Milletten uzaklaşan yönetici, gerçeklerden de uzaklaşır
Devlet ile millet arasındaki bağ ne kadar sağlam olursa, dertler de o derece kolay çözülür. Ekseriyetin kabul edeceği üzere, Türkiyenin yaşadığı problemlerden biri de devlet ile millet arasında sağlıklı bir iletişim kurulamamış olmasıdır. Millet mersine giderken, devlet çoğunlukla tersine gitmeyi tercih etmiştir. Bunun delillerinde biri de, yakın olmakla birlikte zihinlere uzak kalan tarihimizdir.
Hele son yüzyıl, bu hususta benzersiz bir misaldir. Millet ne demişse, devlet tersini iddia etmiş, iddia etmekle de kalmamış; kendi dediğini kabul ettirmek için zor kullanmıştır. Kılık kıyafetten ticarete, sanattan siyasete kadar bu hadise yaşanmıştır. Türkiyenin 1950 yılına kadar tek parti ile idare edilmeye mecbur ve mahkûm bırakılması başka ne ile izah edilebilir? Cumhuhiyetin ilânından önce bile siyasî partilerin faaliyet gösterdiği bir coğrafyada, 20. yüzyılın ortalarına kadar muhalefete müsaade edilmemesi tesadüf olabilir mi? Nitekim, kurulan yeni partiler, sırf millet tercih eder diye kapatılmış, kapılarına kilit vurulmuş ve kuranlar bir bakıma yokluğa mahkûm edilmiştir.
Tek parti devrinde yapılan bu uygulamalar, devlet ile milleti ayrı düşürmüş ve sonrasında yapılan müsbet çalışmalar da maalesef arzu edilen neticeyi vermemiştir. Bugün bile yaşadığımız sıkıntıların temelinde bu mesele yatmıyor mu? En büyük problemlerden biri olan terör hadisesi de bu yanlışlar neticesinde büyüyüp kök salmadı mı?
Yıllık iznimizin bir bölümünü kullanmak için gittiğimiz Karadenizde de bu hastalığın kısmen de olsa devam ettiğine şahit olduk. Çay ve fındık üreticileri Türkiyeyi idare edenlerden yana şikâyetçi. Şikâyetlerinizi idarecilere anlatsanız, çare arasınız dediğinizde, Nerde öyle dert dinleyen, milleti adam yerine koyan yönetici dercesine yüzünüze bakıp garip şekilde gülümsüyorlar. Mahalli idareciler çare olmuyorsa, merkezî idareye derdinizi anlatmayı deneyin. İnterneti, teknoloji imkânlarını kullanın. Başbakanlığın bile bu hususta açtığı merkez, ilan ettiği müracaat telefonu var. Onu arayın deyince de Onların işi ne? Onlar bizi arasın. Ne hâliniz var diye sorsun diyorlar.
Cumhurbaşkanının ve başbakanın dahi bürokrasinin ağır işlemesinden şikâyetçi olduğu bir ülkede, Kendi hakkınızı kendiniz arayın, Ankaraya telefon edin demek elbette kabul görmüyor. Türkiye şartlarında, mağdur olan herkesin hakkını arayabildiği, bunun için yeterli imkânları olduğunu söyleyemeyiz. Vatandaş, muhatap olduğu ilk kişinin kendisine insan gibi davranmasını umuyor ve bekliyor. Bu davranışı görmediğinde de en uzaktaki, Ankaradaki yöneticileri hatırlıyor, onlara buğz ediyor, onlara kızıyor. İnanın bu haksızlıklar, bu kırgınlıklar birikmiş ve çoğalmış durumda. Vatandaşın halini sormayan yöneticiler uzun dönemde kaybetmeye mahkûm. Tabii ki kaybeten sadece milletin halini sormayan yöneticiler olsa telafisi kolay olur. Ama onların hatalarının bedelini bütün bir millet olarak hepimiz ödüyoruz.
Gelir dağılımının adaletle paylaşılmadığı da ayrı bir dert. Aynı şekilde hizmetler de âdil olarak paylaşılmıyor. Meselâ, bir köyün yolu yokken, ya da varsa bile günün şartlarına uymuyorken; başka bir yola asfalt üstüne asfalt dökülmesi milletin tepkisini çekiyor. Taze bir misâl olması bakımından ilgililere hatırlatalım: Çayeli, Senoz Vadisindeki pek çok köy yolu günün şartlarına uygun değil. (Tabii ki uygun, beton yollar da var.) Meselâ, Buzlupınar Köyünün bazı mahallelerine yerli arabalarla bile gitmek kolay değil. Aynı şekilde eski başbakanlardan Mesut Yılmazın köyü olan Çatalderenin beton yollarını da dere tahrip etmiş durumda. Benzer şekilde yıllardan beri söz verilmesine rağmen başka köylerin yolları da bakımsız halde. Ama aynı vadi yolunun Çayeli-Kaptanpaşa arasında var olan kaliteli asfalt yolun üstüne bir kat daha asfalt döküldü! Tebrik ve takdir ederiz, ama var olan asfalt yola ikinci kat asfalt dökülmeden önce diğer yollar tamir edilse daha iyi olmaz mıydı?
O yol Karayollarına ait, köy yolları ise Özel İdareye ait açıklaması milleti tatmin etmiyor. Karayolları bu devletin de, Özel İdare başkasının mı?
Millet dert küpüne dönmüş vaziyette. Merak eden yöneticilere duyurulur...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.