İslâmi bisiklet
Konu muhteşem: Teknoloji, Medeniyet ve Değerler...
Bu konunun tartışıldığı toplantıyı düzenleyen kurumun adı büyük: Uluslararası Teknolojik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı...
Düzinelerce bilim adamı katılmış...
Saatlerce konuşmuşlar, tartışmışlar, muhtemelen İslâm Dünyasının geri kalmışlığının sebeplerini sorgulamışlar...
Eski oyunculardan (çünkü birkaç yıldır evlilik programı sunuculuğu ve saçma sapan bir yarışmanın jüri üyeliği dışında, üretken yanını gören yok) Hande Ataizinin bilmem kaçıncı düğününü (bu çevredekiler sayısız evleniyor, akılda tutmak mümkün değil, zaten gerekli de değil) dakikalarca ekranda tutan, çarşaf çarşaf fotoğraflarını yayınlayan medyamız, bu bilimsel toplantının haberini İslâmi bisiklet eşliğinde veriyor...
Bilimsel toplantıda, İslâmi bisikletten söz edilmese, böyle bir üniversal toplantıdan kamuoyumuzun zerre kadar haberi olmayacak.
Gazetecilik anlayışımız en büyük talihsizliğimizdir.
Bu ülkede çok şey değişmesine rağmen, iki şey hiç değişmedi:
1. Muhalefet anlayışı;
2. Gazetecilik anlayışı...
Düşünün ki, envai çeşit dedikoduya ekranlar ve sütunlar tahsis ediliyor...
Dedikoduya dayalı işe yaramaz magazine saatler, sayfalar ayrılıyor...
Ama bilimsel toplantılar olmamış sayılıyor.
Ya olmamış sayılıyor ya da magazinsel yönü dikkate veriliyor...
Bilimsel toplantıda İslâmî bisiklet tartışıldı.
Bu başlığı görünce, ne düşünürsünüz?
Bular İslâmî bisikleti bile tartıştıklarına göre yarın öbür gün bütün başı açıkları kapatır, erkeklere sarık-cübbe giydirirler demez misiniz?
Zaten böyle düşündürmek istiyorlar. İktidara muhalefet edelim derken, meslek ahlâkının da canına okudular!
Hâlbuki ortada fol yok, yumurta yok! Söylenen de şu: Ameller niyetlere göredir... İnsanlara faydalı olması öncelenerek üretilen bir bisiklet bile İslâmi bisiklet olur. (Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Madara Prof. Dr. Alparslan Açıkgençin açış konuşması)...
Bu cümle başlığa nasıl çekiliyor?..
Bilimsel toplantıda İslâmî bisiklet tartışıldı.
Ya da, Bilimsel toplantıya İslâmî bisiklet damgasını vurdu.
Valla düşünüyorum da, bilimsel toplantılara ilgisiz kalan medyanın ilgisini çekebilmek ve gazetelerde yer bulabilmek için bilim adamlarımız bunu bilhassa yapmış olmalılar.
Çünkü sadece magazin ve dedikodu üreten, ayrıca da her konunun spekülasyonunu yapan bir medyaya sahibiz!
Kilim meselesi de böyle...
Afyonkarahisardaki elim patlamanın acı sonuçları (25 şehit) üzerine bölgeye giden Genelkurmay Başkanına şehrin valisi bir kilim armağan ediyor...
Tamam, o gün yapılması gereken iş bu değil. Sıkıntılı bir durum. Ama olmuş bir kere. Şık olmayan bir görüntü ortaya çıkmış.
Ver manşetten... Kışkırt kışkırtabildiğin kadar... Şehitlerimizin kanı bile kurumadan... diye başlayan bir dizi cümle kur...
Ama sen, şehitlerimizin kanı kurumadan, çıplak kadın fotoğrafları basmayı sürdür...
Magazin diye ahlâk katliamı yap! Bu ülkenin çocuklarını yanlışa yönlendir...
Valsına, dansına, diskoteğine, içkine, kumarına da devam et!
Bizde böyle olur gazetecilik dediğiniz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.