İmtihanın Amacı
İslam insanı ve toplumu inşa edilirken imtihansız olmaz demiştik. Şimdi gelelim bunun amacına. Niçindir imtihan?
Bu imtihan ve denemelerin asıl amacı, inancı taşımak ve emaneti yüklenebilmek için gerçek anlamda hazırlanmaktır.
Çünkü bu iman ve emanet, özel bir hazırlığı ve donanımı gerektiriyor. Bu da ancak fiili olarak meşakkat çekmekle, zorlukları pratik hayatta tutmakla, gerçek anlamda ihtirasları yenmekle, acılara, ızdıraplara karşı hakkıyla sabretmekle, imtihanın uzun süreli olmasına ve denemenin çok ağır olmasına rağmen, gerçekten Allah'ın zaferine ya da sevabına güvenmekle mümkün olur.
Zorluklar, topraktan çıkan madenin cürüften, kir ve pastan ayrılması için ateşe atılıp eritilmesi gibi, insan ruhunu adeta eritir, pisliklerini giderir. Kabalıklarını yontar, çirkinliklerini atar, cevherini açığa çıkarır, içindeki potansiyel güçleri uyarır ve yoğunlaştırır. Sert ve şiddetli darbelerle döverek madenini sertleştirir, parlatır.
Aynı şekilde zorlukların toplumlar üzerinde de büyük ve kalıcı etkileri vardır. Acıların, zorlukların potasında eritilen toplumlardan geriye sadece tabiat itibariyle en sarsılmaz olanları, karakterleri en sağlam olanları, Allah'la sıkı sıkıya ilişki halinde bulunanları, O'nun katındaki iki güzelliği; zafere ya da ahiret sevabına şiddetle bağlananları kalır.
Böyle bir süreçten geçen toplumlar en sonunda bayrağı teslim alırlar. Çünkü bu hazırlık ve deneme devresinden sonra artık emaneti yüklenecek niteliklere sahip olmuşlardır.
Onlar, ağır bir bedel ödedikleri, sıkıntılara karşı sabrettikleri, uğrunda birçok acılara katlandıkları, büyük fedakârlıklarda bulundukları için, artık bu emaneti teslim alırlarken, bir mirasyedi gibi olmaz, onun değerini bilen birisi olarak her şeyden üstün tutarlar.
Kanını feda eden, sinirlerini yıpratan, rahatını, huzurunu bir kenara bırakan, arzularından ve zevklerinden vazgeçen, sonra eziyetlere ve birçok şeyden yoksun olmaya karşı sonuna kadar sabreden biri hiç kuşkusuz, uğrunda bunca fedakârlıkta bulunduğu emanetin ne kadar değerli olduğunun bilincinde olur. Bu yüzden çektiği bunca acıdan, katlandığı bunca fedakârlıktan sonra bu emaneti ucuza kaptırmaz. Onu hayatı pahasına korur.
İman ve hak davasının en sonunda üstün gelmesi, nihai zaferi kazanması ise, yüce Allah'ın vaadi ile garanti altına alınmıştır. Bir mü'min Allah'ın vaadinin yerine gelmesinden kuşku duymaz.
Ama eğer bu vaad gecikirse hiç kuşkusuz yüce Allah'ın planladığı bir hikmetten dolayıdır. Ve mutlaka iman davası için, mü'minler için hayır kaynağıdır. Hiç kimse yüce Allah kadar gerçeğe ve gerçek taraftarlarına ilgi gösteremez, onları koruyamaz.
İmtihandan geçirilen, çeşitli musibetlerle denenen mü'minler için, Allah'ın hak davasını yüklenecek güvenilir kimseler olarak Allah tarafından seçilmeleri yeterli bir ödüldür. Bu da asla gözardı edilmemelidir.
Bir sahih hadiste Peygamber efendimiz (sav) şöyle buyurmaktadır: "İnsanlar arasında en ağır imtihandan geçirilenler peygamberlerdir. Sonra salih kişiler gelir. Bu böylece devam eder gider. Kişi dini duygularının düzeyine göre, denenmek amacı ile imtihandan geçirilir. Eğer sarsılmaz bir inanca, köklü bir dini pratiğe sahipse, imtihanın dozajı arttırılır."
Bunu duyduktan sonra artık kim imtihandan sızlanıp şikayet eder?