Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

12 Eylül gençliğin ruhunu darp etti

12 Eylül gençliğin ruhunu darp etti

Darbeler ve benzerleri; içinde halkın olmadığı, sadece imtiyazlı çevrelerle, devletin hazinesine çöreklenmek isteyen çevrelerin rant kapısıdır.

Darbeler ve benzerleri; bu milletin malını, mülkünü, değer yargılarını, fikirlerini, düşüncelerini darp etmiştir.


Darbeler ve benzerleri; koca bir ülkenin ve halkın malikhane gibi kullanılmak istenmesinden başka bir şey değildir.


Bu eylemlerin son hallerinden birisi 12 Eylül 1980, en son hallerinden birisi de 28 Şubat ve devamındaki Ergenekon yapılanmasıdır.


Bugün bir neslin yakın tarihte darp edilişinin üzerinden 32 yıl geçti. 32 yıl sonra görüyoruz ki, Türkiye artık hamdolsun eski Türkiye değil.


¥


Türkiye artık; darbelerin, muhtıraların “ha geldi ha geliyor” diye halkı korkutup, memleketin hazinelerinin boşaltıldığı bir ülke değil.


Artık; hamdolsun, “irtica” lafları duymuyor ve Milli Güvenlik Kurulu toplantılarının bile ne zaman yapıldığını bilmiyoruz.


Artık; sadece Genelkurmay Başkanı’nın adını biliyor ama diğer kuvvet komutanlarının adlarını ezbere bilmiyoruz.


Milli Güvenlik Kurulu toplantılarının yapılacağı binanın önüne sabahın erkeninde televizyoncuların yığılıp, daha toplantının başlamasına saatlar varken bangır bangır;


-“Bu toplantının da birinci gündem maddesi irtica” çığırtkanlığından kurtulduk.


Hamdolsun ülkede çok şey değişti. Allah o günleri bir daha yaşatmasın.


¥


12 Eylül 1980’de ruhu darp edilmiş ama; imanlarıyla, inançlarıyla, amelleriyle, yıkılmaz azim ve gayretleriyle, ruhlarını tamir etmiş o günkü gençlik bugün iş başında.


Biraz eskiye giderek bizim nesil olan 80 gençliğine geleyim.


Benim rahmetli dedem, kendi tarlasındaki buğdayı biçerken, sınırın bize ait iç kısmındaki buğdayları biçmezdi.


Gerekçesi şuydu.


-“Belki bu buğdaylar yandaki komşunun tarlasınındır, tohum saçarken bizim kısma düşmüş olabilir” diyeydi.


Böylesine imanı sağlam vatansever bir adam, işten güçten elini çektiği 1980 darbesine kadar hayatı boyunca iki şeyden hep korktuğunu söylerdi.


Birincisi; “Jandarma,” ikincisi; “tahsildarlar.” Tabii bu korkusu, Menderes iktidarına kadar baskı ve şiddetle sürmüştü.


1960 darbesinden sonra yeniden başlamış aynı zulüm ve işkenceler. Dedemden sonra babam çekmiş darbeci zihniyetlerin elinden.


¥


1971 muhtırasında çiçeği burnunda gençtik ve 1980 darbesinde ise memleketin idaresine sahip olmak için MTBB ile Akıncılar çatısı altında milli ve manevi değerlere sahip çıkan bir nesil olarak yetişiyorduk.


1980 darbesi geldi ve sağcısıyla, solcusuyla, akıncısıyla, ülkenin en genç nüfusunu aileleriyle birlikte mahvettiler.


Kiminin bedeniyle birlikte ruhunu gasp ettiler, kiminin de ruhunu ve geleceğini darp ettiler. Ve bunun adı; “ülkenin huzuru ve güveni” içindi.


Bu darp ve gasp izi öyle doğurgan bir şekilde sürdü ki, hâlâ temizlenemiyor.


Velhasıl, Allah her canlıyı darbe ve benzerlerinden korusun

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi