Efradına cami, ağyarına mani!
CHP Oslo dosyasını yeniden açtı.. Herhalde AK Partiyi cemaatla karşı karşıya getirme planı yapıyor olsalar gerek.. Ülke terörle boğuşurken, CHP siyaset yaptığını zannediyor bu şekilde. Türkiye, bölge ve dünya bu kadar zorlu bir dönemden geçerken, ana muhalefet partisinin tavrı, üslubu bu olmamalıydı. Sonuçta en iyi bildikleri şey demagoji, ama bazen kantarın topuzunu kaçırıp, kaş yapalım derken, göz çıkarmıyorlar da değil, hani!
CHP yöneticilerinin aklını, öfkeleri mi, ihtirasları mı bu kadar baskılıyor, onun için mi bu işler böyle oluyor bilmiyorum.. Birilerinin bunlara, böyle siyaset yapılamayacağını söylemesi gerek. Ama yine de kendileri bilirler..
Aslında CHPnin rakibe ihtiyacı yok. Ne yapıyorlarsa kendi kendilerine yapıyorlar.. Onun için yapmayı denedikleri açılımlar da hep hüsranla sonuçlanıyor..
Bu konuda Koç ne diyor, Kılıçdaroğlu ne diyor, Loğoğlu ne diyor?
Mesela, Prof. Dr. Fuat Keyman, Oslo mutabakatı konusunda Haluk Koçun Hükümete suç duyurusunda bulunmasını yanlış bir hamle olarak değerlendirdi. Keyman, CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu başkanlığında bir grubun Kürt sorununa demokratik çözüm ve Türkiyenin istikrarsızlıktan çıkması konusunda aktif bir politika izlemelerinin çok olumlu olduğunu belirtti ve şöyle devam etti: Bu olumlu politikalara Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlunun Adnan Menderesin mezarını da ziyaret etmesi eklenmişken, Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) performansı özellikle Kürt sorunu ve PKK bağlamında çok iyi değilken, Haluk Koçun böyle bir şey yapması ve CHPnin Oslo süreci bağlamında bu sert ve şahin tutumu takınması çok olumsuz.
İçişleri Bakanı, şehidlik konusunda Nasib işi diyor, Cumhuriyet gazetesi ve CHPliler bunun dalga geçiyor. Eee dinden, dini kavramlardan nasibi olmayınca oluyor böyle şeyler..
Biri çıkıyor; Sabr-ı Cemil zamanı, Hz. Eyüp sabrı gösterme zamanı çoktan geçti Sayın Başbakan diyor. Ne büyük laf değil mi: Tuti-I mucize guyem ..
Siyasetin diline bakar mısınız! Koç diyor ki, Burada koyundan da keçiden de bahsetmiyoruz. Seni de sorumluluk içinde ciddiyete çağırıyoruz. Ve devam ediyor: Size; ağırbaşlı, vakur olun da MOLLA desinler sözünü hatırlatarak devam ediyorum. Molla kelimesini cümle içinde kullanma çabasından başka hiçbir değer taşımayan bir cümle.. Ana muhalefet sözcüsünden, başbakana söyleniyor bu sözler.. Evet, evet, taraflardan biri ana muhalefet sözcüsü, ötekisi Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı..
Koçun çabası şunun içinmiş: PKK - AKP işbirliğinin milletimizin önüne tüm çıplaklığı ile koyacağız. Kılıçdaroğlu öyle demiyor ama.. CHPlilerin aklı karışık.. Sahi Ergenekonun avukatlığına soyunanlar kimdi ve onların derin kozmik ilişkilerinin ucu PKKya, Apoya kadar uzanmıyor mu idi? Yarın o ilişkiler ortaya döküldüğünde bu zatlar ne diyecekler..
Bırakın PKKyı savunmayı, Muhaberat ve Şebbiha ile kanka olanlar kimler?
BOPdan söz edenler, zamanında Atatürk öldüyse başımızda Stalin var diye teselli bulanlarla, Hitlerin doğum günü partisine gidip, Hitlervari bıyıkları ile geri dönenler, kartvizitlerine führer diye yazdıranlar, Nazilerle ortak ideallerden söz edenler değil mi?
Darbelerin arkasında ABD ve İngilterenin parmağının olmadığını bilmeyen yok ve her darbede kurulan geçiş hükümetlerinde o dönemdeki CHPnin önde gelen isimlerinin yer aldığı da bilinen bir gerçek.. CHP her zaman darbecilerin tabii müttefiki olmuştur..
Haluk Koç bu açıklamayı yaparken, öte yandan aynı günlerde Kılıçdaroğlu Menderesin kabrini ziyaret ederek yeni bir açılım başlatmak istemiştir ama, bu kafa ile bu iş de başörtüsü-çarşaf açılımına benzemez umarım.. Koç hangi mihraklardan temin ettiği belli olmayan bir bilgi notu üzerinden Oslo görüşmelerini ihanet şeklinde takdim etmeye çalışırken, Kılıçdaroğlu silah bırakılacaksa Oslo görüşmeleri sürmeli diyor.. Bir başkası, hükümetin bu görüşmelerin kayıtlarının açıklamasını istiyor.. MİTin bir başka ülkede ve bir başka ülkenin arabulucuğunda, terörü bitirmek için başlattığı gizlilik kararı olan bir sürece ilişkin muhalefet partisi açıklama istiyor.. Bu da onların siyasi zekalarının ve sorumluluk duygularının bir göstergesi olsa gerek..
Aceba, dün silahların susmasını isteyen çevrelerin kotarmaya çalıştıkları bir işi sabote etmek için bu görüşmeleri basına sızdıranlar, bugün yangına körükle gidercesine, barış için diyalog sürecini sabote etmek üzere, birtakım çevreleri devreye sokmaya mı çalışıyorlar?
Bana kalırsa dün süreci sabote etmek için bu görüşmeleri kim sızdırdı ise, bugün de Koça bu bilgileri sızdıranlar onlar.
Bu konuda MOSSAD ve MUHABERAT yanında, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmek isteyen Türk ve Kürt Ergenekonunun içerideki uzantılarına dikkat etmek gerek.
CHP kimlerin avukatlığını ve sözcülüğünü yapıyordu Silivride! Siyasilerin bir de şu konuya dikkat etmeleri gerek. Sizin ne söylediğiniz, anlatmaya çalıştığınız kadar insanların o sözden ve o işten ne anladığı da önemli.. İyi bir politikacının sözünün efradına cami, ağyarına mani olması gerek.. Açıklayayım: Söylediğinin söz, anlatmaya çalıştığınız şeyin unsurlarını açıklaması yanında, başka türlü anlaşılmasına mani olacak açıklıkta olması gerekir.. Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.