gönderecek.
48. Küfürden, şirkten, nifâktan razı olmayacak, küfre rızanın küfür olduğunu bilecek.
49. Bir delikten çıkan yılan tarafından ikinci defa sokulmayacak.
50. Allah ile olan bütün işlerinde ihlaslı, yaratıklarla olan işlerinde adaletli, insaflı, mürüvvetli olacak.
* (İkinci yazı)
Bir Okuyucu Mektubu
Esselâmu aleykum ve rahmetullah ve berekâtuh...
Bundan bir müddet önce zât-ı âlinize Beyazıd kitap fuarında müracaat ederek,"Namazı Dosdoğru Kılmak" adındaki kitabınızı almış, sizinle hatıra fotoğrafı çektirmiş ve biraz hasbihal etmiştik.
Öncelikle almış olduğum adı geçen eserinizi çok kısa bir zamanda okudum. Şimdiye kadar namazla alakalı birçok kitap okumama rağmen; cemaatle namazın önemine binaen "Nimet-i İslam" isimli kitaptan, adı geçen eserinize alıntı yapmış olduğunuz mevzuları ilk defa duydum.
Benim bildiğim: Cemaatle namazın tek başına kılınan namaza nazaran 27 derece daha sevaplı olduğu idi. Bundan dolayı cemaate giden 27 derece sevap alır, cemaate gitmeyen bir dereceyle yetinir diye düşünürdüm ve cemaatle namaz kılmanın mecburi bir vazife olduğunu bilmezdim.
Okumuş olduğum kitabınızdan öğrendim ki:
* Cemaatle namaz kılmak, sabah namazının sünnetinden daha kuvvetli, vâcibe yakın bir sünnet-i müekkede-i 'ayn imiş,
* Sünnet-i müekkedeler; sünnet-i müekkede-i 'ayn ve sünnet-i müekkede-i kifaye olmak üzere ikiye ayrılırmış,
* İslam nizamında tekbiri ula'ya yetişemeyene 3 gün, cemaate yetişemeyene ise 7 gün taziyeye giderlermiş,
* Cemaati terk etmek günahmış ve İslam nizamında cezası olduğu gibi cemaati terk eden Padişah da olsa şahitliği kabul edilmezmiş,
* Cemaati terk etmektense, bid'at sahibi bir imamın arkasında dahi olsa cemaatle namaz kılmak gerekirmiş (Bid'atı küfre sebebiyet vermemek şartıyla)...
Fitne ve fesadın yaygınlaştığı, ehli sünnet ve cemaat alimlerinin zindanlara atılarak itikadı bozuk kişilerin tepelere çıkartıldığı, zinanın suç olmaktan çıktığı, domuzun kasaplık hayvan kodeksine uygun hale getirildiği, eşcinsel evliliklere müsaade edildiği, bir emniyet müdürünün 'alenen fuhuş yapılıyor ve müdahale edemiyoruz' diyerek feryat ettiği, diyalogcuların, kriptoların, masonların, Afganî'cilerin, Abduh'çuların, ve Reşid Rızacı'ların, çeşit çeşit sapıkların milletin itikadını bozduğu, camilerin boşalıp bar, pavyon, kahvehane gibi yerlerin tıka basa dolduğu bu âhir zamanda az da olsa birkaç önemli meseleyi sayenizde öğrenebilmenin bahtiyarlığını yaşıyorum.
Adı geçen eserinizi her Müslümana, özellikle işyerine çok yakın mesafelerde cami olduğu halde cemaati terk ederek namazlarını tek başlarına kılan veya hiç kılmayan kravatlı dindar beyefendilere tavsiye ediyorum.
Saygı ve hürmetlerimle... İbrahim Halil KANIKARA.