Konuşarak çöz
Her darbe ve ara dönemlerde olduğu gibi 28 Şubat (1997) sürecinde de milletimiz ağır bedeller ödedi. Aradan yıllar geçtiği için kamuoyu unutmuş olabilir, ama bu bedelleri çekenlerin çektikleri sıkıntıları unutması mümkün değil.
Neler çekildiğini kısaca hatırlamak gerekirse, en başta siyasetin ve siyasetçinin hareket alanı sınırlandı. O günün bazı paşaları, milletin seçtiği başbakana canlı yayında hakaretler yağdırdı. Üstelik bu yapılanlar o günün şartları içinde yapanın yanında kâr kaldı.
Siyasetçinin hareket alanı sınırlandı da milletinki genişledi mi? Ne gezer! Milletin seçtiği ve tercih ettiği hiçbir şeyin kıymet-i harbiyesi kalmadı. Millet imam-hatibi seçti, onlar kapatmaya çalıştı. Millet çocuğuna Kurân öğretmek istedi onlar bunu engelledi. Millet ticarete atıldı, Anadolu sermayesi ortaya çıktı; bunlar sermayeyi bile renklere ayırdı. Velhâsıl, millet ne dediyse tersini yaptılar ve bunun için de zor kullanmaktan dahi geri durmadılar.
Bazıları, ikide bir başörtüsü yasağı, Kurân öğrenme ve imam hatip liseleriyle ilgili yaşananları hatırlatmamızdan memnun kalmayabilir. Oldu bir kere, unutalım diyenler olabilir. Ancak ibret ve ders almak için o gün yaşananların unutulmaması, aksine bilinmesi, hatırlanması ve hatırlatılması lâzım.
Düşünün ki ilköğretimi bitirmeyenlerin yaz tatilinde camilere gitmesi ve burada Kurân öğrenmesi yasak idi! Evet, bu hadiseler tarih öncesi ya da 1950 öncesindeki tek parti devrinde değil, 1997den sonra yaşandı. (Elbette, tek parti devrinde çok daha katmerli yasakların olduğunu, Kurân okuyanların hapse atıldığını unutmuş değiliz.) Aynı şekilde imam hatip liselerinde okuyanların yeterli puanları almasına rağmen istedikleri üniversiteye girmeleri de yasaklanmıştı! Evet, bütün soruları doğru cevaplandıran İHL mezunları bile istedikleri üniversiteye giremiyordu ve bunu o günün şartlarında pek çok demokrat destekliyordu!
Hemen ifade edelim ki, imam hatip liselerinin pek çok hatası, yanlışı ve eksikliği olabilir. Ama bunun çaresi o hataları, yanlışları ve eksikliği ortadan kaldırmaya çalışmak değil mi? Bunu yapmayıp, Çocuğum dinini, diyanetini, manevî değerlerini öğrensin düşüncesiyle çocuklarını bu okullara gönderen velileri cezalandırmak kimin hakkı ve haddi olabilir? Şunu da ifade edelim ki asıl çözüm, bütün okullarda, öğrenciler ve velileri istemesi durumunda istedikleri kadar din eğitimi vermek gerekir. Yani, bir lise mezunu arzu ediyorsa bazı meslekî dersler hariç, imam hatiplerde okutulan kadar din eğitimi alabilmeli. Din eğitimi noktasındaki ihtiyaç bu şekilde karşılanırsa, okul tercihleri de aydınları korkutan şekilden çıkabilir.
Maalesef, 28 Şubat sürecinde iş adamları da iyi imtihan verememişti. Buna rağmen TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, 28 Şubatı desteklemedik demiş. (Yeni Şafak, 24 Eylül 2012)
Bu beyanı, 28 Şubatı desteklememek isterdik, destekleyerek iyi etmedik, keşke desteklemeseydik şeklinde anlayabiliriz. Çünkü o süreçte açıkça Biz bu süreci destekliyoruz dememiş olsalar bile, yaptıkları ile o sürece destek olmuşlardır. Bir defa, Türkiye gibi bir ülkede yıllarca başörtüsü yasağı uygulanabiliyorsa ve hatta bir milletvekili sırf başı örtülü diye TBMMden alkışlarla atılıyorsa ve TÜSİAD gibi bir dernek bunların karşısında (diyelim ki desteklemiyor) susuyorsa onun bu süreçte kabahati olmaz mı?
Ama madem ki bugün Ne 5li çetenin içinde olduk, ne 28 Şubatı destekledik diyor, o halde bu beyanı Bundan sonra 28 Şubatlara destek olmayız şeklinde kabul edebiliriz.
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Demokrasi konuşma rejimidir. (...) Türkiye ne kadar çok konuşursa, ne kadar çok paylaşırsa kutuplaşmalar azalır, karşılıklı diyalog zeminleri çoğalır da demiş.
Haklı, her meselemizi konuşarak ve insanca çözebilmeliyiz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.