Eşler olarak ev sahibine tâbi olun
Eşiniz bir misafirdir. Siz de bir misafirsiniz. Hepimiz Allahın aziz bir misafiriyiz. Misafirliğin temel kuralı, ev sahibine tâbi olmaktır. Yani, ev sahibi nasıl hareket etmemizi istiyorsa ona uymak zorundayız.
Meselâ, misafiriniz kapıya dayanır dayanmaz, Soframdaki mönü zengin, yemekler etli-sebzeli olmalı, bütün meyve çeşitleri önüme gelmeli. Deniz veya dağ manzaralı odada kalmalıyım. Yerli, yabancı bütün hopçu, popçuların şarkı ve türkülerinden oluşan müzik setleri bulunmalı, vs
şeklinde dayatmalarda bulunabilir mi?
İnsan, sonsuz ikram ve ihsan sahibi Rezzak-ı Kerimin aziz bir misafiridir. Öyle ise, yalnızca Onun kâinat sofrasında bize sunduğu binbir türlü nimetlerden hangisine izin vermişse onlardan tadabilir; hangi içeceklere müsaade etmişse onları içebilir; hangi sesleri dinlememizi istemişse onlara kulak verebiliriz.
Misafire nasıl nazik nazenin davranır, ikramlarda bulunursanız, eşinize de öyle muâmele edin. Hem misafirsiniz, hem misafir ağırlıyorsunuz. Mutluluk bundadır; huzur da.
EVLİLİK FEDAKÂRLIKTIR
Melih Cevdete Evlilik nedir? diye sorarlar.
Eskiden kız ve oğlan tarafı ailesi biraraya gelir, yeni yuva için beraber hazırlık yapılır, beraberce yeni ev düzülürdü. Evler bahçe içinde müstakil olurdu.
O yüzden buna evlenmek denirdi. Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyorlar, bu yüzden artık evlilik katlanmaktır.
***
- Evlilik fedakârlık ister, her zaman kendinizden bir şeyler vermeye hazır olun.
- Birbirinize güvenin, gerçekçi olun.
- Görevinizi ve sorumluluklarınızı bilin ve severek yapın.
- Birbirinize olan saygıyı hiçbir zaman yitirmeyin. Bir ailenin saadet-i hayatiyesi, koca ve karı mâbeyninde bir emniyet-i mütekabile ve samimî bir hürmet ve muhabbetle devam eder. (Bediüzzaman, 24. Lema)
- Her zaman kendinizi haklı, eşinizi kusurlu bulmayın. Şeytanın mühim bir desisesi, insana kusurunu itiraf ettirmemektir-tâ ki istiğfar ve istiâze yolunu kapasın. Hem nefs-i insaniyenin enâniyetini tahrik edip, tâ ki nefis kendini avukat gibi müdafaa etsin, adeta taksirattan takdis etsin. (...) Kusurunu görmemek, o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar. İtiraf etse, affa müstehak olur. (Bediüzzaman, Lemalar, 13. Lema)
- Başınızdan geçen her şeyi birbirinize anlatın.
- Lüzumsuz kıskançlıklardan kaçının.
- Çocuklarınızın önünde tartışmayın.
- Anlaşmazlıklarınızı, sakinleşince tartışın.
- Problemlerinizi birlikte ve sükûnetle çözme sözü verin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.