İslam Ahlâkı Nedir?
İslam ahlakının bazı maddeleri şunlardır:
(1) Kesinlikle yalan söylenmeyecek. Zamanımızda müzmin yalancılar var. İşleri güçleri yalan dolan.
(2) Müslüman aldatmaz. Savaş dışında hile ve hud'a yapmaz. Hz. Peygamber (Salat ve selam olsun ona) "Bizi aldatan bizden değildir" buyurmuştur. Aldatıcılar ahlaklı Müslüman değil, ahlaksız Müslümandır.
(3) Vaadini yerine getirmek. Müslüman verdiği sözü tutar.
(4) Emanete riayet etmek, emanete hıyanet etmemek. Emanet nedir? Başkanlıklar, memuriyetler, işler, vazifeler, hizmetler, makamlar, mevkiler... Bunların ehil, layık, uzman kişilere verilmesi gerekir. Müslüman, üzerine aldığı için var gücüyle iyi yapmaya çalışır, yapamazsa bırakır. İşleri, ehil ve layık olmayan kimselere vermek emanete hıyanettir.
(5) İsraf hem büyük bir günah, hem büyük bir ahlaksızlık, hem de büyük bir beyinsizliktir.
(6) Gıybet: Müslüman, doğru da olsa, bir din kardeşinin gıyabında, onun hoşlanmayacağı bir lafı etmez. Mesela saçı dökülmüş biri hakkında "Yahu şu bizim Kel Mehmet" demek. Söylenen söz doğru ise gıybet olur, yalan ise iftira.
(7) Başkalarının analarına, karılarına, kızlarına, bacılarına kötü gözle bakmak, göz zinası yapmak. Kendi karısına ve kızına kötü bakılınca kızıp köpürüyor ama kendisi başkalarınınkilere kötü bakıyor. Bu adam ne ahlaksız bir Müslümandır.
(8) Haram yemek. Haram nedir? Kur'anın, Sünnetin, Şeriatin yasak kıldığı gelirlerdir. Bir Müslüman, kusuru olan bir malı, o kusuru alıcıya haber vermeden, söylemeden satarsa haram olur. Riba/faiz geliri haramdır. Kalitesiz döneri nefis döner diye satmak haramdır. Rüşvet haramdır. Üçüncü köprünün yol güzergahını "içeriden" öğrenip, oradaki araziyi ucuza kapatıp pahalıya satmak haramdır. İhtikar haramdır.
(9) Kibir, gurur, lüks, şatafat, gösteriş ahlaksızlıktır.
(10) Küfre, şirke, zulme, ahlaksızlığa rıza göstermek, imkanları ve gücü nispetinde onları protesto etmemek, zalimleri ve fasıkları alkışlamak da ahlaksızlıktır.
(11) Şeriatin yüceltilmesini istediği şeyleri tahkir etmek, tahkir edilmesini istediği şeyleri yüceltmek küfürdür ve büyük bir ahlaksızlıktır.
(12) Başını renkli bir paçavra ile örtse bile, yabancı erkeklerin şehvetli bakışlarını çeken zilli kıyafetlerle dolaşmak ahlaksızlıktır.
(13) Çok konuşmak, zevzeklik ve gevezelik yapmak, diliyle veya kalemiyle başkalarına zarar vermek ahlaksızlıktır.
(14) Kendini övüp durmak, ben ben ben demek, fazilet taslamak ahlaksızlıktır.
(15) Trafik kurallarını çiğnemek ahlaksızlıktır.
(16) Acıkmadan yemek, doyduktan sonra yemeğe devam etmek hem günahtır, ham de ahlaksızlıktır.
(17) Büyüklere saygısızlık etmek, küçüklere merhametli ve şefkatli olmamak ahlaksızlıktır.
(18) Komşusuna eziyet etmek ahlaksızlıktır.
(19) Ağaçları kesmek, yeşillikleri tahrip etmek günahtır, ahlaksızlıktır.
(20) Allah rızası için tevazu ve alçakgönüllülük içinde yapılan umre inşallah sevap kazandırır. Lakin lüks, ihtişamlı, israflı, yedi yıldızlı, kral süitli, "ben umreye gidiyorum, ben umredeyken, ben umreden döndüm" edebiyatlı, lüks ve ihtişamlı umre esnasında açık büfeden tabağı tepeleme doldurup, yarısını yemeyip çöpe atmak günahtır, ahlaksızlıktır, beyinsizliktir.
(21) Sabah namazı vaktinde leşler gibi uyumak günahtır, ahlaksızlıktır.
Müslüman elbette namaz kılacaktır ama Müslümanlık namaz kılmakla bitmez. Namazın abdestin yanında yüksek ahlak, fazilet, doğruluk dürüstlük, mürüvvet, adalet, insaf, insanlık da lazımdır, şarttır.
