Faruk Çakır

Faruk Çakır

Milletten uzaklaşan yönetici, gerçeklerden de uzaklaşır

Milletten uzaklaşan yönetici, gerçeklerden de uzaklaşır

Devlet ile millet arasındaki bağ ne kadar sağlam olursa, dertler de o derece kolay çözülür. Ekseriyetin kabul edeceği üzere, Türkiye’nin yaşadığı problemlerden biri de devlet ile millet arasında sağlıklı bir ‘iletişim’ kurulamamış olmasıdır. Millet ‘mersin’e giderken, devlet çoğunlukla ‘tersi’ne gitmeyi tercih etmiştir. Bunun delillerinde biri de, yakın olmakla birlikte zihinlere uzak kalan tarihimizdir.
Hele son yüzyıl, bu hususta benzersiz bir misaldir. Millet ne demişse, ‘devlet’ tersini iddia etmiş, iddia etmekle de kalmamış; kendi dediğini kabul ettirmek için ‘zor’ kullanmıştır. Kılık kıyafetten ticarete, sanattan siyasete kadar bu hadise yaşanmıştır. Türkiye’nin 1950 yılına kadar ‘tek parti’ ile idare edilmeye mecbur ve mahkûm bırakılması başka ne ile izah edilebilir? Cumhuhiyetin ilânından önce bile siyasî partilerin faaliyet gösterdiği bir coğrafyada, 20. yüzyılın ortalarına kadar muhalefete müsaade edilmemesi tesadüf olabilir mi? Nitekim, kurulan yeni partiler, sırf millet tercih eder diye kapatılmış, kapılarına kilit vurulmuş ve kuranlar bir bakıma yokluğa mahkûm edilmiştir.
‘Tek parti’ devrinde yapılan bu uygulamalar, ‘devlet’ ile ‘millet’i ayrı düşürmüş ve sonrasında yapılan müsbet çalışmalar da maalesef arzu edilen neticeyi vermemiştir. Bugün bile yaşadığımız sıkıntıların temelinde bu mesele yatmıyor mu? En büyük problemlerden biri olan terör hadisesi de bu yanlışlar neticesinde büyüyüp kök salmadı mı?
Yıllık iznimizin bir bölümünü kullanmak için gittiğimiz Karadeniz’de de bu hastalığın kısmen de olsa devam ettiğine şahit olduk. Çay ve fındık üreticileri Türkiye’yi ‘idare eden’lerden yana şikâyetçi. “Şikâyetlerinizi ‘idareciler’e anlatsanız, çare arasınız” dediğinizde, “Nerde öyle dert dinleyen, milleti ‘adam’ yerine koyan yönetici” dercesine yüzünüze bakıp garip şekilde gülümsüyorlar. “Mahalli idareciler çare olmuyorsa, ‘merkezî idare’ye derdinizi anlatmayı deneyin. İnterneti, teknoloji imkânlarını kullanın. Başbakanlığın bile bu hususta açtığı merkez, ilan ettiği ‘müracaat telefonu’ var. Onu arayın” deyince de “Onların işi ne? Onlar bizi arasın. Ne hâliniz var diye sorsun” diyorlar.
Cumhurbaşkanının ve başbakanın dahi bürokrasinin ağır işlemesinden şikâyetçi olduğu bir ülkede, “Kendi hakkınızı kendiniz arayın, Ankara’ya telefon edin” demek elbette kabul görmüyor. Türkiye şartlarında, mağdur olan herkesin hakkını arayabildiği, bunun için yeterli imkânları olduğunu söyleyemeyiz. Vatandaş, muhatap olduğu ‘ilk kişi’nin kendisine insan gibi davranmasını umuyor ve bekliyor. Bu davranışı görmediğinde de en uzaktaki, Ankara’daki yöneticileri hatırlıyor, onlara buğz ediyor, onlara kızıyor. İnanın bu haksızlıklar, bu kırgınlıklar birikmiş ve çoğalmış durumda. Vatandaşın halini sormayan yöneticiler uzun dönemde kaybetmeye mahkûm. Tabii ki kaybeten sadece milletin halini sormayan yöneticiler olsa telafisi kolay olur. Ama onların hatalarının bedelini bütün bir millet olarak hepimiz ödüyoruz.
Gelir dağılımının adaletle paylaşılmadığı da ayrı bir dert. Aynı şekilde ‘hizmetler’ de âdil olarak paylaşılmıyor. Meselâ, bir köyün yolu yokken, ya da varsa bile günün şartlarına uymuyorken; başka bir yola ‘asfalt üstüne asfalt’ dökülmesi milletin tepkisini çekiyor. Taze bir misâl olması bakımından ‘ilgili’lere hatırlatalım: Çayeli, Senoz Vadisindeki pek çok köy yolu günün şartlarına uygun değil. (Tabii ki uygun, ‘beton’ yollar da var.) Meselâ, Buzlupınar Köyünün bazı mahallelerine ‘yerli’ arabalarla bile gitmek kolay değil. Aynı şekilde eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın köyü olan Çataldere’nin ‘beton’ yollarını da dere tahrip etmiş durumda. Benzer şekilde yıllardan beri söz verilmesine rağmen başka köylerin yolları da bakımsız halde. Ama aynı vadi yolunun Çayeli-Kaptanpaşa arasında var olan kaliteli asfalt yolun üstüne bir kat daha asfalt döküldü! Tebrik ve takdir ederiz, ama var olan asfalt yola ‘ikinci kat asfalt’ dökülmeden önce diğer yollar tamir edilse daha iyi olmaz mıydı?
“O yol Karayolları’na ait, köy yolları ise Özel İdare’ye ait” açıklaması milleti tatmin etmiyor. Karayolları bu ‘devlet’in de, ‘Özel İdare’ başkasının mı?
Millet dert küpüne dönmüş vaziyette. Merak eden yöneticilere duyurulur...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Faruk Çakır Arşivi