* İkinci yazı)
Binaların Yüzde 98'i
Deprem uzmanı bir Profesör, "İstanbul'daki binaların yüzde 98'i, yedi buçuk şiddetinde bir depremde yıkılır" dedi."
Medyanın tepkisi: İstanbullular için kötü haber... şeklinde alışılmış birkaç başlık.
Toplumun tepkisi: Sanki hiçbir tehlikeli durum yokmuş gibi günlük rutin hayat, eğlenceler, koşuşturmalar, dedikodular, çekişmeler, tepişmeler, sen ben kavgaları ve kokuşma devam ediyor.
Olması, yapılması gereken: Medyanın, toplumun, siyasetçilerin, aydınların büyük tepki göstererek en kısa zamanda radikal tedbirlerin alınmasını istemekti.
Manzara: Terör bütün hızıyla devam ediyor... Mayınlar... Şehitler... Ağlayan anneler... Futbol fırtınaları... Şikeler... Müstehcen yayınlar... Mankenler... Seks seks seks... Lüks eğlence yerleri öylesine rağbet görüyor ki, bazı akşamlar yollar tıkanıyor... Dedikodular, polemikler...
İstanbul'daki binaların yüzde 98'inin yıkılması ne demektir? Milyonlarca ölü, milyonlarca yaralı demektir... Zelzele ile birlikte yirmi bin yerde yangın çıkacakmış...
Kimsenin umurunda değil...
Medya iğrenç haberlerle dolu.
Sapığın biri bir ördeğe tevavüz etmiş. Ördek sahibi hayvanı keseceğim demiş. Hayvanseverler isyan etmiş, olamaz, ördek kesilemez demiş.
Futbolcu Filan manken Feşmekan ile yatmış.
Güzel, ünlü, fettan kadının donu düşmüş...
Bütün bu hay u huy içinde rant dalavereleri günde 24 saat, haftada yedi gün, senede 365 gün, dört senede bir 366 gün devam ediyor.
Üçüncü köprünün yollarının geçeceği yerlerde arazi kapatanlar ellerini ovuşturuyor. Bire 25 kâr var bu işlerde... Tabiî zelzeleden sonra hayatta olursa...
Şehir büyük zelzelesini bekliyor, toplum neler yapıyor...
Bu toplum akıllı bir toplum mudur?
Gafletin böylesi... Umursamazlığın böylesi...
* (Üçüncü yazı)
Zavallı Fakir İhtiyar kadın Çok Ağladı
Kumkapı'da bir ara sokaktan geçiyordum. Duvar dibinde çok yaşlı bir kadın oturuyordu. Yanındaki satıcı kadından bir şeyler aldığım sırada bu kadıncağız kimdir, ne yapar diye sordum. Oğulları ve kızları varmış ama bakmıyorlarmış. Âhir ömründe tek başına kalmış. Karşıdaki bir evin tavan arasında kümes gibi bir yerde kalıyormuş.
Kadıncağıza ayıptır söylemesi on liracık verdim. Çok sevindi, çok heyecanlandı, çok ağladı, bendenize dua etti.
Şeyh Efendi dağıtmam için 600 lira zekat/hayır parası göndermiş, bir kısmını o ihtiyar kadına vereceğim.
Ümmet-i Muhammed'in zekatlarını Kur'ana, Sünnete, fıkha, Şeriata, ahlaka, hikmete, vicdana aykırı olarak toplayanlar anlattığım fakir ve ihtiyar kadın gibi nice muhtaç Müslümanların haklarını yiyorlar.
Sonbahar geldi, kış yaklaşıyor. O kadın nasıl ısınacak? Acaba yemek yapacak parası ve gücü var mı? Tavan arasına nasıl tırmanabiliyor?
Müslümanların başında bir İmam olmazsa, bütün ehl-i iman tek bir Ümmet olmazsa işte zekatların bir kısmı kapanın elinde kalır.
Saçı bitmedik yetimlerin, kimsesiz acuze kadınların, düşkünlerin, maddî sıkıntılar içinde kıvrananların hakları olan zekatları gasb edenler Mahkeme-i Kübra'da nasıl hesap verecekler?
Zekat paralarıyla bina yaptıranlar nasıl hesap verecekler?
Zekat paralarıyla derneğin veya vakfın boya badana işlerini yaptıranlar, elektrik ve doğal gaz faturası ödeyenler, helâlarını tâmir ettirenler, patriklere ve hahamlara mükellef iftar ziyafetleri verenler nasıl hesap verecekler?
Zekat paralarıyla din baronlarının reklamlarını yapanlar nasıl hesap verecekler.
Onlar bilmiyorlar mı ki, zekat parasıyla cami bile yaptırılamaz.
Zekat paraları tüzel kişilere derneklere verilebilir diye bozuk fetvalar verenler, ictihatlar yapanlar nasıl hesap verecekler?
Yoksa onlar kendilerini lâ yuhti, lâ yüs'el, hesaba çekilmez mi sanıyorlar?
Veyl onlara!